Hayatı uçlarda yaşayanlardan mısınız?
Bir an için hayat masmaviyken, bir an sonra tüm renkler kararıyor mu?
Bu durum sizin için anlık olsa da, bipolar bozukluk rahatsızlığına sahip insanlar için durum çok daha farklı maalesef . Gelin hep birlikte bu tuhaf, ancak tedavi edilebilir psikolojik rahatsızlığa göz atalım.
*Bipolar Bozukluğa Sahip Ünlüler
Bipolar Bozukluk Nedir?
Bipolar bozukluk (ya da diğer adıyla duygudurum bozukluğu veya manik depresyon) ruhsal durumda aşırı uçlu durumların görülmesi halidir.
Hayatta herkesin çok iyi ya da çok kötü anlar yaşadığı olur, ancak bipolar bozukluk sahibi bir bireyde bu gelgitler çok daha belirgindir ve kişinin hayatını olumsuz yönde etkiler.
Bipolar bozukluk, bir kişinin aşırı duygusal ve hassas olmasında ziyade ruhsal durumundaki aşırılığı işaret eder. Yani bir birey bir süre normal davranışlar sergilerken bir süre sonra aşırı derecede mutsuz, umutsuz hissediyorsa ve gel-git hali döngüler halinde devam ediyorsa, bu bireyin bipolar bozukluğa sahip olduğu söylenebilir. Duygusal olarak enerjik hissedilen döneme hipomani, enerjisiz ve üzgün hissedilen döneme ise depresyon adı verilir.
Genelde ergenlikte ve yetişkinliğin ilk evrelerinde başlayan bipolar bozukluk tüm hayat boyunca devam edebilir. Yine büyük oranda rahatsızlık olarak görülmeyen bipolar bozukluk, uzun zaman boyunca kişinin hayat konforunu zedeleyebilir.
Bipolar bozukluğa yönelik belli bir çare bulunmamasına rağmen psikoterapi aracılığıyla kişi bu rahatsızlıktan kurtulabilir. İlaç tedavisi, psikoterapi, sağlıklı yaşam ve aile desteği sayesinde kişi bu rahatsızlığı atlatabilir.
Bipolar Bozukluk Semptomları
Bipolar bozukluğu tanımlamak ve teşhis etmek oldukça zordur. Bu semptomlar kişinin çok enerjik olmasına neden olabileceği gibi kişinin gerçekdışı düşünce ve fikirlere gark olmasına da neden olabilir. Bu bozukluğun birkaç farklı türü vardır. Mani, hipomani ve depresyon bunlardan biridir. Bu bozukluğun semptomları kişinin ruhsal durumunda beklenmedik değişikliklere neden olur ve kişinin hayatını oldukça zorlaştırır. Bipolar bozukluğun semptomlarını mani,hipomani ve depresyon olmak üzere üçe ayırabiliriz.
1.Mani
Mani semptomları tedavi edilmezse üç ay kadar sürebilir. Bu semptomlardan bazıları şöyledir:
*Aşırı enerji, yerinde duramama hali, hızlı konuşma, aşırı düşünce akışı
*Aşırı sevinç hali (öfori). Kişinin çok kötü bir haber alması bile coşku ve sevinç halini değiştiremez.
*İnsanlardan ve nesnelerden kolayca iğrenme
*Uykuya ihtiyaç duymama. Mani halindeki kişi günlerce uykusuz kalmasına rağmen yorgunluk hissetmez.
*Aşırı özgüven ve iyimserlik. Bu durumda kişi geleceğe yönelik büyük planlar yapar ve hiçbir şeyin kendisini durduramayacağına inanır.
*Muhakame yeteneğinde zayıflık. Mani halindeki kişi gerçekçi olmayan planlar yapar, tutmaması neredeyse kesin olan iş fikirleri bulur.
*Cinselliğe karşı büyük bir istek
*Uyuşturucu kullanımına yönelik büyük bir istek. Özellikle kokain, alkol veya uyku ilacı.
*Provokatif veya agresif davranışlar.Kişi bu dönemde kendi planlarına engel olunduğu hissine kapılıp aşırı öfkelenebilir.
