in ,

Belgeseller Denilince Akla Gelen En İyi 20 Belgesel

“Belgeseller sıkıcıdır” klişesinden artık kurtulun!

Pek çok belgeseller izlediğiniz pek çok Hollywood filminden bile daha başarılı!

İşte gerçek hikayeleri, çarpıcı anlatım ve görüntü teknikleriyle birbirinden başarılı ve sürükleyici belgeseller.

1.Food Inc.

Baştan uyarmamız gerekiyor, bu belgeseli izlemeden önce midenizi hazırlamanız gerekiyor. Çünkü Food Inc., gıda sektörün çirkin yüzünü ortaya çıkarıyor.  2008 yılında Rober Kenner yönetmenliğinde çekilen Food Inc., Amerika’da ki tarım aktivitelerini, çevreye zarar veren, hem çalışanları, hem de hayvanları sömüren gıda sektörünü gözler önüne seriyor.

Soframıza gelen tavuk ve et ürünlerinin nasıl süreçlerden geçtiğini, bu süreçlerde hayvanların nasıl acılar çektiğini anlatan belgesel, bu düzenin içerisinde insan emeğinin yerine de değiniyor. Özellikle hayvan yetiştiriciliğinin fabrikalarda yürütülmesiyle birlikte hem hayvanların, hem çalışanların nasıl birer makina dişlisine dönüştüğünü görmek mümkün.

Belgeselin her sahnesinde farklı bir farkındalık kazanabileceğinizi söylemek mümkün. Günlük hayatımızda neden ve nasıl olduğunu hiç sorgulamadığımız şeylere bizleri yüzleştiren belgesel, yemek yeme alışkanlıklarımızı değiştirmeye aday.

Kapitalizmin insan ve hayvan sağlığına nasıl göz ardı ettiğini gördüğümüz belgeselin en çarpıcı sahnelerinden biri de tavukların nasıl yetiştirildiğine değinilen kısım. Belgeseli izleyecek olanlara önceden bir bilgi vermemek adına daha fazla detaya girmek doğru olmaz, ancak tavukların yetiştirilme koşulları ve yetiştiricilerin röportaj vermek istememesi sistemin çarkların ne kadar çirkin döndüğünün bir göstergesi

Food Inc çarpıcı konusu ve bu konuyu işleme cesaretiyle pek çok festivalde de hakettiği yeri almış bir yapım. 35. Seattle Uluslararası Fim Festival’inde en iyi belgesel ödülünü alan yapım, 82. Akademi Ödülleri’nde en iyi belgesel film adaylığına da laik görüldü. Ancak ödülü  The Cove belgeseline kaptırdı.

2.Taboo

2002 yılında National Geographic Channel’da gösterime giren Taboo, bir televizyon dizisi olarak tasarlandı.Toplamda 116 bölüm çekilen ve her bölümde farklı bir konuya değinen yapım, insanların farklılıklarına oldukça zengin bir kültürel miras üzerinden dikkat çekiyor.

Tabu kelimesi bilindiği üzere yasak olan anlamına gelmektedir. Belgesele adını veren bu kelime insanoğlunun tabularının ne kadar farklı olabileceği düşüncesi üzerine konulmuş yapıma. Bir toplum için tabu olan şeyin, başka bir toplumun en köklü geleneği olabileceğine değinilen yapımda dünyanın dört bir yanındaki, birbirinden çok farklı insanların hikayelerine yer veriliyor.

Her bölümünde farklı bir konu işlenen yapımın bir bölümü 1 saat sürüyor. 1 saat boyunca o bölüm için seçilen konunun, örneğin cinsellik, dünyanın dört bir yanında nasıl algılandığı, nasıl ritüelleştirildiği inceleniyor.

Kan bağından doğuma, uyuşturucu kullanımından evcil hayvan bakımına kadar oldukça geniş bir çerçeveden dünyaya bakan Taboo kesinlikle izlemeye değer bir seri.

3.Gender Revolution

Cinsiyet Devrimi bu listede yer alan en taze belgesel. 6 Şubat 2017 tarihinde ilk kez yayınlanan belgesel aynı zamanda Nat Geo dergisinin kapak konusuna da ilham oldu. Ocak ayı kapağına taşınan konu, özellikle ülkemizdeki kapak seçimiyle de tartışmalara neden olmuştu.

Kadın, erkek, cinsiyet, cinsel kimlik gibi pek çok kavramı yeniden sorgulamamızı sağlayan, intersex, trans gibi -özellikle toplumumuzda çok bilinmeyen- kavramları bu bireyler üzerinden anlatan Cinsiyet Devrimi bu konuda çekilmiş en başarılı yapımlardan biri. Gerçek hikayeler ve yaşayan bireyler üzerinden anlatılan bu kavramlar dünyanın aslında ikililiklerden değil, pek çok renkten oluştuğunu da görmemizi sağlıyor.

4.The Square

2013 yılında Mısır Tahrir Meydan’ında yaşanan ve Arap Baharı’nın en sembolik olaylarından biri olan gösterileri konu alan yapım bir Amerikan- Mısır ortak yapımı.

Hem kendi coğrafyasını, hem de komşu coğrafyalarını etkileyen bu gösterileri oldukça çarpıcı bir dille gözler önüne seren belgeseli diğer belgesellerden ayıran ise yaşanan olaylarla paralel bir şekilde ilerlemesi. Belgeselde yer alan olaylar, görüntüler ve fotoğraflar tamamen gerçek. Meydanı an ve an takip eden kameralar, gösterilen her anı orada olan protestocular ve halkın yer aldığı belgesel ülkemizde Gezi deneyimini yaşayanlar içinse farklı bir anlam ifade ediyor.

Yaşanan deneyimlerin benzerliği The Square ( Meydan) Belgeselini çok daha dikkat çekici bir hale getiriyor.

86. Akademi Ödülleri’nde En İyi Belgesel dalında aday gösterilen belgesel, 66. Primetime Yaratıcı Sanatlar Emmy Ödülleri’nde aday gösterildiği dört ödül arasından 3’ünü alarak Emmy sahibi oldu.

5.Super Size Me

2004 yılında Amerika’da çekilen bu belgesele bir baş yapıt dersek abartmış olmayız. Morgan Spurlock’ın hem başrol, hem yönetmek koltuğunda oturduğu belgesel Amerikan fast food kültürünün insan vücudunda yarattığı hasarları gözler önüne sürüyor.

Belgeselde, 30 gun boyunca sadece McDonalds’da satılan gıdalarla beslenecek olan Morgan Spurlock’ın yaşadıklarına tanık oluyoruz. Her öğününü bir McDonalds şubesinden temin eden Spurlock bu süreç içerisinde korkunç bir dönüşüm yaşıyor. Sağlığı her an doktor kontrolü altında takip edilen Spurlock günde toplamda 5000kalori alıyor. 1 Şubat tarihinden 2 Mart 2003’e kadar süren deneyde  Spurlock’ın hem fiziksel, hem de psikolojik olarak nasıl bir çöküşe sürüklendiğini görüyoruz.

Deney sırasında oldukça kilo alan, kolestrolü tavan yapan Spurlock deneyden sonra çok ciddi bir bakım altına alınmış. Vejeteryan bir beslenme diyetine başlatılan Spurlock’ın sağlığı şu an için oldukça iyi.

Belgeselden sonra neler oldu?

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki obezite salgınından ilham alınarak çekilen belgesel Amerika gündemine bomba gibi düştü. McDonalds’a karşı olan protestoları artıran belgeselin ülkede yarattığı etki, restoranlarda satılan XXL boyutlu gıdaların yasaklanmasıyla sonuçlandı.

6.Samsara

Eğer daha önce bu belgeselle ilgili kafanızda olumsuz bir algı yaratıldıysa, lütfen önyargılarınız bir kenara koyun!

Samsara, Ron Fricke’in yönetmenliğini ve Mark Magidson’ın yapımcılığını üstlendiği 2011 yapımı bir belgesel. Onu diğerlerinden farklı yapan ise herhangi bir anlatım içermemesi. Evet, bu belgeselde herhangi bir anlatım yok. Dünyanın 25 ülkesinde, 5 yılda çekilen bu belgesel 2 saat boyunca seyircisine tam bir görsel şölen sunuyor.

2011 yılında gösterime sunulan belgesel, sessizliği ile sadece seyircisine sunduğu inanılmaz görüntülerle çok şey anlatmayı başarıyor.

Lütfen sessiz, anlatımsız film olur mu demeyin ve Samsara’ya bir şans verin. Pişman olmayacağınıza emin olabilirsiniz.

Çekim yapılan ülkeler ise şunlar; Angola, Brezilya, Çin, Danimarka, Mısır, Etiyopya, Fransa, Gana, Hong Kong, Hindistan, Endonezya, İsrail / Filistin, İtalya, Japonya, Ürdün, Mali, Myanmar, Namibya, Filipinler, Suudi Arabistan, Güney Kore, Tayland, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Amerika Birleşik Devletleri.

