Alfred Hitchcock, seyircileri “Şimdi n’olacak?” diye meraklara salan ve sinemada “suspense” adı verilen gizleme yöntemini en başarılı şekilde uygulayan yönetmen olsa gerek.
Psycho, Rope, Birds, Rear Window, Vertigo gibi sinema tarihinin en kült filmlerine imza atan İngiliz yönetmenin hayatı hakkında bilgi sahibi olmak başta sinema öğrencileri olmak üzere tüm sinema severlerin vazifesidir.
Bu nedenle şimdi size Alfred Hitchcock hakkında ilginç, çarpıcı ve faydalı bilgiler sunacağız.
1899 Yılında Doğdu
Alfred Joseph Hitchcock 1889 yılında İngiltere’nin Essex kentinde doğdu. University of London’da sanat, School of Engineering and Navigation’da da mühendislik eğitimi aldı. Film kariyerine setlerde teknik ressam olarak başlayan Hitchcock’un ilk yönetmenlik tecrübesi 1925 yılında Alman-İngiliz yapımı “The Pleasure Garden” adlı filmle oldu.
Askerlikten Muaf Tutuldu
Alfred Hitchcock kendi ifadelerin göre çok yalnız ve sakin bir çocukluk geçirdi. Bu duruma etki eden faktörlerden biri de daha çocuk yaşta çok kilolu olması geliyordu. Keza askerlik çağı gelince boyu ve kilosu nedeniyle askerlikten muaf tutulan Hitchcock, Birinci Dünya Savaşı’na katılmamış oldu böylelikle. Yönetmen ayrıca annesinin onu yatağı başında saatlerce ayakta bekletip gün içinde neler yaptığını anlattırdığını ifade ediyor.
Teknik Ressamlık Yaptı
Hitchcock’un ilk işi Henley’s adlı bir telefon şirketinde reklam tasarımcılığı ve teknik ressamlık yapmak oldu. Ayrıca şirketin “The Henley Telegraphy” adlı dergisinde yazdığı yazılar onun yazarlık kariyerinin başlangıcı kabul edilmektedir.
Yaman Şakacıydı
Gerilim janrının en büyük yönetmenlerinden biri olarak anılan Hitchcock’u yakın arkadaşları ve çalışanları daha farklı tanıyor. Zira Hitchcock eşek şakası yapmaktan çok hoşlanan biri.
Öyle ki partilerde osuruk sesi bile çıkaran yönetmen, çalıştığı oyuncuların zaafları ve korkularını kullanarak çekim esnasında kendisinden korkmalarını sağlıyordu. The 39 Steps adlı filmin çekimi esnasında Robert Donat ve Madeline Carroll’ü birbirine kelepçeleyerek anahtarı kaybetmiş numarası yapan yönetmen, bu iki oyuncunun iki saat boyunca kelepçeli kalmasına neden oldu. Ancak canı sıkıldığında anahtarı çıkarıp kelepçeyi açtı.
Bitmedi…
Hitchcock ve setinde çalışan çekim ekibinden biri iddiaya girdiler. Buna göre ikili sabaha kadar karanlık ve ürkütücü bir yerde elleri zincirli bir biçimde kalacaklardı. Sabaha kadar dayanabilen kişi ise diğer kişinin haftalık maaşının sahibi olacaktı. İddiaya giren ikili bahsi geçen ürkütücü yerde beklemeye koyuldular. Yönetmen, diğer kişiye iyi niyet göstergesi olarak “viski” teklif etti. Ancak ertesi sabah durum meydana çıktı. Hitchcock, diğer kişiye viski yerine müshil vermişti. Set ekibi sabah geldiklerinde diğer kişiyi kendi kakası içinde ağlarken buldular.
Kendi Filmlerinden Korkardı
Alfred Hitchcock’un filmlerinin ürkütücü ve tekinsiz olduğunu düşünüyorsanız yalnız değilsiniz. Hatta öyle ki yönetmen de kendi filmlerini izlerken gerilim yaşıyordu.
1963 yılında verdiği bir röportajda şöyle diyor:
“Kendi filmlerimi izlemekten korkuyorum. Kendi filmleri izlemiyorum bu nedenle. İnsanlar benim filmlerimi nasıl izleme cesareti buluyor, aklım almıyor.”
Röportajı yapan kişi filmlerindeki korku öğesinin mantıksız olduğu ileri sürünce Hitchcock şöyle yanıt veriyor:
“Evet, filmlerimdeki korku unsurları son derece mantıksız. Ancak mantık dediğiniz şey nedir? Mantı kadar aptalca bir şey yoktur dünyada.”