*Psikoz belirtileri, gerçeklikten kopuş
2.Depresyon
Mani veya hipomaniden sonra bir süre depresyon hali de gözlemlenebilir. Semptomları şöyledir:
*Yoğun bir mutsuzluk ve boşluk hissi
*Uyku düzeninde bozukluk, ya aşırı uyku ya da çok az uyku.
*İştah azalması, kilo kaybı ya da tam tersine iştahta aşırı bir artış ve kilo alımı
*Alınganlık veya asabilik
*Odaklanma sıkıntısı, hafızanın bozulması. Odaklanma veya unutkanlık kişinin iş, okul veya sosyal hayatını etkileyebilir.
*Uzun süre uyunmasına rağmen kronik yorgunluk, halsizlik
*Tedaviye yanıt vermeyen karın ağrıları, ishal.
*Suçlu, umutsuz veya değersiz hissetmek
*Ölüm ve intihar düşüncesi ya da intihar teşebbüsü.
3.Hipomani
Maniye ek olarak bir de hipomani denen bir bozukluk daha vardır. Hipomani kısaca maninin biraz daha hafif bir türüdür denebilir.
Mani belirtileri şöyledir:
*Kişi, yukarıda sayılan mani semptomlarından en az üçünü bir haftalığına tecrübe ettiyse
*Okul, iş veya sosyal yaşamında ciddi bozulmalar meydana geldiyse
*Kişi kendi canına kastedecek kadar ileri gittiyse…
*Psikotik belirtiler gözlendiyse… bu kişide mani vardır.
Hipomani belirtileri ise şöyledir:
*Kişi yukarıda belirtilen mani semptomlarından en az üçünü 4 günlüğüne tecrübe ettiyse
*Ruhsal durumunda ve tutumlarında diğer kişiler tarafından fark edilebilecek değişimler gözlendiyse
*Kişinin iş, okul veya sosyal hayatında sorunlara neden olmayacak derecede problemler baş gösterdiyse
*Psikotik belirtiler gözlenmediyse… bu kişide hipomani vardır.
Bipolar 1 Bozukluğu
Bu bozuklukta kişinin en az bir manik dönemi bulunur. Bu dönemi hipomani ya da major depresyon önceler veya takip eder. Bazı durumlarda bu manik dönem kişinin gerçeklikten kopmasına, yani psikoz geçirmesine neden olabilir.
Bipolar 2 Bozukluğu
Bu bozuklukta kişi en az bir kez major depresyon ve hipomanik dönem geçirmiştir, ancak bu bozuklukta manik dönem bulunmamaktadır. Bipolar 2’ye sahip kişiler, Bipolar 1’e sahip insanlara göre daha uzun süre depresyon geçirirler.
Salınımlı Bozukluk
Cyclothymia olarak da bilinen salınımlı bozuklukta kişin başta çocukluk ve ergenlik olmak üzere en az iki yıl hipomani ve depresyon semptomlarına sahiptir. Bipolar 1 ve Bipolar 2’deki kadar keskin ruhsal değişimler yoktur. Ancak yine de daha ciddi problemlere yol açabilir. Mani, hipomani veya depresyona evrilebilir.
Çocuklarda ve Ergenlerde Semptomlar
Çocuklarda ve ergenlerde bipolar bozukluğun semptomlarını tespit etmek hayli güçtür. Yani çocuklarda ve ergenlerdeki gel-gitlerin, stresin ve diğer ruhsal değişimlerin bipolar bozukluk mu yoksa başka bir tür ruhsal sorun mu olduğunu söyleyebilmek zordur.
Çocuklar ve ergenler de depresyon, mani ve hipomaniden muzdarip olabilir, ancak bu rahatsızlıklar yetişkinlerinkinden farklı biçimlerde ortaya çıkabilir. Bu üç farklı ruhsal durum arasında hızlı ve keskin geçişler olabilir ve bazı çocuklar belli bir semptom göstermeden de mani veya depresyon dönemine girebilir.
Ancak yine de en belirgin semptom, normal durumlar karşısındaki ruhsal değişimlerin aksine sebepsiz ve ani ruhsal durum değişimleridir.
Risk Faktörleri
Bipolar bozukluğun oluşmasına yol açan bazı faktörler bulunmaktadır.
*Birinci dereceden bir akrabada, örneğin anne, baba ya da kardeşte bipolar bozukluk varsa kişinin bipolar bozukluğa sahip olma ihtimali yüksektir.
