in ,

Dünyayı Değiştiren Matematikçiler ve İlginç Hayatları

Kimimizin başının belası, kimimizin ise keşfetmeye doyamadığı matematiği bu günlere hangi matematikçiler getirdi tanımaya ne dersiniz?

İşte Dünya’nın gidişatını etkileyen ünlü matematikçiler…

Doğrudan matematikçiye ulaşmak için üstüne tıklayın!

Thales Carl Friedrich Gauss
Pisagor Berrhard Riemann
Isaac Newton Georg Cantor
Wilhelm Leibniz John Conway
Hypatia Andrew Wiles
Girolama Cardano Grigori Perelman

1. Anadolu Filozofu: Thales

Mısır matematik okulunun ilk öğrencisi ve İsa’dan önce yaşayan yedi büyük bilginden biri olan Thales matematik ve geometri alanında çığırlar açmış bir isim. Mısırlılar’dan geometriyi öğrenip Yunanlılara tanıtan Thales’in bulduğu geometri teoremlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Çap çemberi iki eşit parçaya böler.
  • Bir ikizkenar üçgenin taban açıları birbirine eşittir.
  • Birbirini kesen iki doğrunun oluşturduğu ters açılar birbirine eşittir.
  • Köşesi çember üzerinde olan ve çapı gören açı, dik açıdır.
  • Tabanı ve buna komşu iki açısı verilen üçgen çizilebilir.

2. Sayıların Babası Pisagor

İsminden de tahmin edildiği gibi trigonometrideki Pisagor Teoremi’nin sahibi Pisagor ile karşınızdayız. Pisagor astronomi ile  ilgilendi. Dünyanın yuvarlak olduğunu, her gezegenin kendi ekseni olduğunu ve gezegenlerin merkezi bir noktanın çevresinde döndüklerini söyleyen ilk kişilerden biri oldu.Modern matematiğin babası Pisagor’un en büyük başarılarından biri ise müziğin 1, 2, 3, 4 sayılarının orantılı aralıklarına dayandığını keşfetmesi. Ayrıca kare sayıları ilk keşfeden de Pisagor oldu.

Rasyonel Sayılar Yüzünden Öğrencisini Öldürttü

Pisagor hakkında bir de ilginç bir bilgiyi sizlerle paylaşmak isteriz. Pisagor sayıların sadece rasyonel olduğunu düşünüyordu. Bu yanlış fikri fazlaca sahiplenen Pisagor, karekök ikinin rasyonel olmadığını ispatlayan öğrencisi Hippasos’u denize attırarak öldürttü.

3. Isaac Newton (1643 – 1727)

Her ne kadar Newton denildiğinde aklımıza fizik gelsede Newton fizikçi olmasının yanı sıra matematikçi, astronom, mucit, filozof ve ilahiyatçıydı. Newton daha 27 yaşındayken (1669) Cambridge Üniversitesi’nin matematik profesörü oldu. Özellikle analitik geometride eğrilerin teğetleri (diferansiyel) ve eğrilerin oluşturduğu alanları (integral) hesaplamak için yöntemler geliştirdi.

Bu iki işlemin birbirlerine ters olduğunu bulan Newton, eğimler ile ilgili çözümler geliştirdi ve bunlara akış (fluxion) metotları ismini verdi.

Bilime 6 Yıl Ara Verdi

Isaac Newton asabi, ürkek yapılı, kendisine itiraz edilmesinden korkan bir kişiliğe sahipti. Bu özelliklerinden dolayı eserlerini sadece dostlarının ikna etmesi sonucu yayımlattı.

Eserlerinin yayınlanmasından sonra ise yaşanan bir olay Newton’un mesleğinden uzaklaşmasına neden oldu. Robert Hooke, Newton’un yazılarındaki bazı sonuçların kendi buluşu olduğunu onun bunları sahiplendiğini iddia etti. Bu olaylar üzerine ruhsal çöküntüye giren Newton, bilim dünyası ile olan ilişkisini kesti. Daha sonra yakın arkadaşı Edmond Halley’in (matematikçi, astronom) gayretleriyle yaklaşık 6 yıl sonra tekrar çalışmalarına döndü.

4. Wilhelm Leibniz

Leibniz 1692 ve 1694 yılları arasında eğriden türetilen apsis, ordinat, teğet, kiriş ve diklik geometrik kavramlarını benimseyip, belirten ilk kişi olarak bilinir. Leibniz lineer denklemlerdeki sistemin katsayılarını şu an matris olarak adlandırdığımız bir düzene göre ayarlayarak sistemin sonucunun bulunabileceğini de gören ilk bilim insanı.

