Engelli… Bu kelime pek çok insan için oldukça olumsuz bir anlam taşır. Engelli denilince akla gelen fiziksel veya zihinsel anlamda ‘sağlıklı’ olarak tanımladığımız bir bireyin yapabildiği pek çoğu şeyi yapmaktan yoksun bireyler gelir. Ancak yanılıyorsunuz, yanılıyoruz. Şans tanınan veya kendi şansını yaratan pek çok engelli birey engel tanımıyor. Bu insanlardan biri de Remzi Yılmaz. Gelin birlikte otizm hastası Remzi’nin Ankara’dan Oslo’ya uzanan hikayesine tanıklık edelim.
Ankara’dan Oslo’ya Uzanan Başarı
Aljazeera’de yayınlanan bir haberle gündeme gelen Remzi henüz 17 yaşında. Ankara’da yaşayan bu genç adam sahip olduğu otizm’e rağmen pek çok kişinin başaramadığı bir başarıya imza atarak, Ankara’dan Oslo’ya uzanan bir hikayenin başrolünde yer alıyor.
Remzi sanatçı karakteriyle ön plana çıkıyor. Eskizleriyle cam bardak, kadeh ve porselen kupaları renklendiren Remzi, kendi adını taşıyan Remo markasıyla İstanbul, Ankara ve Norveç’in başkenti Oslo’da ünüyle ulaşmış durumda. Bu lokasyonlarda bulunan mağazalarda satılan Remo marka ürünler tamamen Remzi’nin elinden çıkıyor. En çok kadın, hayalet ve örümcek desenlerine yer verdiğini belirten Remzi’nin hayattaki en büyük destekçisi ise ağabeyi Tayfun Yılmaz.
Avrupa ülkelerinde Erasmus yapan ve katıldığı gönüllülük programıyla birlikte pek çok tecrübe kazanan Tayfun Yılmaz, kardeşinin Oslo’ya uzanan başarısının arkasındaki isim. Bu deneyimlerde edindiği tecrübelerin kendisine kardeşinin otizmli olduğu için sosyal hayattan dışlandığı gerçeğini hatırlattığını ifade eden ağabey, Remzi’nin sanata olan ilgisini tesadüfen keşfettiklerini belirtiyor. Kardeşinin yeteneğini geliştirmeye karar veren Yılmaz, yedi yıldır çizim yapan Remzi’yi eskizlerini seramiğe aktarmaya yönlendirmiş.
Otizm Engel Değil
İki yıl önce başlayan seramik macerası şimdi üç farklı lokasyonda satılan bir marka halini almış durumda. Üstelik 2017 Ekim’de Oslo’da açılacak bir Remo sergisiyle, Remzi’nin eserleri sanatseverlerin beğenisine sunulacak.
Anadolu Ajansı’na konuşan ve kardeşinin ağzı,dili olan Tayfun Yılmaz, Remo’nun birleştirici bir marka olduğunu vurguluyor.
‘Remo markasının amacı otizm ve tasarımı birleştirmek. İnsanlar otizm deyince bunu dezavantaj ve engel olarak görüyor. Bunun aşılmasını istedik. Remzi’nin markası Remo, otizmin bir engel olmadığını kanıtlıyor. Hepimiz farklıyız ve hepimizin farklı kimlikleri var. Nasıl biz bir erkek veya kadın isek diğer taraftan da farklı kimliklerimiz varsa otizm de farklı bir kimlik. Otizm Remzi’nin bir kimliği sadece, onun dışında Remzi suşi sever, seramik yapıyor, çiziyor.’
Remzi’nin başarısı aynı ağabeyi Tayfun’un bahsettiği gibi bizlere sadece bir sanat yeteneği sunmuyor, aynı zamanda otizmin bizlerin kafasındaki engellerden daha fazla engele sahip olmadığını gözler önüne seriyor.Unutmayın engeller bizlerin kafasında, onların bedenlerinde değil!