Dünyanın şu güne kadar düzenlenen en büyük kadın eylemine geçtiğimiz Cumartesi günü Amerika Birleşik Devletleri’nde tanık olduk. Washington Kadın Yürüyüşü olarak anılan yürüyüşe binlerce kadın katılarak oldukça etkileyici bir gösteriye imza attılar. Washington’a gerçekleşen yürüyüşe dünyanın dört bir yanında kadınlarda, farklı şehirlerde yaptıkları yürüyüşlerle destek verdi. Donal Trump’ın seçim süreci boyunca kullandığı cinsiyetçi ve kadın karşıtı dil sebebiyle sokaklara dökülen kadınlar eylem boyunca sergiledikleri barışçıl tablo ile ise oldukça dikkat çekti. Bu eylem kadınlar için bir ilk değildi. Dünya tarihinde pek çok defa kadınlar bir araya geldiler ve hakları için, haksızlıklara karşı sokaklara döküldüler. BBC muhabirlerinden Nicole Puglise bu eylemlerden bazılarını derledi. İşte karşınızda dünya tarihine imzasını kadın eylemleri.
Versailles Yürüyüşü- 1789
Kadınların bir araya gelerek seslerini yükselttikleri ilk eylem değildi Washington Kadın Yürüyüşü. Dünya tarihinde kadınlar pek çok kez sokaklara dökülerek ‘Bizde buradayız’ dediler ve dünya tarihini değiştiren pek çok eyleme imza attılar. İşte karşınızda bu eylemlere örnek gösterilebilecek, tarihin derinliklerinden sizler için derlediğimiz kadın eylemleri!
Fransız Devrimi denilince akla yukarıda gördüğünüz meşhur tablo gelir. Onlarca erkek ve aralarında Fransız bayrağını taşıyan bi kadın. Peki size Fransız Devrimi’nin sadece eril bir harekat olmadığını söylesek. 5 Ekim 1789 sabahı ‘Ne zaman ekmeğimiz olacak?’ diyerek binlerce kadın Versailles Sarayı’na doğru yürümekteydi. Şehre yürüyen kadınlara erkeklerde katıldı. Ve kalabalık devasa bir hal aldı. ‘Kadın eylemci mi olurmuş!’, ‘Kadın savaşçı olmaz.’ diyen erkeklere inat erkek gibi giyinen kadınlar, atların tepesinde Ulusan Meclis’i basan kalabalığın arasında yerlerini almıştı.
Washington DC Oy Hakkı Yürüyüşü- 1913
Oy Hakkı!
Kadınların uzun yıllar boyunca, farklı farklı coğrafyalarda mücadelesini verdiği oy hakkı Amerikalı kadınlar içinde önemli bir gündemdi 1900’lü yılların başlarında.1848’de New York’da düzenlenen Duygular Bildirgesi ile başlayan mücadele uzun yıllar boyunca farklı yürüyüşler ve eylemlerle vurgulandı. Eyalet seviyesinde kalan bu eylemler 1900’lü yıllarda kitlesel bir hareket halini aldı.3 Mart 1913 tarihinde gerçekleştirilen yürüyüşse hepsinden farklıydı. Washington DC’de düzenlenen yürüyüş, basının ilgisini çekebilmek için Başkan Woodrow Wilson’ın yemin töreninden önceki güne planlandı. Anayasada kadınların oy kullanma hakkına dair değişiklik yapılması talebiyle yapılan yürüyüşe binlerce kadın katıldı.
Barışçıl bir şekilde başlayan yürüyüş maalesef iyi bir şekilde sonlanmadı. Yürüyüş sonrasında çevredekilerin sataşma ve saldırılarında en az 100 kadın yaralandı. 1913 yılında yapılan yürüyüşü 1915 yılında gene New York’da yapılan yürüyüş takip etti. Düzenli olarak tekrarlanan yürüyüşler 1920 yılına gelindiğinde ise kadınlar amaçlarına ulaşmışlardı. Anayasa’da yapılan düzenleme ile kadınlar oy kullanma haklarını kazanmayı başardılar.
Unutmamak lazım ki günümüzde hala daha pek çok coğrafyada kadınlar oy kullanma hakkına sahip değiller!
Pretoria Kadın Yürüyüşü- 1956
9 Ağustos 1956’da siyahların hareket özgürlüğünü kısıtlamayı amaçlayan geçiş yasalarını protesto etmek için 20.000 kadın Güney Afrika-Pretoria’daki Birlik Binalarına yürüdüler. Olağanüstü bir kalabalığın bir araya geldiği eylemde temsilci olarak seçilen kadınlar, kadınlara genişletilen geçiş yasalarına karşı toplanan imzaları hükümete vermek istediler. Başbakanın orada olmadığı söylendi kadınlara ve kadınlar binanın önünde 30 dakika sessizce beklediler. Ardından ‘Kadınlara vurursanız taşa çarparsınız’ sözlerini içeren bir şarkı söylediler.
Protestolar bu yürüyüşle sınırlı kalmadı. Farklı zamanlarda farklı kalabalıklar bir araya gelerek mücadelelerini sürdürdüler.Bu eylemlerden biri 1960’ta Sharpeville’de polisin protestoculara ateş açması sonucu katliama dönüştü. Geçiş yasaları 1986’da yürürlükten kaldırıldı.
Kadın yürüyüşünün yıldönümü artık ülkede her yıl Ulusal Kadın Günü olarak kutlanıyor ve Ağustos ayı Kadın Ayı olarak biliniyor. Gösterinin 50. yıl dönümü olan 2006’da da gösteri yeniden canlandırdı. Geçtiğimiz ekim ayı ise gösterinin 60. yıl dönümü kutlandı.