İntegral fonksiyonlarını keşfetmesiyle matematiğin çehresini değiştirmiş olan Wilhelm Leibniz, iyi bir matematikçi olmasının yanı sıra iyi de bir felsefeciydi. Matematik ve felsefe arasındaki ilişkiyi de kendine göre şu şekilde yorumlamıştı:

“Matematik olmaksızın, felsefenin derinliklerine nüfuz edemeyiz. felsefe olmaksızın, matematiğin derinliklerine nüfuz edemeyiz. İkisi olmaksızın, herhangi bir şeye nüfuz edemeyiz.” 

Leibniz ile Newton Arasındaki Kalkülüs Tartışması

Newton, “akış” yöntemlerini 1666 yılında geliştirmişti ve sadece birkaç matematikçiye özel olarak göstermişti.

Ancak 1675’te Paris’te Gottfried Wilhelm Leibniz da tamamen bağımsız olarak kendi diferansiyel yöntemini geliştirdi. Leibniz 1684’te kendi yöntemini yayınlayınca, bilim dünyasında bu yöntemi önce kimin bulduğuna dair sert bir tartışma başladı ve 1716’da Leibniz hayatını kaybettikten sonra bile tartışma devam etti. Günümüzde tarihçiler Newton ve Leibniz’in birbirlerinden tamamen habersiz bu yöntemleri geliştirdiklerini düşünüyorlar.

5. Kadınların Matematikteki Temsilcisi: Hypatia (370–415)

Günümüzde bile kadının toplumdaki ve bilimdeki yerinin önemi anlaşılamamışken 1600 sene önce yaşamış İskenderiyeli Hypatia filozof, matematikçi ve astronomdu. İlk kadın matematikçi olan Hypatia hayatı boyunca doğayı; mantık, matematik ve deney ile açıklamaya çalıştı. Hypatia’nın buluşları gök cisimlerinin sınıflandırılmasında, hidrometre’nin bulunmasında, sıvıların yoğunluk derecesinin belirlenmesinde etkili oldu. Devrin en güzel kadınlarından biri olan Hypatia’nın Öklid ve Apollonius’un Konikleri üzerine de kitaplar yazdığı bilinmekte.

Hypatia Hristiyan Çetesi Tarafından Taşlanarak Öldürüldü

Hypatia dönemin önemli Yahudi şehirlerinden biri olan İskenderiye’de İskenderiye Kütüphanesi’ndeki Platon Okulu’nda dersler veriyordu. Bu sırada Hypatia öğrencilerine sürekli inanmadan önce sorgulamaları gerektiğini anlatıyordu. Bu durum karşısında dönemin gerici zihniyetteki Piskoposı Cyril halka “Kadının ne ders vermesine ne de erkeğin üzerinde yetki sahibi olmasına izin vermeyeceğim.” açıklamasında bulundu ve Hypatia’yı “dinsiz bir şeytan” olarak nitelendirdi. Cyril’in halkı bu şekilde kışkırtması sonucu 500 kişilik fanatik bir Yahudi grubu Hypatia’yı vahşice öldürdü. Hypatia’ya karşı yapılan bu zorbalık feminist sanata da konu oldu.

6. Girolamo Cardano (1501 -1576)

Gerolamo Cardano İtalyan doktoru, matematikçisi, astrolog ve fizikçiydi. Cardano bazı teknikleri küplere uyguladığında garip şeylerin olduğunu fark etti. x³=15x+4’ü çözerken -121’i içeren bir ifade buldu. Cardano negatif bir sayının kare kökünün alınmayacağını biliyordu. Ayrıca denkleminin çözümlerinden birinin x=4 olduğunu biliyordu. Bu durumu düzeltmek için Tartaglia’ya bir mektup yazdı.

Ars Magna ise sorunu çözmek için karmaşık sayılarla ilgili bir hesaplama verdi. Cardano, Tartaglia’nın yardımıyla 3. dereceden denklemlerin çözüm yolunu buldu ve cebir alanında yazdığı kitabında yayımladı.

İyi Bir Kumarbazdı.

Cardano ayrıca iyi bir kumarbaz ve satranç oyuncusuydu. Olasılıkla ilgilenmesi sayesinde kumar masasında kazanabileceğini fark eden Cardano olasılık teorisini geliştirdi. Dolayısıyla istatistiklerin, pazarlamanın, sigorta endüstrisinin ve hava durumu tahminlerinin oluşmasına öncülük etti. 1560 yılında “Şans Oyunları” adında bir kitap da yazdı.