“Lincoln’ün Burnundaki Adam”
Hitchcock’un North by Northwest filmini çekmek istemesindeki temel nedenlerden biri Güney Dakota eyaletinde yer alan Rushmore Dağı’nda çekmeyi planladığı bir sahneydi. Ancak başkan Abraham Lincoln’un burun deliklerinde çekim yapılmasına izin verilmedi.
Cary Grant’in başrolünde olduğu North by Northwest filminde, Carry Grant, kötü adamlardan saklanmak için Rushmore Dağı’nda yer alan ABD Başkanları heykellerine saklanıyor. Kötü adamlardan kaçarken yakalanmamak için son çare olarak Lincoln’ün burun deliklerine girmesi gerekiyordu. En azından filmin orijinal senaryosunda durum bu şekildeydi. Zira milli park yetkilileri böyle bir sahnenin eski başkanlara büyük saygısızlık olacağını ileri sürerek çekim için vermediler. Bu nedenle bu “burun deliği” sahnesi senaryodan çıkarıldı.
Filmde kötü adam rolünü canlandıran Martin Landau ise kendisine filmde yer alması için senaryo metni gönderildiğinde filmin adının “The Man in Lincoln’s Nose” (Lincoln’ün Burnundaki Adam) olduğunu hatırladığını ifade ediyor.
Birleşmiş Milletler Sahnesini Gizlice Çekti
North by Northwest filminde senaryo icabı Birleşmiş Milletler’in New York’taki genel merkezinde çekilmesi gereken sahneler, güvenlik önlemleri nedeniyle gizlice çekildi.
Bunun için BM binasının içi stüdyoda çekildi. Binanın dış çekimleri ise gizlice yapıldı. Bu sahnede sokaktan geçen insanlar figüran değil, işine gücün giden gerçek New Yorklulardı.
Psycho’nun Tüm Kitaplarını Satın Almaya Çalıştı
Hitchcock sinemasının en önemli filmlerinden olan Psycho (Sapık) Robert Bloch’un kitabından uyarlanmış durumda. Ama uyarlama kısmı biraz çetrefilli geçmişe benziyor nasıl mı?
Yönetmenin asistanı Peggy Robertson’un esas görevi Alfred Hitchcock’un ona verdiği senaryoları ve kitapları okumak ve yönetmene brifing vermek şeklindeydi. Yani yönetmen kendisine gönderilen senaryoları ona okutarak kendi sırtından ağır bir yükü atıyordu. Psycho filminin çekimlerinden önce de Robertson’dan Hitchcock sinemasına benzemeyen bir film konusu bulması istendi.
Robertson, Robert Bloch’un sinemaya aktarılmasına imkansız gözüyle bakılan Psycho adlı romanını okudu ve eseri çok beğendi. Hitchcock da bu romandan çok etkilendi. Özellikle kitaptaki duş bölümü onu çok heyecanlandırdı ve bu kitabı sinemaya uyarlamaya karar verdi. Ancak kitaptaki şok edici sahnelerin seyirciler tarafından önceden öğrenilmesini engellemek için piyasadaki tüm kitapları satın almaya çalıştı. Bu çabasında ne derece başarılı olduğunu bilmiyoruz, ancak yönetmenin asistanı Peggy Robertson kitapçıları baya aşındırmış gibi duruyor.
The Birds Filminde Kuşlar Ötmüyor
Hitchcock’un Psycho (Sapık) adlı filmi insanı gerim gerim gereken olağanüstü bir filmdir. Gerilim türünün belki de en büyük filmidir. Ancak The Birds (Kuşlar) filminin de ondan geri kalır yanı yoktur hani.
Kuşlar filminde, Hitchcock uzun yıllar birlike çalıştığı müzisyen ve besteci Bernard Herrman ile birlikte çalıştı. Ancak Herrman bu film için hiç müzik bestelemedi. Herrman’ın görevi farklıydı. Yönetmen, Herrman’dan filmdeki seslere odaklanmasını ve filmdeki seslerin daha da ürkütücü olmasını istedi. Yani Kuşlar filmindeki tüm kuş sesleri Herrman tarafından elektronik olarak yapıldı.
172 cm – 165 kilo
Alfred Hitchcock hayatının büyük bir kısmında aşırı kiloluydu. Boyu 172 santimetreydi ve bir dönem 165 kiloya kadar da çıkmıştı. Klasik bir akşam yemeğinde “bir bütün kızarmış tavuk, iki sebze yemeği, bir ekmek, bir şişe şarap, tatlı ve viski” tüketiyordu yönetmen. Ancak tüm bunlara rağmen Hitchcock yumurtadan nefret ederdi.
