Renklerin anlamları hep aynıydı sanıyorsanız yanılıyorsunuz! 😯
Ne kırmızı her zaman aşkın ve sevginin rengiydi, ne de beyaz her zaman masumiyetin!
Gelin tarihte bir yolculuğa çıkalım ve renklerin tarih boyunca neler anlattığına bakalım!
Antik Çağlar: Renkler Doğanın Aynasıdır! 🌈🌴☀️
Antik çağlarda, temel olarak kırmızı, mavi, yeşil ve sarı doğayı yansıttığı düşünülerek kullanılıyordu. Renk kataloğu, bazı istisnalar dışında bu dört rengin dışına çıkmıyordu. Antik Mısır’da sarı güneşi, Antik Yunan’da mavi güveni ve koruma duygusunu temsil ettiği için doğadan olduğu gibi kopyalanarak iç ve dış mimaride yer ediniyordu.
Mavi Güven Demek!
Antik Roma’da ise kamu görevlilerinin kıyafetlerinde yine güveni temsil ettiği için mavi rengi hakimdi.
Orta Çağ: Renklerin Yasaklı Olduğu Dönem
mardin escort
Katolik Kilisesi’nin egemen olduğu ve toplumda okuma yazma oranın oldukça düşük olduğu Orta Çağ’da, kilisenin toplum ile iletişiminde sanat oldukça önemli bir yer kaplıyordu. Kırmızı, kan ve doğumu temsil ettiği için İsa figürlerinde, siyah ve menekşe rengi ise ölümü temsil ettiği için Meryem Ana’nın kıyafetlerinde görülüyordu.
Renkleri Karıştırmak Kiliseye İhanet!
Ayrıca sarı rengi, kiliseye karşı ihaneti temsil ederken, farklı renklerin karıştırılıp yeni renkler elde edinilmesi hoş görülmüyordu. Çünkü, kiliseye göre insanlar yeni renkler; yani kavramlar üreterek dünyayı şekillendiremezdi: Sadece Tanrı dünyayı şekillendirebilirdi, bir de tabii ki renkleri.
Rönesans: İcatlar, Coğrafi Keşifler ve Varlıklı Diplomatlar
Hans Holbein, The Ambassadors
Yeni icatların, coğrafi keşiflerin hakim olduğu Rönesans yıllarında, önceki dönemlerde görülen renkler koyulaştı ve kahverengi, bej, kırmızı gibi baharat renkleri ile ahşap renkler hakimiyet kazandı. Ayrıca, Rönesans tablolarında ve mimaride görülen “beyaz çiçek” figürü ise bakireliği ve saflığı temsil ediyordu.
The Ambassadors Göründüğünden Çok Daha Fazlası
Hans Holbein’in Londra National Gallery’de sergilenen yağlıboya tablosu The Ambassadors (Elçiler), sanat tarihçileri tarafından Rönesans toplumunun bir yansıması olarak kabul ediliyor. Kahverengi ve baharat renklerinin vurgulandığı tabloda, küre coğrafi keşifleri, kafatası ölümü, elçiler dönemin siyasi ilişkilerini, ut ve incil ise Hristiyanlığı temsil ediyor.
Rokoko: Kadınsılaşan Renkler
Katerina Sarayı,Tsarskoye Selo, Rusya
Rönesans ve Barok sonrası, Marie Antoniette gibi kadınlar toplumda ve siyasi yaşamda ön plana çıkmaya başladılar. Böylece, Barok’un altın renkleri ve horror vacui’si yerini 18. yüzyıl Fransa’sında mor, pembe, açık sarı gibi renklere bıraktı. Siyasi nüfuza sahip kadınlar, açık renkli işlemeli saraylarda, pembe bardaklardan çaylarını içerlerken dedikodu yapıyorlardı.
Art Nouveau: Çiçekler, Böcekler, Kelebekler
Casa Battlo, Barselona, İspanya
Rokoko akımıyla pembeleşen ve kadınsılaşan sanat ve mimari, 1890-1910 dönemini kapsayan Art Nouveau akımı ile biraz daha pembeleşti. Kelebekler, çiçekler, bahçeler ve kadın figürleri ön plana çıktı.
Gaudi Sahneye Çıkıyor!
Akademiye ve geleneksel sanata karşı bir hareket olan çıkan Art Nouveau’ya örnek olarak, Antonio Gaudi’nin Barselona’da bulunan Sagrada Familia, Casa Mila, Casa Battlo gibi mimari eserleri verilebilir.
Art Deco: Makineleşen Sanat ve Moda
New York, Amerika Birleşik Devletleri
Sanayi Devrimi ile insan gücüne talep azaldıkça, sanatta da renkler makineleşti. Gri, siyah ve tonları kullanılırken, fütürist, geometrik ve mekanik şekiller görülmeye başlandı.
Moda ve yağlıboyadan ziyade, enstalasyon (installation) ve dış mimaride etkisini gösteren Art Deco akımı, başta Empire State Binası olmak üzere New York’taki çoğu iş merkezini süslüyor.
1950’ler ve 1960’lar: Tam Bir Renk Cümbüşü
Zebra, Andy Warhol
Sanatta ve mimaride İkinci Dünya Savaşı’nın etkisiyle kırmızı, siyah ve beyaz ile kavrulan dünya, savaştan sonra renk kataloğunu genişletmeye başladı. Bebek mavisi, toz pembe gibi renklerin ağır bastığı 1950’li yıllarda Rokoko dönemlerine benzer bir dönem yaşandı. Savaştan dönen insanlar, evde sakinleştirici bir ortam bekliyordu ve pembe buzdolapları, mavi masalar bunu karşılamak için dizayn edildi.1960’lı yıllarda ise Soğuk Savaş’ın çakışmalı yılları sanata da yansıdı. Andy Warhol gibi sanatçılar birbiriyle çelişen renkler kullandı.
1970’ler ve 1980’ler
1980’ler modası
1970’li yıllarda yeşil, insanları birleştirmek için kullanıldı. 1980’lerde ise sanatta yapay, neon, plastik ve polyester bir hava vardı. Ucuz malzemeler ile ucuz boyalar elde edildi. Böylece yapay renkler, sanatta ve mimaride yapay kombinasyonlarda kullanıldı.
Eminiz sizin de renkler hakkında söyleyecek bir çift sözünüz vardır. Yorumları renklendirmeye ne dersiniz?