7. Çağının En Üretken Matematikçisi Leonhard Euler (1707- 1783)

İsviçre, Basel’de doğan Euler matematik tarihinde yer yüzüne ayak basmış en muhteşem matematikçi olarak anılır. Euler aralarında fonksiyon işareti (f(x)); trigonometrik fonksiyonların tanımları (sin, cos, tan); doğal logaritmanın tabanı olan müthiş “Euler Sayısı”nın işareti “e”; toplam hesaplamaları için kullanılan Yunan harfi Sigma (Ʃ); sanal sayıların işareti olan “i” ve çemberin çevresinin çapına oranını ifade eden pi sayısının işareti π  de dahil bir çok matematiksel ifadenin sembolünü matematiğe kazandırdı. Yani Euler için matematiğin temel taşlarını oluşturmuş isim de diyebiliriz.

Kendi İsmiyle Anılan 96 Tane Matematiksel Terim Var.

Euler bir geometrik nesnenin köşeleri, kenarları ve yüzleri arasındaki topolojik bağıntıyı gösteren “Euler Karakteristiği”ni bularak bir çoğu doğru zannedilen sayılamayacak kadar çok teoriyi çürüttü. İki yemek öğünü arasında bir matematiksel ispatı yapabildiğine dair iddialar da olan Euler’in çalışmalarının bütünü 70 cildi aştığından Euler çağların en üretken matematikçisi olarak da adını tarihe yazdırdı. Ömrünün son 17 yılında görme yetisini tamamen kaybetmesine rağmen matematik tutkusundan vazgeçmeyen Euler birçok çalışmasını görme engelli iken sekreterinin yardımlarıyla gerçekleştirdi.

8. Matematikçilerin Prensi: Carl Friedrich Gauss (1777-1855)

Gauss cebirsel bir denklemin a+ib şeklinde bir kökü olduğunu göstererek karmaşık düzlemi kurdu. Bu yüzden karmaşık düzleme Gauss Düzlemi de denir. Matematiğin önemli yöntemlerinden en küçük kareler yöntemini ve i*i= -1 eşitliğini de Gauss buldu. Ayrıca astronomik verilerini analiz ederken, ölçüm hatası sayesinde çan eğrisi ürettiğini fark etti.

Parlak Zekası Küçük Yaşta Kendini Belli Etmişti

Gauss da küçük yaşta kendini belli etmeye başlayan bilim insanlarındandı. Öğretmeni 1’den 100’e kadar sayıları toplamasını istedikten hemen sonra gauss toplama yöntemini bularak çok çabuk bir şekilde bu toplamı hesapladı. Öğretmeni küçük yaşta bir çocuğun bu yöntemi bulmasından çok etkilenmişti. Gauss biraz daha büyüyüp 16’sına geldiğinde ise Herschel’in 1781 de keşfettiği Uranüs gezegeninin yörünge elemanlarını hesaplayarak bu gezegenin yörünge elemanlarını bulmaya yarayan ve günümüzde hala kullanılan bir metot ortaya koydu.

Çalışmalarının Çoğunu Yayınlamadı

Gauss saplantılı bir mükemmeliyetçiydi. çalışmalarının çoğunu yayınlamadı; önce teorileri yeniden düzenlemeyi ve iyileştirmeyi tercih etti. Meslektaşları tarafından yayımlanmış olan pek çok önemli matematiksel keşfi o daha önceden yapmasına rağmen yayımlamayı tercih etmemişti. Matematik tarihçisi Eric Temple Bell’e göre, Gauss günlüklerine yazdığı tüm matematiksel fikirleri hayattayken yayımlamış olsaydı matematik 50 yıl ileri atlamış olurdu. Öklitsiz alan formülü ölümünden sonraki notlarında bulunan  Gauss’un  beyni araştırma için muhafaza edildi ve halen Göttingen Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bir formalin içinde korunuyor.