7.Crossing The Bridge: The Sound of Istanbul

İşte tam bir İstanbul belgeseli.

Başarılı filmleriyle tanınan Fatih Akın’ın elinden çıkan bu harika belgesel İstanbul’u sesleriyle anlatıyor.

Bir coğrafyayı içinde yaşattığı birbirinden farklı seslerin renkliliğiyle anlatmayı hedefleyen Akın, bu işte ne kadar başarılı olduğunu da ortaya koyuyor. O dönemin kültürünü, siyasetini, toplum yaşamını müzik dünyası üzerinden anlatan Akın’ın belgeselinde onlarca değerli isim yer alıyor.

Sezen Aksu, Orhan Gencebay, Erkin Koray, Duman, Baba Zula ve Mercan Dede gibi isimler sadece bu isimlerden bazıları…

İstanbul’un sokak müzisyenlerinden Siya Siyabend’in sözleri ve müziğiyle sizleri çok farklı bir İstanbul’l tanıştıran bu belgesel kesinlikle mutlaka izlenmesi gerekenler arasında yer alıyor.

Ayrıca 15 Temmuz 2016 yılında gerçekleşen darbe girişimine karşı Türk Milleti’nin onurlu duruşunun öyküsünü notalara döken Fakir Atakoğlu’nun eşsiz eserlerini dinleyicilerle buluşturan 15 Temmuz Destanı Senfonisi için buraya tıklayabilirsiniz.

8.Ekümenopolis

2011 yılında çekilen Ekümenopolis hızla büyüyen, ancak bu büyüme karşısında altyapısı ve ekosistemiyle büyük bir çöküş sürecine giren İstanbul’un hikayesini anlatıyor.

Kentsel dönüşüm kisvesi altında hayata geçirilen rant yarışına, sıkışan İstanbul trafiğine çözüm olarak sunulan, ancak şehrin boğulmasıyla sonuçlanacak olan 3.köprü projesine kadar pek çok konuya değinen Ekümenopolis “nasıl kentleşilmez?” sorusuna İstanbul üzerinden cevap veriyor.

Pek çok akademisyenin bir araya gelerek, oldukça açık bir şekilde ortaya koyduğu problem İstanbul’un sunulduğunun aksine nasıl bir felakete doğru sürüklendiğini gözler önüne seriyor.

9.True Cost

Food Inc gıda endüstrisi için neyse, True Cost belgeseli de tekstil piyasası için o. 2015 yılında Andrew Morgan tarafından çekilen belgesel tekstil sektörünün çirkin ve acımasız yönlerini gözlerini seriyor ve biz hızlı tüketim kurbanlarına şu soruyu soruyor True Cost:

“5 dolara ‘ne kadar ucuz’ diyerek aldığınız bir tişörtün nasıl o kadar ucuza mal edildiğini düşündünüz mü?”

Dünyanın farklı üretim merkezlerinde, tekstil işçilerinin nasıl şartlar altında   çalıştığını  izleyicilerin seyrine sunan belgesel, daha önce hiç düşünmediğimiz konularda düşünmemizi sağlıyor.

10.Salt of the Earth

2014 yılında seyirciyle buluşan Salt of the Earth, fotoğrafçı Sebastiao Salgado ve Wim Wender’sin ortak bir yapımı. Siyah beyaz kareler eşliğinde Salgado’nun karesinden dünyanın dört bir köşesini gezmeye olanak sağlayan belgesel, aynı zamanda Salgado’nun hayatına da ışık tutuyor.

Dünyanın her türlü güzelliğini ve vahşetini oldukça çarpıcı bir şekilde gözler önüne seren Salt of the Earth bu listenin en iddalı filmleri arasında.

11.Home (Yuva)

Fransız fotoğrafçı Yann Arthus-Bertrand’ın yönettiği 2009 yapımı belgesel, Dünya’daki çeşitli yerlerin havadan çekimlerinin birleşiminden ortaya çıkmış. Bugün gelinen noktada insanoğlunun gezegenin doğal dengesini nasıl tehdit ettiğini ve ona nasıl zarar verdiğini anlatan belgesel, 54 ülkede 217 günde çekildi.

81 ülkede birden aynı tarihte gösterime girerek bir dünya rekoru kıran belgesel, aynı zamanda izleyicilerinin rahat ulaşabilmesi için Youtube’a da yüklendi.

