Gitmek istediğiniz yere trafik derdi olmadan, hızlıca ulaşmak istemez misiniz?
Hatta o kadar hızlı ki göz açıp kapayıncaya kadar…
Evet bunun bir yolu var. Bugüne kadar filmlerde gördüğümüz ışınlanma!
Peki ya ışınlanmanın artık filmlerden çıkıp gerçeğe dönüştüğünü söylesek?
Işınlanma Nedir?
Işınlanma bilim ve kurgu filmlerinde sıkça karşımıza çıkan, özellikle trafikten ya da işlemeyen toplu taşıma sisteminden bunalmış olanlarımızın hayallerini süsleyen bir kavram. Daha doğrusu kavramdı. Çünkü Çinli bilim insanları bir nesneyi Dünya’nın neredeyse 500 kilometre dışındaki bir uyduya ışınladıklarını açıkladılar.
Peki bu ışınlanma dediğimiz şey tam olarak ne? Temel olarak bir nesneyi küçük, minik, ufacık ışın parçacıklarına ayırarak bunlardan her birini büyük bir hızla, yani ışık hızıyla başka bir konuma göndermek ve orada hepsini tekrar birleştirmek. Düşününce oldukça mantıklı. Çünkü biz bir bütün olarak çok ağır hareket ederken, ışın parçaları yani fotonlar hem havada hem de boşlukta çok daha hızlı bir şekilde yer değiştirebilirler. Zaten ışınlanmayı zor kılan şeylerin başında gelen olgu yer değiştirme değil de bir nesneyi parçalayıp geri birleştirmek
Çinliler Işınlanmayı Mümkün Kıldı!
Görünen o ki Çinli bilim insanları bu konuda biraz mesafe kat etmişler ve bugüne kadarki ışınlanma demeye en yakın eylemi gerçekleştirmişler. Şimdi gelin ışınlanmanın geçmişi, ışınlanma kavramını işleyen eserler ve açıklanamamış olaylar üzerinden ışınlanmayla ilgili geliştirilmiş komplo teorilerine göz atalım.
Tarihteki Işınlanma Girişimleri
Elbette ki hayal gücü geniş ve belki de biraz çılgın insanlar ışınlanma ya da ışınlanma benzeri bir fikri çok daha öncesinden akıllarına getirmişlerdir. Ne de olsa biz eğer üzerine konuşabiliyorsak, büyük ihtimalle bir yerlerde birileri bunu gerçek kılmak için çaba harcıyorlardır. Somut girişimlerse 25 yaşında bile değil.
İlk Çalışma 1993’de Yapıldı
İlk olarak 1993’te bununla ilgili bir çalışma yapılmış. Çalışma temel olarak Einstein’ın teorilerinden yola çıkarak iki kuantum parçacığını uzaktan birleştirme ve yine uzak mesafelerde bir arada tutma üzerine gerçekleşmiş. Bu alandaki ağır ilerlemelerden sonra 2009’da ise Maryland Üniversitesi’ndeki fizikçiler kuantum formundaki verileri başka bir yere aktarmayı denemiş, fakat her 100 milyon denemeden sadece 1’i başarılı olmuş.
Bu da şu demek, basit bir verinin aktarımı bile neredeyse 10 dakika sürüyor. Günümüzde kullanılan ikili kodlarla oluşturulmuş veriler bile çok daha hızlı iletilebiliyor. Bu gelişme üzerine Maryland Üniversitesi’ndeki bilim insanları bir insanı ışınlamanın milyarlarca hatta daha fazla yıl gerektireceğini açıklamışlar. 2014’te ise Delft Üniversitesi’ndeki Hollandalı bilim insanları bu deneyi biraz daha ileri götürmüş ve daha yüksek bir başarı oranı elde etmiş. Deneyin oldukça bol terim içeren, temel kuantum bilgileri gerektiren açıklamaları var. “Nasıl anlatacağım ben bunu?” diye kara kara düşünürken aşağıdaki videoyu buldum.