İzlanda Kadın Grevi- 1975
İzlandalı kadınlar 1975 yılında bugün hala daha kadınların mücadele ettiği ücret eşitsizliğine ve mecliste temsil edilmemelerine karşı sokaklara çıktılar. Bu yüzden kadınlar, toplum için önemlerini göstermek amacıyla greve gittiler ver 24 Ekim 1975 tarihini kendilerine ‘Kadınların Tatil Günü’ ilan ettiler. 220.000 nüfuslu bir ülkede 25.000 kadın, Reykjavik sokaklarında toplandı ve kadın nüfusunun yüzde 90’ı işe gitmedi, yemek veya temizlik yapmadı, çocuklarına bakmadı.
O tarihte 11 yaşında olan Annadis Rudolfsdottir, Guardian’a 2004 yılında verdiği röportajda grevi bir ‘uyanma çağrısı’ olarak tanımlıyor.Eylem başarıya ulaşmış olmalı ki, eylemden 5 yıl sonra Vigdis Finnbogadottir ülkenin ilk kadın başkanı olarak seçildi ve bu hareketin başkan seçilmesindeki rolünü kabul ettiğini de her türlü açıklamasında belirtti.
1975 yılından beri pek çok hakkın daha iyi bir noktaya taşındığı elbette söylenebilir, ancak hala daha istenilen noktaya gelinmediğini belirtmek gerekir. İşte İrlandalı kadınlar bu yüzden mücadelelerine devam ediyorlar.Geçtiğimiz ay bu grevin yıldönümünde kadınlar, erkeklerden daha az aldıkları ücrete denk gelecek şekilde, işyerlerini daha erken bir saatte, 14.38’de terk ettiler.
Polonya Kürtaj Yasağı Protestolar- 2016
Koyu Katolik bir ülke olarak tanınan Polonya’da kürtajın yasaklanmasını öngören tasarıya karşı kadınlar ‘Kara Pazar’ adını verdikleri bir eylem düzenlediler.
Yasa önerisi, her durumda kürtajı yasaklayan, kürtaj olan kadınlara beş yıla kadar hapis cezası ve yardımcı olan doktorlara ise daha uzun süreli hapis cezası içeriyordu. Siyasetçiler bu yasa önerisiyle kürtaja erişimi daha da kısıtlamaya çalıştılar. ‘Kürtajı Durdur!’ koalisyonu tarafından gündeme getirilen önerge, meclisi kontrol eden muhafazakâr Hukuk ve Adalet Partisi tarafından 23 Eylül’de meclis komisyonuna gönderildi.
İşte bu yasa önergesine karşı ayaklanan binlerce kadın siyahlara bürünerek işlerine gitmediler, derslerine girmediler ve 3 Ekim tarihinde düzenlenen protestolara katıldılar. 30.000 kadın Varşova’nın Kale Meydanı’nda bir araya gelerek şarkılar söyledi. Kadınların eylemleri işe yaradı ve meclis geri adım atarak yasağı büyük bir oy çoğunluğuyla reddetti.
Fetüsün hayatta kalma şansının olmadığı veya ciddi anomalilerle doğacağı durumlarda bile kürtajı yasaklamayı öngören yeni bir önergenin sunulması ardından protestolar ay boyunca devam etti ve Polonyalı kadınlar kararlılıkla direnmeye devam ettiler.Bu protestolar aynı zamanda hükümet karşıtı başka protestolara da ilham verdi.
Arjantin Şiddet Karşıtı Eylemler- 2016
Herşey Haziran 2015’de gerçekleşen bir cinayetle başladı. Arjantin’de kadınlar 14 yaşındaki Chiara Páez’in öldürülmesini protesto etmek için sokaklara çıktılar. Chiara Páez erkek arkadaşı tarafından dövülerek öldürüldüğünde birkaç haftalık hamileydi. Göstericiler ‘cinsel şiddete daha fazla kadın kurban vermek istemiyoruz.’anlamına gelen #NiUnaMenos sloganı ile yürüdüler ve aynı etiketle sosyal medyadan seslerini duyurdular. Buenos Aires’teki yürüyüşün örgütlenmesine yardım eden gazeteci Hinde Pomeraniec, Guardian’a Arjantin’de her 30 saatte bir kadının cinsel şiddet nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtti.
Takip eden Ekim ayında 16 yaşındaki Lucía Pérez, uğradığı korkunç saldırıda uyuşturucu verilerek tecavüze maruz bırakıldı, işkence gördü ve hayatını kaybetti. Savcı saldırıyı ‘insanlık dışı bir cinsel saldırı’ olarak tanımladı ve ‘meslek yaşamı boyunca binlerce olay gördüğünü ancak böylesine iğrenç bir olaya hiç şahit olmadığını’ söyledi. 19 Ekim 2016’da – “miércoles negro” veya Kara Çarşamba – on binler Buenos Aires’te ve Güney Amerika’nın çeşitli şehirlerinde bir araya gelerek Pérez’in öldürülmesini ve sayısız korkunç kadın cinayetini protesto ettiler.
Eylemlerin ardından Anayasa Mahkemesi hakimlerinden Elena Highton, kadın cinayetlerinin kaydının tutulmaya başlanacağını duyurdu. Temmuz 2016’da ise Arjantin başkanı Mauricio Macri, kadınlara yönelik şiddetle mücadele planını açıkladı. Bu gelişmelerin yeterli olmadığını düşünen aktivistler mücadelelerine devam ediyorlar.
Görüldüğü gibi kadınlar tarihin farklı dönemlerinde şiddet, kürtaj, eşitsizlik, özgürlük gibi birbirinden farklı konularda haklarını elde etmek için mücadele verdi ve vermeye de devam ediyor. Unutmayın biz kadınlar bir aradayken çok ama çok güzeliz!