Türkiye’de televizyon yayınları ilk kez İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından 9 Temmuz 1952 günü başlatıldı. 1. banttan 100 watt güçle yayın yapan İTÜ TV vericisi Philips şirketinden edinilmişti. Türkiye’nin televizyon ile tanışması 1 Mayıs 1964 tarihli TRT Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte oldu ancak Türkiye sınırları dahilinde TRT dışındaki kurumların radyo ve televizyon yayınları yapması yasaklandığından, İTÜ TV, 1970 yılında yayınına son verdi ve vericileri de 1971 yılında TRT’ye devredildi.
Kapalı devre eğitim yayınları sürerken TRT yönetim kurulu televizyon yayınlarının başlama tarihini 1 Ocak 1968 olarak belirlemişti ancak bu alandaki hazırlıklar ancak 31 Ocak 1968’de tamamlanabilmiştir. TRT’nin ilk televizyon yayını Ankara’nın Mithatpaşa Caddesi’ndeki iki binanın bodrum katında bulunan stüdyodan 31 Ocak 1968 günü siyah beyaz olarak 19.30’da gerçekleşmiştir. Yayın TRT’nin ilk spikeri Nuran Devres’in “Burası üçüncü bant beşinci kanaldan deneme yayını yapan Ankara Televizyonu. Sayın seyirciler bugün 31 Ocak 1968 Çarşamba, Ankara’dan televizyon yayımına başlıyoruz“ sözleri ile başlamıştır. Başta tek kanal iken sonradan TRT1, TRT2… gibi çeşitli TRT kanalları oluşturuldu. Renkli televizyona geçiş 1980’lerde kısmen gerçekleşti. Peki bu uzun süreçte Türkiye müziğine damga vuran eserler nelerdi? Hep beraber o yıllardan kalan 8 nostaljik şarkı ile geçmişe gideceğiz. 🙂
#1 Erol Evgin – İşte Öyle Bir Şey
1969 yılında ilk 45’lik plağı “Sen – Eski Günler”i çıkardı. Daha sonra Çiğdem Talu ve Melih Kibar ile birlikte çalışmaya başladı. Bu çalışma sonucu “İşte Öyle Bir Şey”, “Sevdan Olmasa”, “Bir de Bana Sor”, “İçimdeki Fırtına”, “Etme Eyleme”, “Söyle Canım” , “Deli Divane”, “Hep Böyle Kal” adlı 45’lik plakları çıkardı. “İşte Öyle Bir Şey” ve “Söyle Canım” adlı 45’lik plakları ile Altın Plak Ödülü’nü kazandı. 90’lı yıllarda, uzun süre yeni albüm çıkarmaya ara verdi. 1997 yılında kendi bestelerinin çoğunlukta olduğu “Sen Unutulacak Kadın Mısın?” adlı albümü çıkardı. Ama bugün listemizde onun en büyük eserlerinden birine yer veriyoruz: Nostaljik şarkı teriminin adeta anlamı.
#2 Bir Başka Nostaljik Şarkı: Zeki Müren – Gözleri Aşka Gülen
Zeki Müren o yıllarda en çok ses getirenlerden biri. Şarkıcı, besteci, söz yazarı, oyuncu ve şair. “Sanat Güneşi” ve “Paşa”olarak anılan Müren, Klasik Türk müziğinin en büyük isimlerinden biri olarak kabul edilir. Sanata olan katkılarından dolayı 1991 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanıyla ödüllendirilmiş, Türkiye’de verilmeye başlanan Altın Plak Ödülü’nün de ilk sahibi olan sanatçı müzik yaşantısı boyunca altı yüzü aşkın plak ve kaset doldurmuş üç yüzü aşkın şarkı bestelemiştir. İşte o güzel sesiyle gözleri aşka gülen…
#3 Mazhar Alanson & Fuat Güner – Güllerin İçinden (1979)
MFÖ grubu kurulmadan önce Mazhar Alanson ve Fuat Güner birlikte eserleri seslendiriyordu. İkilinin 1979 yılında söylediği Güllerin İçinden şarkısı listemizin olmazsa olmazlarından.
#4 Edip Akbayram – Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz
1968 yılında liseyi bitirip İstanbul’a gitti. Liseyi bitirdiği zaman hep öğrenmeyi istediği mesleğin, doktorluğun, eğitimini almak için üniversite sınavlarına girdi ve diş hekimliğini kazandı. Fakat müzik ağır bastı ve bu meslekten vazgeçerek kendini müziğe verdi. İstanbul’a geldikten sonra 1971’de Altın Mikrofon Yarışması’na katıldı. Aşık Veysel’in bir şiirinden esinlenerek gerçekleştirdiği ilk bestesi olan “Kükredi Çimenler” ile birinci oldu. 1974’te Dostlar Orkestrası’nı kurdu ve Anadolu pop müziğinin önde gelen isimlerinden biri oldu. Daha sonra “Kara Kuzu”, “Deniz Üstü Köpürür” ve “Garip” adlı 45’liklerle ödüller aldı ve ünü yurt çapında duyulan bir sanatçı oldu. “Aldırma Gönül” ve “Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz” adlı parçalarıyla satış rekorları kıran ve altın plak kazanan sanatçının çeşitli kuruluşlar tarafından verilen 250 kadar ödülü mevcuttur. Bugün listemizde yer aldığı şarkı ise Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz!