Ekip yaptığı işi 2 dakikalık bir YouTube videosunda açıklamış. İşin ilginç yanı ise ışınlanmayla falan uğraşan bayağı ciddi bilim insanları beklerken oldukça eğlenceli kişiler ve anlatım yer alıyor videoda. Özetlemek gerekirse, birbirinden uzak iki farklı elmasa elektronları çok düşük sıcaklıklarda hapsederek birbirlerini etkilemelerini engellemişler. Yine de bu iki elmastaki kuantum orbitlerinde kendi aralarında kimlik değişimleri gözlemlemişler. Yani bir nevi birbirleri arasında ışınlama gerçekleştirmişler.
Bilim Kurguda Işınlama
“Işınla beni, Scotty!”. Evet hatırladınız değil mi? Kaptan Kirk, Uzay Yolu(Star Trek). Belki de ışınlanma terimini hayatımıza sokan, hepimizin ışınlanmaya özenmesini sağlayan kişiydi Kaptan Kirk. Ama tabii ki sadece o değildi. Mesela Doctor Who’yu da ışınlanma terimini hayatımıza sokan yapıtlar arasına dahil edebiliriz. Yine de bu terim düşünüldüğü gibi sadece popüler kültürde kendine yer edinen bir terim değil. Birçok mit ve efsane de ışınlanma terimini barındırıyor.
Uzak Geçmişte Işınlanma Kavramı
Daha önce bahsettiğim gibi, ışınlanma kavramı sandığımız kadar yeni değil. Gelin geçmişteki, uzak geçmişteki örneklerine bakalım.
Aladdin
Arap efsanelerinden olan Bin Bir Gece Masalları’ndaki hikayelerden biridir Aladdin. Ve bu hikayedeki cinler kendilerini bir anda Çin’den Fas’a ya da Fas’tan Çin’e ışınlayabilmektedirler.
Lady Po Nagar
Champa Krallığı’nın kuruluşunu anlatan efsanede Lady Po Nagar adında bir kadından bahsedilir. Efsaneye göre bu kadın Çin imparatorunun oğluyla evlenir ve iki çocuğu olur. Bir gün şu an Vietnam topraklarında bulunan memleketine, ailesini ziyarete gitmek istese de prens buna izin vermez. Bunun üzerine Lady Po Nagar sihirli bir sandala biner ve bir anda gözden kaybolur. Sonrasında ise memleketinde Champa Krallığı’nı kurar ve ilk kraliçe görevini üstlenir.
Kefitzat Haderech
Yahudi kültüründe bu terim “iki uzak nokta arasında mucizevi bir yolculuk” anlamına gelmektedir. Shumel Yosef Agnon’un Tevrat üzerine yaptığı çalışmalar sayesinde ortaya çıkmıştır.
Lung-gom-pa
Tibet kültürüne ait bir terimdir. Özel bir yeteneği ifade eder. Bu yetenek sayesinde kişi anlık olarak uzak noktalar arasında yer değiştirebilir.
Der Ring des Nibelungen
Richard Wagner’in 19. Yüzyıl’da yazmış olduğu Nibelung’un Yüzüğü adlı müzikalinde Tarnhelm adında bir miğferden bahsedilir. Bu miğfer kendisini takan kişiye ışınlanma gücü verir. Müzikalin 2. perdesinin 2. sahnesinde bu güç kullanıldığına tanıklık edilir.
The Disintegration Machine
Sir Arthur Conan Doyle’ın (evet Sherlock Holmes’ün yaratıcısı) 20. Yüzyıl’ın başında yazdığı Ayrıştırma Makinesi adlı eseri de ışınlanma kavramı etrafında şekillenir.
The Man Without A Body
Işınlanma ile ilgili yazılmış ilk eserlerden biri de 19. Yüzyıl’da Edward Page Mitchell tarafından kaleme alınan Bedeni Olmayan Adam’dır. Bir bilim insanı bir kedinin atomlarını ayrıştırıp, telgraf telleri yardımıyla başka bir yere aktarıp orada tekrar birleştirir. Aynısını kendisi için yaparken sadece kafası aktarıldığı bir zamanda telgrafın şarjı biter ve bir kafadan ibaret olarak yaşamaya başlar.
