Siz evde otururken insanların dışarıda gülüp eğlendiğini mi düşünüyorsunuz?
İnternete erişiminizin olmadığı zamanlarda Twitter’da, Instagram’da feci keyifli geyiklerin döndüğünü düşünüp düşünüp kahroluyor musunuz?
Eğer bu durumlar başınıza geliyorsa, sizde FOMO var. Evet, FOMO!
Peki ama son yıllarda sözcük dağarcığımıza katılan Bitcoin, Internet of Things, augmented reality gibi olguların arasına FOMO’yu da ekleyebilir miyiz? Pekala ekleriz, zira sosyal medya FOMO denen olguyu daha vahim boyutlara ulaştırdı.
FOMO (Fear of Missing Out) Nedir?
Fear of Missing Out (FOMO), Türkçesiyle “bir şeyleri kaçırma korkusu”, bir endişe türüdür. Kişi ortamda değilken diğer insanların keyifli şeyler yaşaması halini betimler. Bir tür sosyal anksiyete olan FOMO, diğer insanlarla sürekli birlikte olma arzusu olarak tanımlanabilir.
FOMO’yu iyi bir fırsatı kaçırma, unutulmaz bir deneyimi yaşayamama, keyif verici ortamlarda bulunmama korkusu olarak da değerlendirebiliriz. FOMO, yanlış seçim yapma duygusunun ve “her şeyin başka türlü olabileceğini” düşüncesinin hüküm sürmesi ve bu durum kişiye eziyet eder.
İnternetsiz / Telefonsuz Kalma Korkusu
Halbuki diğer insanlarla birlikte olma isteği son derece normal bir psikolojik ihtiyaçtır. Bu bakımdan FOMO kavramının bir tür savunma mekanizması olarak da görülebileceği düşünülür bazı kişilerce.
Teknolojinin gelişmesi ve sosyal medya platformlarının artmasıyla sosyal etkileşim daha “ucuz ve ulaşılabilir” bir hal aldı. Buna karşın bu tür bir sanal iletişim insanları internete bağımlı hale getirdi diyebiliriz. Online mecralara yönelik psikolojik bağımlılık, kişi internete giremediğinde patolojik bir hal alarak anksiyeteye yönebilmektedir. Bu arada telefonsuz kalma, telefonun şarjının bitmesi gibi durumları betimleyen nomofobi (nomophobia) adında nur topu gibi bir fobimiz de türedi son yıllarda.
Sonuç olarak FOMO, insanların bir şeyleri kaçırdıkları için duydukları endişeyi temsil eden olumsuz bir durum olarak özetlenebilir.
Şimdi detaylara geçelim.
FOMO İfadesini İlk Kim Kullandı?
FOMO ifadesi ilk kez Patrick McGinnis tarafından Harvard Business School’un dergisi The Harbus’ta yayınlanan bir yazıda kullanıldı. McGinnis o yazısında Fear of Better Option (Daha İyi Bir Seçeneğin Varolması) ifadesine de yer verdi. (Kendisinin bu konudaki bir röportajına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.)
Çeşitli FOMO Tanımları
FOMO, bir endişe türüdür. Ya önemli bir konunun farkında olmamak ya da önemli bir tecrübeyi kaçırmak şeklinde özetlenebilir. Bir şeyleri kaçırma korkusu yaşayan insanlar, neyi kaçırdıklarının farkında olmadan da endişe duyabilirler. Ancak diğer insanların daha iyi şeyler yaşaması, daha iyi vakit geçirmesi, daha unutulmaz deneyimlere sahip olması kişide bir tür anksiyete yaratır.
Yani arkadaşlarınız Fenerbahçe – Galatasaray maçını stadyumda izlerken siz maçı televizyondan izlemek zorunda kaldıysanız ve aklınız maçta değil de arkadaşlarınızın ne kadar şahane bir deneyim yaşadıklarındaysa siz de kaçırdığınız şeyden ötürü bir tür depresyon yaşıyorsunuz demektir.
5 Dakikada Bir Instagram’ı Kontrol Etmek…
FOMO, kişiyi ele geçiren bir ruh halidir, ancak terleme, kızarma, kurdeşen dökme gibi fiziksel durumlara da yol açabilir. ABD ve İngiltere’de yapılan bir araştırmada 18-34 yaş aralığındaki kişilerin çoğu, davet edildikleri her yere gitmek zorunda hissettiklerini, aksi halde önemli bir olayı kaçırmaktan korktuklarını ifade etmekteler. Dahası, bir şeyleri kaçırma korkusu sosyal medya kullanımını ve internet bağımlılığını da artırmakta.
Sürekli Facebook ve Instagram sayfasını kontrol etmek, 10 dakikada bir haber sitelerini turlamak gibi durumlar kişinin reel sosyal yaşamını da olumsuz etkileyebilmektedir. Twitter’da, Whatsapp’ta dönen muhabbeti kaçırmamak için direksiyon başında telefona bakmak ve arkadaşlarla bir kafede otururken herkesin Instagram hesabını kontrol etmesi de ayrı birer garabet tabii.
Gündeme Yetişememek ve Gündem Tarafından Ezilmek
FOMO, aynı zamanda kişinin uzun vadeli planlarını da olumsuz etkileyebilmektedir. Yapılan araştırmalarda insanların büyük bir kısmı, günlük olarak biriken bilgilere, haberlere, çıkan kitaplara, vizyona giren filmlere yetişememekten dert yanmaktalar. Bu da kişide değersizlik, yetersizlik, yalnızlık, can sıkıntısı gibi hallerin oluşmasına neden oluyor. Bu durumla baş etmek için insanlar mevcut sosyal çevrelerini terk edip yeni arkadaş gruplarına katılma eğilimi de gösterebilirler.
FOMO ve Sosyal Medya
Facebook, Foursquare, Twitter, Instagram gibi sosyal medya siteleri diğer insanlarla iletişim kurmak ve sosyalleşmek temeli üzerine kuruludur diyebiliriz. Ancak sağlıksız sanal iletişim alışkanlıkları, kişiyi gerçek sosyal hayattan koparabilme gücüne sahiptir. Bugün neredeyse Descartes’in o meşhur “Düşünüyorum, öyleyse varım” ifadesinin yerini “Paylaşıyorum, öyleyse varım.” aldı denebilir.
Instagram Stories’den Kurtulamıyor Musun?
FOMO’nun, yani bir şeyleri kaçırma duygusunun artmasında sosyal medyanın şüphesiz büyük payı var. Diğer insanların paylaşımlarına, hayatlarına, aşklarına bakıp kıskançlık duymak, kendini değersiz ve yetersiz hissetmek gibi durumlar oldukça artmış halde. Instagram Stories ya da Snapchat gibi “anlık” bilgi güncellemesi yapılan ortamlar ise FOMO’yu daha da azdırdı diyebiliriz.
Eskiden arkadaşların neler yaptığını ancak onlarla buluşup yüzyüze görüşünce öğrenirken şimdi uzaktan uzağa, telefonun, “siyah ayna”nın başında öğrenerek haset, kıskançlık, depresyon gibi durumlara davetiye çıkarıyoruz denebilir maalesef.
FOMO’yu Anlamak
FOMO gerçek bir olgu. Teknoloji geliştikçe de bir şeyleri kaçırma korkusu daha yaygın hale gelecek, zira biz çevrimdışı iken dünya dönmeye, olaylar gelişmeye, Twitter kaynamaya devam ediyor.
FOMO hakkında yapılan kapsamlı bir çalışmada araştırmacılar, sosyal medya kullanımı arttıkça insanların sosyal etkileşim ihtiyaçlarını yine internet üzerinde aradıklarını ve bunun da FOMO’yu tetiklediğini bulguladılar. Bu nedenle sosyal medya bağımlılığının ardında bu tür bir “ya kaçırırsam” korkusunun önemli bir rol aldığını tespit ettiler.
Fomo Aslında Bir Olgu
Öncelikle FOMO, algısal bir olgu. Bundan 50 yıl önce de İstanbul’da yaşayan bir insan, New York’taki bir festivali doğal olarak kaçırabiliyordu. Zira o festival hakkında bilgi edinme imkanları kısıtlıydı. Şimdiyse, internetin gelişmesiyle o festival hakkında çok şey biliyoruz. Artık zihnimiz bulunduğumuz ortamdan ziyade bulunamadığımız ortamlara kayıyor. Yani farkındalık kavramı FOMO olgusuna önemli bir unsur.
İkinci olarak FOMO, olumsuz duygularla alakalı bir olgu. Güvencesizlik, haset, anksiyete gibi şeyler..
Fomo Evrimsel Bir Olgu
Ve FOMO, evrimsel bir zemine sahip. Korku, hayatta kalmak (survival) için itici güç unsuru gören bir duygu. Zira insan daima avantajlı ve faydalı tecrübeler edinmek ister ve hayatta kalmasına yönelik eylemlerde bulunur. Burada hayatta kalmak derken, “kaçırılan eğlenceli, faydalı etkinliklere katılmak” gibi durumlar kastedilmektedir.
Yani FOMO için herhangi bir çare, çözüm bulunmuyor denebilir. Ancak belli bir farkındalıkla, meseleye taze bir bakışla ve kişinin kendi başına geçireceği kaliteli zamanla FOMO denen bu “fırsatları kaçırma korkusu” alt edilebilir.
FOMO ve Dijital Pazarlama
Seyahat acentelerinin web sitelerinde ve reklamlarında partiye katılan, eğlenen, mutlu gençler görürsünüz. İşte aslında bu sıradan bir görsel değildir. FOMO’yu tetikleyen, bilinçli olarak kullanılmış bir görseldir. Dijital pazarlama alanında FOMO sıklıkla kullanıla bir durum haline gelmiş durumda. Özellikle “millenial” diyebileceğimiz 15-30 yaş aralığındaki insanlara “Ya akranların daha çok eğleniyorsa” mesajını örtülü bir şekilde sunmak için FOMO etkili bir pazarlama yöntemi olarak kullanılabilir.
Kabak Koyuna Gitmezseniz Ölmeyeceksiniz!
Müzik festivalleri, hijyen ürünleri, seyahat paketleri, Doğu Ekspresi, Kabak Koyu… Bunlar aklımıza gelen ilk örnekler ve bunlardan binlerce var. Bu bakımdan insanlarda bir tür “ihtiyaç ve aciliyet” duygusu yaratan FOMO kökenli pazarlama stratejileri (sevelim ya da sevmeyelim) uygulanabilir durumda. Yani dijital pazarlamacıların artık FOMO diye bir enstrümanları daha var.
Avustralya’daki University of Queensland’den pazarlama hocası Chris Hodkinson, FOMO kavramını 6 yıldır araştırıyor. Son araştırmasında genç öğrencilerle yaptığı görüşmeler sonucu bu kavramı daha derinlemesine analiz eden Hodkinson şöyle diyor:
“Bu fırsatı kaçırmayın!” tarzı reklamlar yeni değil. Uzun zamandır satış ve pazarlama alanlarında uygulanıyor. Neredeyse satışların yarısı bu tekniklerden yararlanılarak yapılıyor.
Yaptığım araştırmada bazı öğrenciler FOMO kavramını daha önce duymamışlardı, ancak bu kavramı dolaylı olarak biliyorlardı. Öğrencilerle yaptığım görüşmelerde sosyal bir etkinliği kaçırma korkusunun diğer arkadaşları da o etkinliğe gidiyorsa daha yoğun olduğunu gördüm. Öğrencilerin çoğu, arkadaşlarının partiye gidip ertesi gün o partide yaşananları konuşmalarından korktuğunu, bu nedenle o partiye gitmek mecburiyetinde hissettiklerini ifade ettiler.
Yani ortada “fırsat”, “sınırlı arz”, “kıtlık”, “fedakarlık” ve “karar verme” gibi temalar vardı diyebilirim.
Gençler arasında ciddi bir sosyal baskı da mevcut. Grupça seyahat etmek artık norm haline gelmiş durumda. Özellikle gençlere yönelik seyahat programlarında grup deneyimlerine büyük önem veriliyor. Bu deneyimlerin sosyal medyada yayınlanması ise bu gruplara katılmaya, bu deneyimleri tatmaya yönelik büyük bir cazibe oluşturuyor.
Yine tekrar edeyim, sevelim ya da sevmeyelim, FOMO başarı oranı yüksek bir pazarlama tekniği. İnsanlara bir etkinlik öncesi neler kaçırabilecekleri ve etkinlikten sonra neler kaçırdıklarını göstermek, hedef kitleye yönelik başarılı bir pazarlama taktiği olabilir.”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR
21. Yüzyılın Vebası: Sosyal Medya Bağımlılığı
Sosyal Medyada Beğenilmeme Korkusu Her Geçen Gün Büyüyor
Araştırmalar Ruh Sağlığı İçin En Zararlı Olan Sosyal Medya Platformunu Ortaya Çıkardı