*Genetik de bipolar bozukluk da rol oynayabilir. Araştırmalar bazı genlerin, bipolar bozukluk oluşturmaya daha elverişli olduğunu söylemektedir. Ancak genetik faktör, bipolar bozukluğun yegane nedeni değildir. Tek yumurta ikizi olan iki kardeşten birinde bipolar bozukluk varken diğerinde yoktur. İki kardeşin de tıpatıp aynı genleri taşımasına rağmen aynı rahatsızlığa sahip olmaması, bipolar bozukluğun çevresel faktörlere bağlı olarak da gelişebileceğinin göstergesidir.
*Yüksek stres, bir yakının ölümü, tecavüz gibi travmatik olayların tecrübe edilmesi bipolar bozukluk ihtimalini artırır.
*Aşırı alkol ve uyuşturucu kullanımı da bipolar bozukluğa neden olan bir diğer faktördür.
Teşhis
Bipolar bozukluğu teşhis etmek kolay değildir. Pek çok insan bipolar bozukluk teşhisi konmadan senelerce bu bozuklukla yaşamını sürdürür, zira bipolar belirtileri, başka sorunlar şeklinde kendini gösterebilir. Yani ergenlikte geçirilen bir travma, kendini bipolar bozukluk formunda sürdürebilir.
Bipolar bozukluğu teşhis etmek için bazı yöntemler kullanılır.
*Tıp hekimleri fiziksel inceleme, kan tahlili gibi şeyler üzerinden semptomları anlamaya çalışabilir. Kişinin daha önce geçirdiği hastalıklar incelenir. Beyin tümörü, HIV, diyabet, epilepsi, tuz dengesizliği, tiroid bezi bozukluğu gibi durumların da bipolar bozukluğa neden olduğu göz önüne alınırsa bu tür rahatsızlıklar araştırılır.
*Eğer hekim bedensel olarak bir bulgu elde edemezse kişiyi psikiyatri servisine yönlendirebilir. Burada psikiyatrist kişiyle konuşarak belli semptomları analiz etmeye çalışır. Semptomların ilk ne zaman belirdiği tespit edilmeye çalışılır.
*Keza aynı şekilde kişinin psikolojik bir ankete tabi olmasını sağlanır. Kişinin izniyle ailesinden ve yakın çevresinden kişinin davranışlarıyla alakalı olarak bilgi talep edilebilir. Ailede bipolar bozukluğa sahip birinin olması bipolar bozukluk riskini artıracağı için kişinin ailesinin psikiyatrik geçmişi hakkında bilgi edinilebilir. Kişiden günlük olarak ruhsal durumunu günlük şeklinde not alması istenebilir. Günlük ruhsal durum, uyku düzeni, günlük yaşanan olaylar üzerinden psikiyatristler bir sonuca varabilir.
Erken Teşhis Hayati Öneme Sahiptir.
Her hastalıkta olduğu gibi bu bozuklukta da erken teşhis büyük önem taşır. İnsanlar onlarca yıl teşhis konmadığı için bu bozuklukla yaşayabilmektedirler. Bazı insanlar psikiyatrist yardımı almaya çekindikleri için bu süreci geçiştirirler, bazılarına da depresyon, şizofreni gibi yanlış teşhisler konabilir.
Bu nedenle doğru ve erken teşhis büyük önem taşır, çünkü teşhis konmadığı ve tedavi sürecine geçilmediği zaman;
*İntihar veya intihar teşebbüsü
*Aşırı alkol veya uyuşturucu kullanımı
*Okul ve iş hayatında başarısızlık
*Boşanma
*Kendini toplumdan izole etme ve sosyal hayatın kötüleşmesi
*Semptomların daha vahim ve kronik bir hal alması… gibi vakalar meydana gelebilir. Bunlar da olası bir tedaviyi oldukça güçleştiren şeylerdir.