Televizyonda Işınlanma
Televizyonla birlikte ışınlanma kavramı da hayatımıza daha fazla girmeye başladı. Işınlanma kavramını işleyen televizyon programlarına bir göz atalım.
Star Trek
Başta da dediğimiz gibi, ışınlanma kavramını popüler kültüre entegre eden belki de en önemli yapıt Uzay Yolu’dur. Işınlanma denince akla gelen o yavaşça silikleşme ve başka bir yerde yine yavaşça belirme olayını hayatımıza bu yapıt sokmuştur.
Doctor Who
BBC’nin 50 yılı aşkın süredir devam eden bilim ve kurgu dizisi Doctor Who’da 1964’ten bu yana ışınlanmaya yarayan birçok alet kullanıldı.
Fringe
Son dönemlerin popüler bilim ve kurgu dizilerinden olan Fringe’de de uzayda ve zamanda yolculuk yapmak adına geliştirilmiş ışınlanma cihazı mevcuttu. Spoiler vermemek adına detaya girmiyorum.
Heroes
Heroes dizisinde de uzay-zaman sürekliliğini bozarak kendilerini ışınlayabilen karakterler mevcuttu.
Lost
Bir yandan Feyyaz Yiğit’in unutulmaz “Lost çok bozdu!” isyanını hatırlayarak, Lost’ta da özellikle zamanda yolculuk şeklinde ışınlanma öğelerinin kullanıldığından bahsedelim.
Andromeda
Andromeda’yı farklı kılansa ışınlanmayı günümüzdeki bilimsel çalışmalara yakın bir şekilde kuantum boyutunda ele alması ve ışınlanmaya büyük kısıtlar getirmesi diyebiliriz.
Sinemada Işınlanma
Tabii ki beyazperdede de birçok yapıtta bu kavram ele alındı. Konunun ilgi çekiciliğiyle hem yönetmenlere yaratıcılık kazandırıyor hem de yapımcıların iştahını kabartıyordu. Bakalım ışınlanma kavramını işleyen belli başlı sinema eserleri nelermiş.
Willy Wonka and the Chocolate Factory
Filmin 1971 yapımı versiyonunda devasa çikolata barları ışınlanarak TV ekranlarına girip küçülüyordu.
Jumper
Filmdeki ana karakterde genetik bir farklılıktan kaynaklanan yerçekimsel bir kara delik açarak istediği yere ışınlanma yeteneği vardı.
The Projected Man
1966 yapımı olan filmde bir grup bilim insanı canlı nesneleri ışınlayacak bir makine geliştiriyorlar ama canlılar üzerinde denendiğinde sonuç daima ölüm oluyor. İlerleyen zamanlarda laboratuvarda işler sarpa sarınca makine bilim insanlarından birinin üzerine doğru çalışıyor ve bilim insanının bir anda gözden kayboluyor.
Terminator
Terminatör serisinde Skynet’in “Uzay Zaman Yer Değiştirici Aleti” adını verdiği ve zaman makinesi üretmek için kullandığı bir ışınlanma cihazı mevcuttu.
Harry Potter
21. Yüzyıl’ın en başarılı fantastik eserlerinden olan Harry Potter serisinde de birçok kez sihirbazların ışınlandığına şahit olduk.
X-Men
Yine bu ünlü ve başarılı seride de Nightcrawler, Azazel, Wolverine gibi kendini ışınlama yetisine sahip karakterler mevcuttu.
Ayrıca ünlü tiyatro yazarı William Shakespear’in 1610 yılında yazılan Fırtına oyununda da ışınlanma kavramı geçmektedir. Bunlara ek olarak Overwatch, Call of Duty, Sims, Halo, Half Life ve daha birçok popüler video oyununda da ışınlanmaya dair ögeler kullanılmaktadır.