9. F. Bernhard Riemann (1826-1866)

Bernhard Riemann’in 1826’da fakir bir ailede doğmasından 19. yüzyıl’ın en seçkin matematikçilerinden birisi olmasına kadar uzanan bir başarı öyküsüne sahip. Riemann bu büyük başarısını Riemann Geometrisi, Riemann Yüzeyleri ve Riemann İntegrali gibi kendi adıyla matematiğe kattıklarına borçlu.

bernhard-riemann

Asal sayıların dağılımıyla ilgili karışık bir problem olan Riemann Hipotezi ise buluşlarının zirve noktası. Çok az sayıda matematikçinin anlayabilmesi nedeniyle ortaya çıkışından sonraki 50 sene kadar fark dahi edilemeyen bu problem, değerinin anlaşılmasıyla birlikte bilimsel arenada sonucu en çok merak edilenler listesine girdi. Görünen o ki, Riemann’ın çalışmaları ölümünden sonra bile matematiksel düşüncenin ufuklarını zorlamaya ve yeni yollar aramak üzere insanları teşvik etmeye devam edecek.

10. Şarlatanlıkla Suçlanmış Bir Deha Georg Cantor (1845-1918)

“Matematikte bir soru ortaya koyabilmek, soruyu çözmekten daha değerlidir”

Georg Cantor “Sonsuz küme” kavramına matematiksel bir tanım getirdi ve gerçel sayıların sonsuzluğunun doğal sayıların sonsuzluğundan “daha büyük” olduğunu ispatladı. Cantor daha da ileri giderek kümeleri sonlu ve sonsuz kümeler olarak ikiye ayırdı. Sonsuz kümeleri ise sayılabilen ve sayılamayan sonsuz kümeler olarak ikiye ayıran Cantor’un bu iddiasıyla şaşkına dönen döneminin matematikçileri, Cantor’un fikirlerini “matematiği istila eden korkunç bir hastalık” olarak nitelendirdiler ve onu şarlatanlıkla suçladılar. Oysa ki  zamanla, Cantor’un fikirlerinin doğru olduğu ortaya çıktı.

11. Kahveyi Teoreme Dönüştüren Kişi: Paul Erdös (1913-1996)

paul erdös

Erdös, Euler’den sonra en çok üretken matematikçi yaptı. Yalnızca 1987 yılında, 74 yaşındayken yaptığı yayın sayısı 50’dir ki bu sayı pek çok matematikçinin bir ömür boyu yaptığı toplam çalışma sayısından fazladır. Yapılan araştırmalar, dünyadaki her yedi matematikçiden birinin onun çalışmalarına dayanan bir çalışması olduğunu ortaya koymaktadır. Bu açıdan matematikçilerin “Erdos sayısı” çıkmaktadır ortaya.

Matematik Dışında Hiçbir Becerisi Yoktu

Erdös ilk kez kahvaltıda kendi başına ekmeğine yağ sürdüğünde 21 yaşındaydı. Zira tüm işlerini o güne kadar annesi yapmıştı.Hiçbir zaman sayfalar dolusu denklemler yazmadı, problemler çözmedi. Neredeyse tüm hayatı boyunca günde 19 saat çalışıp, uyanık kalabilmek için bol miktarda kahve içen Erdös, matematikçiler arasında “Kahveyi teoreme dönüştüren kişi” olarak anılırdı.

erdos

“Mezarda dinlenecek çok zamanım olacak”

Erdos hayatını, matematiğe maksimum zaman ayıracak biçimde planlamıştı. Kendine ait evi, ailesi ve hobisi yoktu. Anlattıklarına göre 1940’tan sonra  roman okumamış, sinemaya dahi gitmemiş. Hayatını üniversiteler, araştırma merkezleri arasında seyahatle geçirmiş. Bir bavula sığacak kadar eşyası olan Erdös, maaşını çalışma arkadaşlarına ve öğrencilerine dağıtırdı. 1984 yılında kazandığı Wolf Prize ödülü sayesinde 50.000 dolar kazandığında bu paranın yalnızca 720 dolarını kendisine ayırdı geri kalanını ise burs olarak İsrail’de bir matematik kurumuna gönderdi.

12. John Horton Conway (1937-…)

Grup teorisi, sayı teorisi ve geometri gibi saf matematik dallarının birçoğuna önemli katkılarda bulunan Conway, kombinasyonal oyun teorisinde ve kodlama teorisinde de aktif bir matematikçi. Şu anda Princeton Üniversitesinde matematik profesörü olan Conway, oyun ve bulmaca analizleriyle tanınır. 1970’de bir hücresel otomat olan Hayat Oyunu’nu geliştirdi. Bu oyun bilgisayar programlarına ve evrimin izinde programlar yazılması için ilham verdi. 1971’de ise Berwick ödülünü aldı ve kraliyet topluluğunun akademik üyesi olarak seçildi.

