‘‘Önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur”
-Einstein
Az ya da çok kabul etsek de etmesek de hepimizin, hatta devletlerin dahi önyargıları vardır.
Peki önyargı nedir? Önyargılar ilişkilerimizi nasıl etkiler? Bizimle birlikte önyargılarımız ile ilgili bir iç muhasebe yapmak isterseniz okumaya devam etmelisiniz! ?
Önyargı Nedir?
Önyargı insanların gruplara, nesnelere, ideolojik fikirlere ve diğer insanlara karşı önceden belirlediği düşünce ve tutumdur. Önyargılar genellikle olumsuz olmakla birlikte herhangi bir şeye nedensizce belirlediğiniz olumlu tavır da önyargıya dahildir. Ayrıca toplumlar da basmakalıp inançları ve ayrımcı tutumlarıyla önyargılara sahip olabilirler.
Toplumların Da Önyargıları Vardır
Her toplumun belli başlı inançları, önyargıları ve klişeleri vardır. Amerika’da insanların ten rengine göre yapılmış olan ayrımcı tutumlar, Orta Doğu’da kadın ve erkek arasındaki hak ve özgürlük farklılıkları bunlara örnek gösterilebilir. Bu önyargılar ise toplumda geçmişten gelen belli klişelerin oturması ve bu klişelerin sürekli olarak yeni nesillere aktarılarak toplumun genel bakışı haline gelmesiyle oluşuyor. Böylece toplum da genel bir yargı meydana gelmiş oluyor.
Amerikadaki siyah beyaz tenli insan ayrımı ya da toplumumuzdaki birçok alanda mevcut olan ”Erkek yapar, kadın yapamaz.” algısı buna örnek olarak verilebilir. Konuya daha da büyük kesimler tarafından bakmak gerekirse Avrupalıların Ortadoğu’ya ve çoğu ülkenin mültecilere bakış açısı incelenebilir.
Önyargılar Neden Kaynaklanır?
İnsanların başkalarına karşı kalıplaşmış tutumlar sergilemesindeki asıl sebep belirli bir gruba uyan herkesi “aynı” olarak görme eğiliminden kaynaklanır. Yani önyargı belirli özellikleri veya inançları olan her bireyi çok geniş bir fırça ile boyar ve bu hayattaki her insanın ayrı bir renk olduğunu görmezden gelir. Önyargının belli başlı sebeplerini sıralamamız gerekirse şöyle bir sıralama oluşturabiliriz:
*Irkçılık
*Cinsiyet ayrımı
*Klasisizm
*Homofobi
*Milliyetçilik
*Dini önyargı
*Yaş ayrımcılığı
*Yabancı düşmanlığı
*Siyasi görüş
*Sosyoekonomik statü
Tabi bir de kişisel önyargılar vardır. Örneğin bulunduğunuz ortama yeni biri geldiğinde o insanın kıyafetine, bakışına göre kendinizce karakter analizini çıkarmak insanların kişisel önyargılarıdır.
Toplum Önyargılarının Kökeni Aileler
Bebekler nasıl konuşmayı ailelerinden öğreniyorlarsa ayrımcılığı öğrenmeye de burada başlarlar. Bir annenin bir grup, ırk hakkında söylediği şeyler çocuğun beyninde yer edinir. İnsanın yetişme sürecinde bilincine giren şeylerin çoğunu çevresindeki kültürden alması da bu durumu kaçınılmaz hale getiriyor.Böylece önyargı tohumları çocuğa ekilmiş olur.
Bu noktada aile toplumu oluşturur. Ailenin önyargısız olması da toplumun önyargısız olmasını sağlar. Dolayısıyla bu konuda aileler bilinçli olmalı ve çocuklarına her insanın eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğunu anlatmalılar. Tabiki ailelerin dikkati önyargıların tamamen bitmesini sağlayamaz.
Reklamlar Önyargıların Yolunu Açıyor!
Çocuklar büyüdükçe yaşıtlarının üzerindeki etkisi, medyanın etkisi de bu algıların oluşmasında etkili. Özellikle medya yapılan filmlerle ve reklamlarla bilinçaltımıza önyargı tohumlarını ekebilmektedir. Amerika’da uzun yıllar siyah tenli insanlar filmlerde suçlu ve madde bağımlısı kişiler olarak gösterilerek insanların önyargıları hep güçlü tutuldu. Biraz da kendi toplumumuzu incelemek gerekirse ”Erkek adam ağlamaz”, “Kadın mühendis olmaz” gibi artık kalıplaşmış önyargılar hep oldu ve bu çok rastlanan önyargılar birçok reklam tarafından da desteklendi. Bunlar en göze çarpan 2’sine bir bakalım.
