Bundan tam 72 sene önce, 12 Ocak 1946’da Londra’da ücretsiz dağıtılan bir tabloid gazete olan “Evening Standard” köşesinde George Orwell, çay demleme ve çay içme konusunda şahane 11 tavsiye sıraladı. “A Nice Cup of Tea”, yani “Güzel Bir Bardak Çay” adlı bu yazıda yer alan çay demleme tavsiyelerine gelin birlikte bakalım. Acaba 1984’ün, Hayvan Çiftliği’nin yazarının kalemi kadar damak tadı da gerçekten güzel miymiş?
Güzel Bir Bardak Çay
Öncelikle yemek tarifi kitaplarında çay kelimesine baktığınız zaman “çay”dan hiç bahsedilmediğini ya da çay demlemeyle ilgili elle tutulur çok az bilgi bulunduğunu fark edersiniz. Bu oldukça ilginç bir durumdur, çünkü İrlanda, Avustralya, Yeni Zelanda’da da bile çayın kültürel yeri büyüktür ve en iyi çayın nasıl yapılacağına dair hararetli tartışmalar geçmişten beri süregelmiştir.
Güzel bir bardak çayın nasıl demlenmesi gerektiğine dair kendi bilgilerimi yokladığımda 11 madde çıkıyor karşımıza. Bu maddelerden 2-3 tanesi herkesin hemfikir olduğu şeylerdir, ancak 4 tanesinin çok tartışma yaratacağını düşünüyorum. Şimdi size çay demlemenin 11 altın kuralını anlatayım:
Birinci Aşama
Öncelikle Hint veya Seylan çayı kullanmalısınız. Çin menşeili çaylar da fena değildir, ucuzdur, sütsüz de içilebilir fakat yeterince keyif vermez. Çin çayı içen kişi sonrasında pozitifleşmez, rahatlamaz. Güzel bir bardak çay içmek istiyorsanız muhakkak Hindistan menşeili bir çay türü seçmek gerekir.
İkinci Aşama
Çay çaydanlıkta demlenir. Yani büyük miktarda çay demlenmez. Çaydanlık en idealidir. Semaver çayı daima tatsız tuzsuzdur. Askerlerin kullandığı kazanlar da çayın tadını bozar. Çaydanlık da porselenden olmalıdır. Gümüş ve emaye çaydanlıkları kullanmaktan da kaçınmalısınız. Kalay çaydanlıklar da fena sayılmaz.
Üçüncü Aşama
Çaydanlık önceden ısıtılmalıdır. Yani çaydanlığın içine çay koymadan önce bir süre ocak üstünde ısıtmalısınız.
Dördüncü Aşama
Kullanacağınız çay, güçlü olmalıdır. Bir litre su tutan bir demliği neredeyse silme doldurmalısınız. İçine de 6 çay kaşığı çay ilave etmelisiniz. Biraz fazla çay kullanmış olursunuz, ekonomik olmayabilir bu yöntem; ancak sıkı bir bardak çayı, zayıf 20 bardak çaya tercih ederim. Gerçek çay severler yıl geçtikte daha demli çay severler.
Beşinci Aşama
Çay doğrudan demliğe konmalıdır. Süzgeç, tülbent gibi çayı hapsedecek nesneler kullanılmamalıdır. Bazı ülkelerde çayın çöpünü süzen süzgeçler kullanılır, ancak bunlar çaya zarar verir. Çayın yapraklarını içmenin hiçbir zararı yoktur. Kaldı ki serbest olmayan çay tadını ve özünü yeterince salamaz.
Altıncı Aşama
Altıncı olarak çayın demlenmesi için suyun kaynar olması gerekir. Yani su kaynayana kadar beklemek gerekir.
Yedinci Aşama
Çayı demledikten sonra şöyle bir karıştırmak ve demliği iyice sallamak gerekir. Sonrasında ise çayın oturması beklenmelidir.
Sekizinci Aşama
Düz, pek derin olmayan silindir şeklindeki kahvaltı bardaklarında içilir çay.
Dokuzuncu Aşama
Çaya eklenecek sütün kaymağı ayrılmalıdır. Bol kaymaklı süt, çayın tadını bozar.
Onuncu Aşama
Bardağa önce çay konur. Bu konuda İngiltere’de çok farklı iki düşünce vardır. İlk önce sütü koyanlar biraz kızabilirler ancak benim düşünce bu şekilde, yapacak bir şey yok. Çayı önce koymak, ne kadar süt koymanız gerektiği konusunda size fikir verecektir.
On Birinci Aşama
Son olarak çayı Rus tarzında içmeyecekseniz şeker atmamalısınız. Çayın içine şeker atıp çayın aromasını katlederseniz kendinize nasıl bir çay sever diyebilirsiniz ki… Çaya şeker atmak, tuz ya da pul biber atmakla eşdeğerdir. Çayın da tıpkı gibi biraz acı olması gerekir. Şeker atığınız zaman çayın tadını değil, şekerin tadını alırsınız. Yani ha çayın içine şeker atmışsınız ha sıcak suyun içine şeker atmışsınız; aynı şey olur.
Bazı insanlar sade çayın tadını sevmediklerini söyleyebilirler. Çayı sadece ısınmak için içtiklerini söyleyebilirler. Yanılan bu insanlara şöyle demek isterim: İki hafta boyunca çayınızı şekersiz içmeyi deneyin. Ondan sonra çayınızı tatlandırmak isteyeceğinize emin olabilirsiniz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: