Daha önce hazırladığımız bir içerikte, İskandinavya’nın büyüleyici güzelliğini ve peyzajını modern İskandinav sineması aracılığıyla gözler önüne sermeye çalışmıştık. Bu sefer ise Kuzey’in en önemli şehirlerinden biri olan Stockholm ve eşsiz mimarisine bir göz atacağız. İsveç’in başkenti olan Stockholm’e gittiğinizde, modernizmi ve tarihselliği bir arada yaşayabilirsiniz. Böylesine eşsiz bir güzelliğe sahip olan bu şehrin, Old Town (Eski kent merkezi) olarak adlandırılan bölgesi ise İsveççe’de Gamla Stan olarak geçiyor. Bünyesinde muazzam bir tarihi mirası barındıran Gamla Stan adeta Stockholm’un doğduğu yer, kalbi olarak tanımlanabilir. Tarihi 1252 yılına dek uzanan ve şahane bir şekilde muhafaza edilmiş bu eski kent merkezinin eşsiz güzelliğini ve mimarisini konu alan bir içerik Culture Trip tarafından hazırlandı. Gelin biz de hep beraber bu içeriğe yakından bakalım.
Stockholm’ün Kalbi: Gamla Stan
Eşsiz bir mimariye sahip olan eski kent merkezinin çok eski bir tarihi olsa da, ilginç bir şekilde neredeyse 1980’li yıllara kadar “yağmacı çetelerin” ikamet ettiği bir yer olarak göze çarpıyormuş. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, Gamla Stan yine de iyi bir şekilde korunmuş ve tarihi dokusu hiç bozulmamış. 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde ise bölgenin bir kısmı yıkılmış, yıkılan yerlerinin yerine yeni parlamento binası inşa edilmiş. Günümüzde ise ilk kuruluşundan bu yana sağlamlığını koruyan370 bina miras kalmış durumdadır.
Royal Palace
Ya da bir başka deyişle Kraliyet Sarayı, turistlerin en çok ilgi gösterdiği noktalardan biridir. İşin ilginç yanı ise, şu anki Kraliyet Sarayı epey değişime uğramıştır ve günümüzdeki hali eskisinden çok ama çok farklı bir biçimdedir.
Stockholm Katedrali
Kraliyet Sarayı’nın epey yakınlarında bulunan ve 13. yüzyılda inşa edilmiş bir Gotik mimari eseri olan Stockholm Katedrali, 18. yüzyılda restore edilip Barok mimari anlayışına göre yeniden şekillendirilmiş. İsveççe’deki ismi Storkyrkan olan katedral, Gamla Stan bölgesinin en eski katedrali olarak da göze çarpmaktadır.
Riddarholmen Kilisesi
Bu geleneksel yapı Stockholm Katedrali’nin şanının bir parça gölgesinde kalsa da önemsiz olarak addedemeyeceğimiz bir eserdir. Çünkü Riddarholmen Kilisesi; Gustaf II Adolf ve Karl XII başlıca olmak üzere, bir çok önemli kraliyet ailesi mensubunun cenaze törenlerinin vuku bulduğu bir kilise olarak tarihte yerini almış durumdadır.
The Golden Peace Restaurant
Orijinal ismiyle Den Gyldene Freden, tamamen kendine özgü iç mimarisiyle tamı tamına 1722 yılından beri açık olan bir restoran olarak belki de insanlık tarihinin en eski işletmelerinden biridir. Öte yandan, Den Gyldene Freden tam olarak 18. yüzyılın taverna yahut meyhane (tavern) mekanlarını en iyi temsil eden restoranlardan biridir. Ayrıca ünlü İsveç ozanlarından Carl Bellman da bir süre bu binada yaşamıştır.
Borsa Binası
Borsa binası deyince akıllarımızda belki de daha farklı bir bina canlanıyor olabilir. Fakat Gamla Stan’da bulunan bu borsa binası (İsveççe: Börshuset) 1773 ve 1778 yılları arasında inşa edilmiş bir yapı olarak dikkatleri üzerine çekiyor. Yapı çizimleri Erik Palmstedt tarafından oluşturulan bu bina, artık 1914’ten bu yana The Swedish Academy (İsveç Akademisi) tarafından kullanılmaya başlanmıştır. İsveç Akademisi’nin verdiği ve dünyanın en önemli ödüllerinden biri olan Nobel Edebiyat Ödülü‘nün sahiplerinin belirlenmesi için bu borsa binası hala kullanılır durumdadır. Ayrıca, İsveç Akademisi’ni ziyaret eden seyahat severler, binanın içerisinde Nobel Kütüphanesi’ni ve Nobel Müzesi’ni de bulacaktır.
Bitirirken, Gamla Stan hakkında birkaç söz eklemenin de faydalı olacağının kanısındayım. Gamla Stan’ın çoğu binası başarılı bir şekilde korunmuş ve günümüze aktarılmış olsa da, aralarında hala üzerilerinde çalışma yapılmamış binalar da mevcut. Yine de, Stockholm ve eşsiz güzelliğiyle nam salmış eski kent merkezi, sokaklarında dolaştığınız zaman insana sanki zamanda yolculuk yapıyormuş izlenimi vermektedir. Bu anlamda, İsveçlilerin işini ne kadar iyi yaptığı da su götürmez bir gerçek olsa gerek!