Evcilik Oyununda Bile Kadın Erkek Ayrımcılığı Yapılıyor!
Nutella’nın reklamı, sadece 36 saniye; fakat yıllardır kalıplaşmış kadına ve erkeğe toplum tarafından belirlenmiş rolleri pekiştirmeyi kendine görev bilmiş anlaşılan. Üstüne üstlük bunun için küçücük çocukları da kullanmaktan çekinmemişler. Reklam, bir erkek çocuğun kahvaltı sofrasında gazete okumasıyla başlıyor. Baba rolündeki çocuk gazeteyi indirip ‘Üf, toplantım var gitmeliyim’ diyor ve anne rolündeki kız çocuk annesinin kırmızı topuklu ayakkabılarıyla kahvaltı hazırlarken görünüyor.
Bu da ‘Erkek, akıldır; kadın, bedendir’ fikrini çocuklara benimsetiyor. Evcilik oyunu ile ”Ev işlerini kadınlar yapar”, ”Kadınlar eşlerine hizmet eder” algısı yetmezmiş gibi ayakkabılarla kadının giyimine yönelik de alt yapıyı hazırlamışlar. Büyük bir firma bile böyle reklamları çekinmeden yayınlayabiliyorken iş hayatında kadına neden yer verilmek istenmiyor? sorusunu sormaya gerek yok galiba.
Toplum Olarak Önyargılara Hizmet Eden Reklamları Susturmak Bizim Elimizde!
2016 yılında ise hala bu tür reklam yapmaktan çekinmeyen Casper Türkiye firması karşımıza ‘‘Kadınlar teknolojiden anlamaz.” konulu bir reklamla çıktı. Bu cep telefonu reklamının kaldırılması için change.org üzerinden organize edilen imza kampanyasına 4000 destekçi katıldı. Reklamda “teknolojiden anlayan erkek” karşısında “teknolojiden anlamayan kadın” söylemini bir steryotip olarak işleyen Casper, erkek egemen kültürün kadını ötekileştiren pratiklerinin bir yansımasını reklamda pekiştiriyordu.
Casper’ın CEO’su Charlotte Lamprecht, Pazarlama Müdürü Feray Karaman ve Kurumsal İletişim Müdürü Dilek İyigün, reklama gelen tepkiler üzerine Youtube kanalından bir tartışma oturumu düzenleyeceklerini açıkladılar. Ardından reklam yayından kaldırıldı ve firma tarafından özür dilendi. Görüldüğü üzere toplum bilinçli olursa önyargıları yıkmayı, bu düşüncede hareket eden insanları susturmayı başarabilir.
Bizi Böyle Bilin
Bu reklamların farkına varıp toplumca bunlara tavır almalıyız ki reklamlar önyargıları körüklemek yerine yok etmeye çalışsın. Tıpkı bu reklamda olduğu gibi:
Önyargının Sonuçlarının Farkında Mıyız?
Önyargı Sahibine Zarar Verir
Kişisel önyargıları ele alalım ve bir arkadaş ortamını düşünelim. Yeni bir ortama girecek olan herkesin isteği o ortamda sıcak karşılanmak, güzel ilişkiler kurmaktır. Önyargı ise bu durumun önündeki ilk ve en büyük engel. Dolayısıyla önyargılı tutumlarınız sizi gerçek bir arkadaş bulmaktan alıkoyabilir. İnsanlara karşı sürekli temkinli davranmanız sizin yaşamınızı kısıtlar.
Ayrıca önyargı öyle bir duygudur ki onu kalbinize yerleştirdiğiniz andan itibaren bakışlarınızda da izlerini görmek kaçınılmaz olur.
Dolayısıyla karşıdaki insanın önyargılı tavrınızı anlaması çok da zaman almayacaktır. Bu aynı zamanda karşınızdaki insana da sizinle ilgili kötü bir enerji ve izlenim verir.
Önyargılarınızla Karşınızdaki İnsana Zarar Verebilirsiniz
Günlük önyargıların sonuçları yalnızca insanlar arasındaki ilişkileri şekillendirmenin ötesine geçmektedir. Alay ve ayrımcılığa sürekli olarak maruz kalma, benlik saygısını düşürür.
Bu tür önyargılara maruz kalanlar, toplumda ait oldukları yerden emin olmazlar. Onlara karşı önyargılı davrananlara ve bu önyargıları oluşturanlara yönelik nefret ve öfke geliştirirler. Bu tür önyargılar birey ve toplumlar için yıkıcı sebeplere neden olabilir. Önyargıya maruz kalan insanların da gerçek potansiyellerini ortaya çıkaramamalarına sebep olur.
Toplum İçindeki Sosyal Sınıf Farklılıklarının Sebebi: Önyargı
Durumu büyük kitleler açısından düşündüğümüzde ise durum çok daha vahim. Tıpkı Amerika’da yapılmış olan siyah beyaz tenli insan ayrımcılıkları gibi. Bu durumda bir grup her zaman ona nasıl bakıldığını biliyor. Peki bu durumda ezilen insanlar nasıl topluma nasıl yararlı bir hale gelecek? Onların yaşadıklarına karşı olan öfkesini söndürmek mümkün olmayacak.
Önyargıları Azaltmak İçin Ne Yapabiliriz?
1-Önyargılı Olduğunuzu Kabul Edin
Bir sorunu çözmek için öncelikle sorunun varlığını kabul etmek gerekir. Önyargılı olduğunuzu kabul etmenizden itibaren bu tarz davranışlarınız sırasında kendinizi sorgulayarak önyargılı düşüncelerinizi azaltabilirsiniz.
2-Empati Kurarak Önyargılarınızı Azaltmak Sizin Elinizde!
Aslında kısa süreli bir empati bile önyargılı olmamanız gerektiğini anlamak için yeterli. Önyargı duyduğunuz grup ve ya kişinin yerine kendimizi koyarsak bizim asla yaşamak istemeyeceğimiz duyguları başkasına yaşattığımızın farkına varabiliriz.
3-Egolarınızdan Kurtulun!
Egomuz, tarafsız bir bakış açısı geliştirmemizin başlıca engelleyici faktörüdür. Bu nedenle, öncelikle kendimizi eleştirmeyi öğrenmeliyiz. Kendini ve içsel eleştiri görüşümüzü tazeledikçe kendimizdeki eksiklikleri görerek bunların normal olduğunun ve her insanın eksikliklerinin olabileceğinin farkına varabiliriz.
4-Farklı Düşünceleri Anlamaya Çalışın
Bir sonraki adım farklı türde kitaplar (din, felsefe, edebiyat vb.) okumak ve filmler izlemek. Farklı yazarların okunması demek sizin dünyaya farklı bir çerçeveden bakabilmeniz demek. Farlı türde kitaplar size yeni bakış açıları kazanma ve farklı dünyaları tanıma fırsatı sunar.
Her türlü sosyal ve siyasal düşünceyi mümkün olan her açıdan değerlendirmeliyiz böylece başkalarının eylemlerini daha iyi anlamış oluruz. Bunlar taze, esnek, tarafsız bir zihin geliştirmenize yardımcı olur.
5-Her Şeyin Olumlu ve Olumsuz Yanlarına Bakmaya Çalışın
Biz ne kadar bir olayı, kişiyi ve durumu olumsuz görsekte her zaman göz önüne almadığımız iyi bir yönü olabilir.
Geçmişte olumsuz gördüğünüz şeylere bir süre sonra baktığınızda ”Aslında ne kadar iyiymiş görememişim.” dediğiniz zamanlar mutlaka olmuştur. Tıpkı bunlar gibi bir olay ve durumu her açıdan düşünmeliyiz. Kesin hükümlere varmak doğru değildir.
6-Diğer Sosyal Grupların Üyeleri İle Arkadaşlıklar Kurun!
Bazen ne kadar okusak da geniş çaplı düşünsek de karşıt düşünceleri, fikirleri anlayamayız. Bizzat tanıdığınız kişilerin yaşadıklarını, düşüncelerini dinlemek onlarıanlamamızı kolaylaştırır. Bunun için önyargı beslediğimiz kişilerle tanışmak ve bu çevrelere girmek önyargıları azaltmanın en iyi yoludur.
Önyargıların yıkıldığı bir dünya dileğiyle…
13 Comments
Leave a Reply