https://www.youtube.com/watch?v=2QtJfYSOz2U
#5 İbrahim Tatlıses – İndim Gülün Bağına
Urfalı imparator her dönem olduğu gibi siyah beyaz döneme de damgasını vurmuştur. Tatlıses doğduğunda babası cezaevinde bulunmaktaydı. Hiçbir zaman okula gitmemiştir. Daha sonra neden okuyamadığı sorulduğunda Urfa’da sanki Oxford vardı da biz mi gitmedik yanıtını vermiştir. Çocuk yaşlarda çalışmaya başlamıştır: su satmış, çığırtkanlık yapmıştır.
‘Çocuktum. 20 kuruş fazla kazanmak için sinemalarda ‘Haydi buz gibi su’ diye bağırarak su satıyordum. Bir gün koltukta oturan bir adam birden yerinden kalktı. ‘Sus ulan eşek, seni mi dinleyeceğiz’ diye suratıma 4 tokat attı. Ve o yediğim tokatlar beni buralara kadar getirdi.’
İnşaatlarda soğuk demir ustalığı yapmıştır. İnşaatta türkü söylerken Adanalı bir sinemacı tarafından keşfedildi. İlk başlarda Adana’da daha sonra Ankara’ya gelerek burada gazinolarda, pavyonlarda sahne aldı. 1974’te Ankara’daki Kınalı Pavyon’da söylediği “Ayağında Kundura” ile ünlenerek önce Ankara Radyosu’na, sonra da bir yılbaşı gecesi televizyona çıktı. 70’li yılların ortalarına doğru ise İstanbul’a geçerek burada sahne almaya başlamıştır. Haliyle bu yıllardan sonra siyah beyaz dönemde de adı sıkça duyulmuştur.
#6 Orhan Gencebay – Yarabbim
1000’den fazla bestesi bulunan Orhan Gencebay, bunların 300’e yakınını kendisi seslendirdi.
Her ne kadar Orhan Gencebay’ın yaptığı çalışmalara TRT denetleme kurulunca arabesk dediyse de, Orhan Gencebay bu değerlendirmeyi “yanlıştır ve eksiktir” diyerek kabul etmedi. Yasal olarak 67 milyon civarı plak ve kaset tirajı olan Orhan Gencebay’ın, korsan üretimlerin yasal üretimlerden 2 kat fazla olduğu düşünülürse, yasal olmayan üretimlerle birlikte 200 milyon civarı tirajı olduğu tahmin ediliyor. Bu da, dünyanın sayılı tiraj rakamlarındandır. E haliyle durum böyle olunca kendisi nostaljik şarkı denilince de akla gelen ilk isimlerden. İşte o şarkılardan biri:
#7 Cem Karaca – Resimdeki Gözyaşları
Cem Karaca ve Apaşlar, 1968’de Almanya’ya gidip Ferdy Klein Orkestrası ile 45’likler kaydetti. Bu dönemde Soyarslan şarkısı “Resimdeki Gözyaşları”, Karaca’nın Emrah’tan sonraki ikinci hit parçası oldu. Bu plak sonrası büyük bir Türkiye turnesi oldu. Ayrıca Almanya’da konserler devam etti. Ayrıca yurtdışına açılmak için İngilizce bir 45’lik kaydedildi. Bunlar Resimdeki Gözyaşları ve Emrah’ın İngilizce versiyonlarıydı. Bu dönemde Cem Karaca, tiyatro sanatçısı Meriç Başaran ile evlendi. Sene sonunda Milliyet’in 1968’in En Sevilen Erkek Şarkıcıları anketinde 4. oldu. Yılın Melodileri anketinde ise “Resimdeki Gözyaşları” Türkçe şarkılar arasında 3. oldu. Türkçe ve yabancılar karışık listede ise Resimdeki Gözyaşları 9., Cem Karaca bestesi Ümit Tarlaları ise 24. oldu. Bu önemli eser elbetteki siyah beyaz ekranların da gözdesiydi!
#8 Ve Üstad Son Sırada: ‘Aşık Veysel’ – Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
“Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe .yakalanmıştım… Çiçek zorlu geldi. Sol gözüme çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan.” diyerek anlatır hüzünlü hikayesini.
Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri’nde saz hocalığı yaptı. 1965 yılında özel kanunla maaş bağlandı. 1970’li yıllarda Selda Bağcan, Gülden Karaböcek, Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel’in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. Bu sırada da bir yandan siyah beyaz döneme en mühim imzalardan birini atıyordu.
Benim sadık yarim kara topraktır diyenlerden, eşkıya dünyaya hükümdar olmaz diyenlere onlarca duayen ses ve nostaljik şarkı barındıran yıllardı o zamanlar…
Sizin de aklınıza gelen nostaljik şarkılar varsa lütfen yorum olarak belirtin. Görüşmek üzere!