Tedavi
İlaç tedavisi, psikoterapi, yaşam tarzı değişimi ve aile/arkadaş desteği bipolar bozukluğa sahip kişilerin ruhsal durumlarının dengelenmesine yardımcı olabilir. Doğru tedavi yöntemini bulmak, bu bozukluktan kurtulmak için temel öneme sahiptir. Tedavinin bir tıp hekimi gözetiminde, yani psikiyatrist gözetiminde uygulanması şarttır. Ancak gerektiğinde psikologlardan da yardım alınabilir. Bipolar bozukluk yaşam boyu sürer. Tedavi ise bu bozukluğun semptomlarını minimize etmeye yöneliktir.
İlaç Tedavisi
Bipolar bozukluğu dengelemek için farklı tür ilaçlar kullanılabilir. Kişiye psikiyatrist tarafından önerilen belli bir ilaç beklenen etkiyi göstermediğinde bu ilacı bırakmak ya da keyfe göre başka bir ilaç kullanmamak gerekir. İlaç tedavisinde psikiyatristin tam bilgisi ve onayı olmalıdır.
Bunun için genelde;
*Duygudurum dengeleyici ilaçlar
*Atipik antipsikotik ilaçlar
*Antidepresan ilaçlar… kullanılır.
Doktor kontrolü ilaç tedavisinde şarttır. Dozajın artırılması, azaltılması veya doğru ilacın kullanılması konularına muhakkak doktor karar vermelidir.
Kişi kendini iyi hissetmeye başladığında ilaç kullanmamayı kesmemelidir. Bu tür ilaçların etkili olabilmesi için uzun süre kullanılması gerekir. Keza hekimin verdiği reçeteli ilaçlar yerine alternatif ilaçlar almak da doğru değildir. Yani doktorun verdiği ilaçlar kullanılmalı, bitkisel ve alternatif ilaç kullanımı konusunda da mutlaka hekime danışılmalıdır.
İlaç tedavisinin tek başına işe yarayacağı zannedilmemelidir. Bipolar bozuklukta ilaç tedavisi, belirtilerin ve rahatsızlıkların azaltılması için kullanılır. Ancak kişinin beden ve ruh sağlığına dikkat etmesi de en az ilaç tedavisi kadar önemlidir. Terapi ve sosyal çevre desteği de çok büyük öneme sahiptir.
Hamilelikte İlaç Tedavisi
Hamilelikte ilaç kullanımı konusuna gelirsek bipolar bozukluk tedavisinde kullanılan bazı ilaçların anne karnındaki bebeklerde hasar meydana getirdiği gözlemlenmiştir. Yine aynı şekilde annesini emen bebeklerde süt aracılığı ile bu ilaçların istenmeyen etkilerinin bebeklere geçebildiği tespit edilmiştir. Valproic asit veya divalproex sodyum içeren ilaçlar hamilelikte kullanılmamalıdır. Ayrıca doğum kontrol ilaçlarının, bipolar bozukluk ilaçlarıyla aynı anda alındığında etkisini yitirme riski bulunmaktadır. Bu nedenle hamile kadınların ilaç almadan önce mutlaka ama mutlaka doktora danışması gerekir.
Psikoterapi
Araştırmalar hem ilaç kullanan hem de psikoterapi alan kişilerin, sadece ilaç kullanan kişilerden daha çabuk iyileştiğini göstermektedir. Psikoterapi kişiye semptomların neden olduğu sorunlarla mücadele etmek için nasıl hareket edilmesi gerektiğini gösteren faydalı bir uygulamadır.
Bipolar bozukluk tedavisinde genelde dört tür terapi yöntemi kullanılabilir.
Bilişsel-davranışsal terapi, kişinin düşüncelerinin duygularını nasıl etkilediğini inceler. Psikoterapist danışmanlığında, olumsuz düşünce ve davranışların nasıl pozitif bir hal alabileceği üzerinde durulur. Temel amaç, semptomları kontrol altına almak, sorunları çözmeye çalışmak ve bozukluğun tekrar nükse etmesini önlemektir.
Kişilerarası ve sosyal ritm terapisi, kişinin mevcut ilişkilerine ve insanlarla iletişim kurma konusunda ilerleme kaydedilmesine yöneliktir. İnsanlarla olan sorunların çözümüne odaklanan bu terapi türü kişinin hayatındaki stresi azaltmaya odaklanır. Stres, bipolar bozukluğun temel etmenlerinden biri olduğu için kişilerarası odaklı bu yaklaşım gel-gitleri azaltmada etkili olabilmektedir.