Belgeselin online tanıtımı için YouTube’da “HomeProject” adında bir kanal oluşturuldu. Dünya’nın çeşitli yerlerinden yapılan çekimleri içeren kısa videolar bu kanala yüklendi.

Dünyanın 4 milyar yıllık birikiminin, Homosapiens’lerden tarafından nasıl birkaç yüzyılda yok edildiğinin anlatıldığı belgesel, insanlığı daha kötü bir senaryonun yaşanmaması için uyarıyor.

12.Man On Wire

İpteki Adam olarak Türkçe’ye çevirilebilecek olan Man on Wire, dünya tarihinin gelmiş geçmiş en iyi ip cambazının Amerika’da bulunan İki Kuleler arasında yaptığı ip yürüyüşünü anlatıyor.

Philippe Petit’in henüz yeni inşaa edilen İkiz Kuleler arasında yaptığı yasadışı yürüyüş, bu yürüyüş öncesi yaşananların anlatıldığı filmi ismini olay sırasında polis telsizlerine yansıyan “man on wire” anonsundan alıyor.

2008 yılında belgeseli, 2015 yılında da filmi çekilen bu olayın oldukça ilgi çekici olduğunu söylemek mümkün.

Belgeseli izlerken kendinize hakim olamayarak çığlık atma riskinizin olduğunu belirtmekte fayda var. Baştan uyaralım.

13.Darwin’s Nightmare

2004 yapımı, dilimize Darwin’in Kabusu şeklinde çevrilen belgesel Hubert Sauper’in elinden çıkmış.

Sınırlı bir coğrafyadaki bir ekosistem değişikliği üzerinden yapılan metafor aracılığı ile insanoğlunun doğaya verdiği zararları anlatmayı amaçlayan belgesel oldukça sarsıcı.

Belgeselin ana konusuysa şöyle: 1960’larda Tanzanya’daki Viktoria Gölü’ne yeni bir balık türü, bilimsel deney amacıyla salınır.Etobur bir balık olan Nil levreği, yöreye has bütün balıkları yok ederek, hızla çoğalır ve gölün bütün ekosistemini bozar. Piyasada oldukça ciddi bir kazanç sağlayan bu balık zamanla bölgenin ekonomik ve siyasi durumu da dönüştürür. Belgesel, kıtalar arası bir sömürü düzeninin toplumsal, iktisadi ve siyasi boyutlarını incelerken, bir yandan da Afrika’daki kıtlık ve yoksullukla tüketim pratiklerimiz arasındaki ilişkiyi gözler önüne seriyor.

107 dakikalık bu belgeseli sizi biraz karamsar ruh haline sokabilir, haberiniz olsun.

14.Zamanın Ruhu (Zeitgeist) (2007)

2007-2011 yılları arasında yayınlanan bu belgesel serisinin oldukça çarpıcı olduğunu söyleyebiliriz. Pek çok ekonomik ve siyasi komplo teorisini oldukça sert ve eleştirel bir dille inceleyen Zeitgeist bu tavrı nedeniyle oldukça eleştiriye de maruz kalmış bir belgesel.

Özellikle din ve inanç kavramlarıyla ilgili belgeselde yapılan tespitler ve analizler belgeselin gördüğü tepkilerin en büyük kaynağı. Bazı ülkelerde gösterimi yasaklanan Zeitgeist’i yasaklamanın bir çare olduğunu düşünmüyoruz. O nedenle izleyip, belgeselle ilgili kararı vermek size kalmış.

15. Before the Flood

Dilimize “Tufandan Önce” şeklinde çevrilen belgeselin yönetmen koltuğunda Fisher Stevens oturuyor. İklim değişikliğini konu alan belgesel benzerlerinden farklı olarak pek çok otoriter siyasetçiyi, din adamını ve iş adamını bünyesinde barındırıyor. Leonardo DiCaprio’nun anlatıcılığını üstlendiğini belgeselde Barack Obama, Papa I. Francis, John Kerry ve Bill Clinton gibi isimleri görmek mümkün.

Eğer iklim değişikliği hakkında fikir edinmek ve dünyada neler olup bittiğini öğrenmek istiyorsanız bu belgesel tam size göre.

Belgeselden oldukça eğlenceli bir anektodsa, belgeselin başrolünde yer alan Leonardo DiCaprio’nun sık sık Oscar ödüllü oyuncu olarak anons edilmesi.

16.Baraka

Baraka, Samsara’yla aynı isimlerin elinden çıkmış bir belgesel. Yönetmenliğini Ron Fricke’nin üstlendiği Baraka belgeseli, ismini de Arapça’dan bir çok dile geçen kutsanma anlamındaki sözcüktekn alıyor.

