in ,

‘İnsan Eti Ne Kadar Besleyici?’ Sorusuna Cevap Bulundu

Yamyamlık… İlkel kabile ve toplumlarla özdeşleştirilen, kimi zaman sinema ve edebiyat eserlerine de konu olan bu kavram her zaman için insanoğlunun konuşmaktan çekindiği konular arasında yer almıştır. İnsan etinin yenilip, yenilemeyeceği her ne kadar etik değerler altında düşünülse de işin bir de bilimsel boyutu bulunuyor. Aljazeera’da yer alan habere göre, insan etinin yenmesinin ne kadar sağlıklı olduğu, insan eti tüketmenin ne kadar besleyici olduğu gibi konular yeni yapılan bir araştırma sonucuyla yeniden gündeme taşındı. İngiltere’de bulunan Brighton Üniversitesi’nde yapılan bu çalışma oldukça dikkat çekici sonuçları ortaya koydu.

İnsan Eti Ne Kadar Besleyici?

Fotoğraf: Aljazeera Turk

Brighton Üniversitesi’nden Arkeoloji Bölümü Profesörü James Cole tarafından yapılan araştırmanın merkezinde tarih öncesi dönemlerde ve günümüzde bazı izole kabileler ile sosyo-patik eğilim gösteren insanlar tarafından gösterilen insan eti yeme davranışı ve pratiği vardı. Profesör Cole, yaptığı araştırma sonucunda yamyamlık olarak bilinen bu davranışın, beslenmeden ziyade kültürel ve dini ritüeller gereği yapıldığı sonucuna vardı.

‘Bu araştırmayı, hayvanlara kıyasla ne kadar besleyici olduğumuzu anlamak için yürüttüm. Bu bilgiye, yamyamlığın gerçekten ihtiyaç mı yoksa sosyal ritüeller gereği mi olduğunu anlamak için ihtiyaç duydum.’

İnsan vücudundaki her bir organın ve sistemin içeriğini ayrı ayrı araştırmalara dayanarak hesaplayan Cole, kilo bazında dikkate alındığında, insan eti yemenin at, domuz veya ayı gibi vahşi hayvanlara kıyasla üç kat daha az besleyici olduğu sonucuna vardı. İlk insanların yağ ve protein bakımından az depoya sahip olduğuna dikkat çeken Cole,insan eti yemekten çekiniliyor olmasının en caydırıcı faktörlerden birinin de insanın diğer avlardan daha becerikli olması nedeniyle, riskli kabul edilmesi olduğunu belirtiyor.

Cole tarafından yürütülen araştırmanın sonuçlarına göre, o dönemin insanları (ortalama 55 kilogram olduğu düşünülürse) yiyen kişiye toplamda 126 bin kalori sağlıyordu. İnsanı yakalama ve mücadele edip öldürme için gereken çaba, diğer hayvanlara kıyaslandığında, besin getirisinin harcanan efora değmeyeceği, yamyamlığın açıkça bir sosyal ritüel olduğu sonucunu ortaya koyuyor.

O Zaman Neden Yamyamlık Ortaya Çıktı?

Yakın zamanlarda elde edilen araştırma sonuçları, günümüzden yaklaşık 200 bin yıl önce yaşamış Neandertal insanının takı ve eşya kullandığını, kendi dilleri olduğu sonucunu işaret ediyor. Cole, gelişmiş bir sosyal düzenin parçası olan Neandertallerin bilhassa kemikten ilik emmek veya kalp yemek gibi ritüelleri ölen yakınlarına saygı göstermek için yapmış olabileceklerini düşünüyor. Kalp yemek ve bu kalbi yeme eylemi sırasında yapılan ritüellerin bir çeşit saygı göstergesi olarak değerlendirildiği düşünülüyor.

Cole, insanlar tarafından yenmiş insanlara dair kalıntıların çok nadir olduğuna dikkat çekerek araştırmasında şu ifadelere yer verdi.

‘Küçük ölçekli bulgularımız olsa da, kemiklerin kesildiği noktalar ve kasların yerinden çıkarılış biçimleri bunun hayvanlar tarafından yapılamayacağını açıkça gösteriyor.’

Yamyamlığın Tarihi

Şu güne bulunmuş olan ve yamyamlığa dair en eski bulgu olarak kabul edilen kanıtlar İspanya’da bir mağarada ortaya çıktı. Bulguların yaklaşık 1 milyon yıl öncesine ait olduğu düşünülüyor. Bir başka önemli bulguysa, kafatası açılıp beyni yenmiş insanlara dair. Eski insanların TSE (transmissible spongiform encephalopathies) hastalığına bağışıklık kazanmasının nedeninin, bu patojenlere yoğun miktarda maruz kalmaları olarak gösteriliyor.

Papua Yeni Gine’de yaşayan ve Fore insanları olarak bilinen yerlilerse, nesillerdir insan eti tüketiyor. Sadece 1957 – 1960 arasında bu kabileden bin kişi, Kuru isimli bulaşıcı hastalık nedeniyle öldü. Tedavisi olmayan hastalığın, insan beyni yemekten kaynaklandığı ve kadınlara daha çok zarar verdiği saptandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

2016 Yılında Türkiye’de Yayınlanan Kitap Sayısı Azaldı

Birbirinden Şahane Sanal Gerçeklik Oyunları