“Beyaz yuvarlak bir şey… Deliği yok. Kırıldığında içinde sarı bir sıvı akıyor. Dünyada yumurta akından daha tiksindirici bir şey var mıdır?”
Alfred Hitchcock Hiç Oscar Kazanamadı
Hitchcock gibi bir yönetmenin Oscar ödülü almaması akla hayale sığmıyor bizce de. Hitchcock da 20 yıllık bir süre içinde 5 kez “En İyi Yönetmen” ödülüne aday gösterildi. Ancak hiçbirinde ödül kazanamadı.
Ancak 1968 yılında Alfred Hitchcock’a Irving Thalberg Özel Ödülü verildi. Bu ödülü almak için sahneye çıkan yönetmenin teşekkür konuşması sadece 5 kelimeden oluşuyor: “Thank you… very much indeed.” (Teşekkürler, gerçekten çok teşekkür ederim)
Bazı Filmleri 30 Yıl İzlenemedi
Bugün Hitchcock filmleri hemen her formatta izlenebilir halde. Ancak elbette bir Alfred Hitchcock filmi en güzel sinemada izlenir. Ancak bu durum bir dönem mümkün değildi.
The Man Who Knew Too Much, Rear Window, Rope, The Trouble with Harry ve Vertigo gibi yönetmenin sinematografisinde çok önemli yer tutan filmler, gösterime girdikten bir süre sonra geri çekildi. Hitchcock bu filmlerin telif haklarını elinde tutuyor ve bu filmleri yayınlamak isteyen dağıtımcılardan yüklü bir ücret talep ediyordu. Bu nedenle bu filmler gösterime girdikten sonra bir ay kadar izlenebildiler ve sonra neredeyse 30 yıl boyunca kimse tarafından izlenemediler. 1980 yılında yönetmen ölünce filmlerin telif hakları yönetmenin kızı Patricia’ya geçti. Daha sonra da bu filmler tekrar sinemalarda gösterilebildi. Bu 5 filme “Beş Hitchcock Kaybı” adı veriliyor hayranları tarafından.
Steven Speilberg İle Görüşmeyi Reddetti
Hitchcock, en büyük hayranlarından biri olan Steven Speilberg ile görüşmek istemedi. Aktör Bruce Dern kendi anılarını yazdığı kitabında bu konuya şöyle açıklık getiriyor:
“”Sen onun idolüsün. Sadece beş dakika dizinin dibinde oturmak ve senle sohbet etmek istiyor” dedim ancak Alfred bunu reddetti. “Şu balıklı filmi yapan çocuk değil mi bu?” dedi bana. “Onunla asla oturup konuşmam. Zira ona bakınca kendimi fahişe gibi hissederim büyük ihtimalle.” dedi. Ben de “Neden Speilberg seni fahişe gibi hissettirsin ki?” dedim. Şöyle karşılık verdi: “Çünkü Speilberg’in The Jaws filminde seslendirme yaptım ben. Bana sırf bu iş için 1 milyon dolar ödediler. Bu yüzden onun elini dahi sıkamam.” dedi.”
Walt Disney İle Papaz Oldu
Walt Disney, Psycho filmini berbat bulması nedeniyle 1960’larda Hitchcock’un Disney stüdyolarında film çekmesini yasakladı. Ancak Hitchcock bu duruma pek aldırış etmemiş olacak ki Disney’in en önemli yapımlarından Mickey Mouse’un yaratıcılarından biri olan özel efektçi Ub Iwerks ile anlaştı ve The Birds filminde Iwerks’ten bazı özel kamera teknikleri konusunda teknik destek aldı.
Otoriteden Korkardı
Hitchcock otoriteden, askerlerden ve polislerden çok korkardı. Bu durumu 6 yaşında yaşadığı kötü bir anıya bağlıyor yönetmen. Babası Alfred’in eline bir not tutuşturup onu karakola yolluyor ve karakoldaki polis onu birkaç dakikalığına nezarete atıyor. “Yaramaz çocuklara böyle yaparız” diye de ekliyor polis. (This is what we do to bad little boys)
Seneler sonra Hitchcock’a mezar taşında ne yazmasını istediği sorulduğunda o da “Yaramaz çocuklara böyle yaparız” yazılmasını istiyor. Ancak Hitchcock 30 Nisan 1980’de Los Angeles’taki evinde öldükten sonra naaşı yakıldı ve külleri dağıtıldı. Bu nedenle Hitchcock’un bir mezarı yok.