1992 yılında seyirciyle buluşan Baraka, aynı Samsara’da olduğu gibi herhangi bir seslendirme veya yorum içermiyor. 6 kıtada 24 ülkede 14 aylık bir sürede çekilen film müzikleri ile de seyircisini etkiliyor.

Doğa ve modern insanın çatışmasını izleyebileceğiniz bu belgeseli şiddetle tavsiye ediyoruz.

17.Human

2015 yılında seyirciyle buluşan Human (İnsan) Yann Arthus-Bertrand’ın bir eseri. Belgeselde insan olmayı, toplum içerisinde bir arada yaşamayı ve yaşadığımız gezegeni gözlemle şansına erişiyor izleyici.

Çekimleri 3 yıl süren belgeselde, farklı din,dil, ırk ve kültürlerden yaklaşık 2000 kişiyle röportajlar yapılmış ve bu insanlarla hayatlarında onlar için önemli olan olay ve dönüm noktaları konuşulmuş.

Tüm farklılıklarımıza rağmen ne kadar aynı olduğumuzu gözler önüne seren Human oldukça etkiliyeci bir yapım. Tüm önyargılardan, tüm inançlardan sıyrılarak izleyeceğiniz Human size aslında sadece bir insan olduğunuzu hatırlatıyor.

18. The Story of God With Morgan Freeman

Morgan Freeman ile İnancın Hikayesi olarak dilimize çevrilen yapım adının hakkını veriyor. Morgan Freeman ile farklı coğrafyalarda inanç ve dinlerin kökenlerine, ritüellerine odaklanan belgesel oldukça zengin bir konuyu oldukça sade ve anlaşılabilir bir şekilde anlatıyor. Şu ana kadar 2 sezonu yayınlanan belgesel  her bölümde belli bir hikaye akışı içerisinde coğrafyalar arasında bir hikaye geçişi sağlıyor.

Filmleriyle tanıdığımız Morgan Freeman’ın etkileyici ses tonu ve hikaye anlatıcı üslubuyla katkı sağladığı belgeseli izlemenin ayrı bir keyif verdiğini söylemek mümkün.

Dini ve inancın sadece ibadetle bağdaştırmayan, kültürle inancı harmanlayan ve o bakış açısıyla inceleyen belgesel serisi genel olarak beğeni kazansa da, bazı eleştirilerinde hedefinde. Ancak bizim tavsiyemiz sizin izleyerek karar vermeniz yönünde olacak.

19. A Brave Heart: The Lizzie Velasquez Story (2015)

İşte bu listenin en cesur kadını ve onun pek çok insana dokunan cesur hikayesi.

O dünyanın en çirkin kadını… Ve evet bu sıfat onu zayıflatmak yerine daha da güçlendirmiş.

Nadir görülen rahatsızlıklardan birine sahip olan Lizzie Velasquez’in ilham veren hayat hikayesini, kendi yaşadıklarını başka çocuklar yaşamasın diye verdiği mücadeleyi anlatan belgeseli kesinlikle ama kesinlikle izlemelisiniz.

Şu sıralar bir kitap yazan ve Amerika’nın ilk dalga geçme ve aşağılamalara karşı yasası için lobi faaliyetleri yürüten Lizzie Velasquez’in ‘Cesur Yürek: Lizzie Velasquez’ isimli belgeseli hem çocuklara, hem de büyüklere ilham olmalı.

20.İklim Meselesi

2016 yılında Nat Geo’nun dünya çapında yürüttüğü bir proje kapsamında ülkemizde hayata geçirilen İklim Meselesi, Türkiye’nin iklim değişikliğinden ve yarattığı zincir etkilerden nasıl etkilendiğini gözler önüne seriyor. 3 bölüm olarak çekilen yapımda Ezgi Mola, Halit Ergenç, Ozan Güven ve Serenay Sarıkaya farklı coğrafyalarda birebir gözlemler yapıyor, halkla ve uzmanlarla konuşuyor. Kendi coğrafyamızda neler olduğunu öğrenmek için belgesele göz atmanızda fayda var.

Eğer tüm bu belgeseller size yetmediyse, bana biraz daha tartışmalar yaratan belgeseller lazım diyorsanız size heme bir başka şahane belgeseller yazımıza yönlendirelim.

İyi seyirler!

6 Comments

Leave a Reply

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Instagram ve Facebook’a Yeni Özellikler Geldi

İngiltere’nin En Zengin İsimleri Artık Daha Zengin