13. Andrew Wiles

İngiliz matematikçi ve Oxford Üniversitesi’nde Royal Society araştırma profesörü olan Andrew 1953 tarihinde Cambridge – İngiltere’de doğmuş. 1974 yılında tamamladığı Cambridge Üniversitesi’ndeki lisans eğitiminin bittiğinden beri ABD’de Princeton Üniversitesi’nde profesör olarak görev yapmakta.

andrew wiles

Fermat’ın Son Teoremi olarak bilinen matematik problemini, 1637 yılında ortaya atıldığından 357 yıl sonra 1994’te Richard Taylor ile birlikte çözmesiyle ünlendi. 10 yaşındayken yerel halk kütüphanesinde bir matematik kitabında karşılaştığı Fermat’ın Son Teoremi çok ilgisini çekmişti. Belki de matematikçi olmasına yol açan bu problemi çözmek için çalışmaya daha o yıllarda başladı ve yine aynı problemi çözmesiyle adını duyurdu.

14. Grigori Perelman (1966-…)

Grigori Perelman 2002 yılında “Bin Yılın Soruları” olarak ilan edilen ve milenyum soruları arasında yer alan  “Poincare Varsayımı”nın ispatını 33 sayfalık bir makaleyle internet üzerinden kamuoyuna sundu. Fakat meslektaşları da dahil olmak üzere ispatı çevresinden gerekli ilgiyi ve inancı görmedi. 2006 yılına gelindiğinde ise uzmanların bile zor anladığı çözümün resmen doğruluğu onaylandı. Böylece kendisi o yıl içerisinde verilecek olan Fields ödüllerine layık görüldü.

”Ben Zaten Evreni Kontrol Edebilirim 1 Milyon Doları Ne Yapayım?”

Dr. Grigori Perelman Matematik’in en prestijli ödülü olan Fields ödülünü ve soru başına konulan 1 milyon doları da reddetti. Son olarak  2010 yılında layık görüldüğü milenyum ödülünü de reddeden Perelman herkesi şaşırtmıştı. Fakat daha sonra parayı tekrardan kabul ederek bu parayı matematik geleceği için kullanacağını açıkladı. Perelman ile ilgili bir diğer şaşırtıcı durum ise annesiyle birlikte komşularının şikayetlerine rağmen çözüm bulmadığı hamam böcekleriyle dolu bir evde yaşaması. Gazetecilere de röportaj vermeyen Perelman bu durumla şöyle diyor:

“Gazeteciler bilimle ilgilenmiyor. Tek merak ettikleri şey günlük hayatım.”

15. Yaşayan Efsane: Terry Tao (1975-…)

ABD’de yaşayan Çin kökenli Tao, 1975 doğumlu matematiğin çeşitli alanlarında çalışan bir Amerikalı matematikçi. Tao henüz 13 yaşında lise öğrencilerinin katıldığı uluslararası matematik olimpiyatinda uçuk dereceler yaptı. Zekasıyla herkesi kendine hayran bırakan Tao 20 yasinda Princeton’da matematik doktorasını alarak ders vermeye başladı. 24 yaşında da profesörüğe yükseldi. Terry Tao Armonik analiz, kısmi diferansiyel denklemler, cebirsel kombinasyon, aritmetik kombinasyon, geometrik kombinasyon, sıkıştırılmış algılama ve analitik sayı teorisindeki çalışmalarını sürdürüyor. Tao 2006’da Fields Madalyası, 2014’te Matematikte Atılım Ödülü’nü kazandı.

tao

Asal Sayılar Üzerinde Yeni Buluşlara İmza Attı

Ben Green ile birlikte belirli uzunluğa sahip sahip asal sayı dizilerini buldu. Bu dizinin önemi dizideki her numaranın sabit bir uzaklıkta olmasıydı. Örneğin, 3, 7, 11 dizisi, birbirinden 4 aralıkla ayrılmış üç asala sahip. Sekans 11, 17, 23, 29 ise 6 aşamalı dört asala sahip. Bunun gibi herhangi bir uzunlukta dizilim mevcutken, o zamana kadar olan asal sayıların 18 rakamdan fazla olması nedeniyle hiç kimse 25 aşamadan daha fazlasını bulamadı.

18 Comments

Leave a Reply

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başkent Ankara Sokaklarından Fantastik Manzaralar

Pazar Köşesi ( 25 Eylül-1Ekim 2017)