Gerçek Hayatın İçinden Açıklanmayı Bekleyen Işınlanma Olayları
İnternette yaptığım araştırmalar sonucunda bazı olaylara denk geldim. Bazıları sıkıcıydı ama bazıları gerçekten ilgi çekiciydi. Kendimce bir elemeden geçirdikten sonra bu olayları da sizinle paylaşmaya karar verdim. Yönlendirmek gibi olmasın ama, ben ışınlanmanın böyle gündelik hayatta olabileceğine pek ihtimal vermiyorum. Kesinlikle bir açıklaması vardır gibi geliyor. Yine de sizler de dışarıdan bir göz olarak olayları okuyup kendi kendinize gerçek olup olmayacağını tartabilirsiniz.
1.Rudolph Fentz
1950 yılında New York’un Time Meydanı’nda trafiğin ortasında bir anda eski zamanlara ait görünümüyle bir adam belirdi. Bu adam arabalardan kaçmaya çalıştıysa da bir taksinin çarpması sonucunda öldü. Polis adamın üstünü aradığında üstünde eski paralar, Rudolph Fentz’e ait eski bir kartvizit ve aynı kişiye 1876’da gönderilmiş bir mektup buldu. Polis soruşturmayı ilerlettikçe mektubun üstündeki adreste yaşamış ve 1876’da birden ortadan kaybolmuş Rudolph Fentz adında birinin varlığına ulaştı. Bu olay ışınlanma ve zamanda yolculukla ilgili olarak en çok anlatılan fenomenlerden biridir.
2. Hayalet Araba
Eğer birileri gizlice ışınlanmayı bulmuşsa kesinlikle yapmamaları gereken şey bir anda kalabalık bir yerin ortasına ışınlanmak. Videodaki araba tam olarak nereden geliyor sizce? Ya başarılı bir video montaj yeteneği ya da ışınlanan bir araba. Seçim sizin.
3. Çin’de Bir Kahraman
Çin’de bir dört yol ağzındaki mobeseye takılan bir görüntü var. Bir bisikletli tam hız gelen bir kamyonun altında kalmak üzereyken kahramanımız ışık hızında oraya varıyor ve hemen bisikletliyi alıp az öteye ışınlıyor. Kahramanımızın ellerinin parladığını görüyoruz. Hemen ellerini cebine koyup hızla uzaklaşıyor oradan.
4. Gil Perez
Bu dosyanın doğrudan Meksika Devlet Arşivi’nden olduğu söyleniyor. Hâlâ çözülememiş olarak geçmekte. Hikayeye göre 25 Ekim 1593’te Mexico City’de muhafızlar sarayın kapısında nöbet tutarken garip bir şeyle karşılaştılar. İçlerinden biri tamamen farklı bir üniforma giyiyor, tamamen farklı bir tüfek tutuyordu. Bunun üzerine sorgular başladı ve adam kendisini Filipinler Saray Muhafızları’ndan Gil Perez olarak tanıttı. Buraya nasıl geldiğini anlamadığını, Filipinler’deki sarayda olduğunu söyledi. Tabii ki kendisine inanmadılar ve 2 ay boyunca hapiste tuttular. Tam 2 ay sonra, Filipinler’den gelen bir askeri birlik kendisini tanıdı ve olay yaşanmadan önceki gün sarayda beraber nöbet tuttuklarını onayladı. Uçakların olmadığı bir zamanda böylesine bir yolculuk herkes için soru işareti oluşturuyor.
Peki Tüm Bu Çalışmalar Ne İşe Yarayacak?
İleride nesneleri ya da canlıları bir konumdan başka bir konuma anlık olarak göndermek mümkün olur mu hâlâ muğlakta. Ama kesin olan bir şey varsa o da bu gidişle çok yakın zamanda gerçekten hayal bile edemeyeceğimiz bir hızda çalışan bilgisayarların, internetin, veri transferinin mümkün olduğu. Dolmuşlarda sürünmeye belki devam edeceğiz ama en azından eve döndüğümüzde karşılaşacağımız hız biraz olsun bizi teselli edecektir.