Kişilerarası terapi, genelde sosyal ritm terapisi ile de desteklenir. Sosyal ritm terapisinde kişinin ruhsal durumu ile biyolojik durumu arasında bağ olduğu görüşü hakimdir. Bu nedenle kişinin uyku, yeme, spor gibi eylemlerinin dengeye oturtulmasının ruhsal durumu da dengelediği görüşü temel paradigmadır bu terapi türünde.
Aile odaklı terapi bipolar bozukluğa sahip kişilerle birlikte yaşayan insanları da kapsayan bir terapi türüdür. Aile üyelerini bu bozukluk hakkında bilgilendirmek ve nasıl davranılması gerektiği konusunda eğitmek aile odaklı terapinin temel mekanizmasıdır. Yani bozukluğa sahip kişinin ev içindeki ilişkilerinin de sağlıklı ve destekleyici bir hal alması için aile odaklı terapi kullanılır.
Elektrokonvülsif terapi ise kişinin beyninde elektrik dalgalarının geçirilmesi yöntemiyle beyin kimyasının düzenlenmesini amaçlayan bir yöntemdir. Eğer ilaçlar etki etmiyorsa ya da kişinin ilaç kullanması yasaksa bu yöntem uygulanabilir.
Bu tür terapilerin yanısıra akupunktur, meditasyon gibi alternatif ve destekleyici yöntemler de tedavi amaçlı olarak kullanılabilmektedir.
Aile ve Arkadaş Desteği
Bipolar bozukluğa sahip kişilerin bu rahatsızlığı atlatabilmesi için ilaç tedavisi ve psikoterapinin yanısıra aile ve sosyal çevrelerinden destek görmeleri son derece şarttır. Bu yüzden yakın çevresinde bipolar bozukluğa sahip bir kişi olan insanların bu rahatsızlık hakkında bilgi sahibi olması ve bipolar bozukluğa sahip kişiye destek sağlamaları gerekir.
Araştırmalar aile ve arkadaş desteği gören kişilerin mani, hipomani ve depresyona girme ihtimallerinin düşük olduğu göstermektedir. Bu nedenle bipolar bozukluğa sahip insanlarının hayatını kolaylaştırmak için bilgi sahibi olmak şarttır.
Eğer bipolar bozukluğa sahip bir arkadaşınız varsa onun başa çıkması zor işleri siz halledebilirsiniz. Örneğin bu kişinin bilgisayarı sürekli donuyorsa ve kişi bu durum nedeniyle gerçekten çok sinirleniyorsa bu arkadaşınızın bilgisayarına format atabilirsiniz. Arkadaşınız o gün kendini kötü hissediyorsa çocuğunu okula siz götürebilirsiniz. Evrak, fatura ödeme işlemleri varsa bunları siz halledebilirsiniz. Eğer bipolar bozukluğa sahip kişiyle ortak hobileriniz varsa birlikte zaman geçirmek için bu kişiyi belli etkinliklere davet edebilirsiniz. Söz gelimi bipolar bozukluğa sahip arkadaşınız fotoğraf çekmekten hoşlanıyorsa bir haftasonu birlikte fotoğraf çekmek için ilginç yerlere gidebilirsiniz. Bu hem arkadaşlığınızı pekiştirir hem de arkadaşınızın sakinleşmesini ve keyifli zaman geçirmesini sağlar.
Sağlıklı Yaşam ve Düzelme
Bipolar bozukluktan kurtulmanın ya da görece iyileşme sağlamanın pek çok yönü bulunuyor, bu süreç kişiden kişiye değişiklik gösterdiği için oldukça öznel bir süreç.
Kişinin bipolar bozukluğa sahip olduğunu kabul etmesi, bipolar bozuklukla başa çıkmanın ilk adımıdır. Kişi teşhis konduğunda rahatlayabilir, zira rahatsızlığının adı konduğu için çözüm arayışına girebilir. Ancak bu bozuklukla yüzleşme süreci genelde inkar, şok, üzüntü ve öfke olarak da kendini belli edebilir. Ancak bipolar bozukluğu kabulleniş, çözüme giden yolun en önemli adımlarından biridir.
Rahatsızlıklarıyla başa çıkmaya karar veren ve bu yönde plan yapan insanların, bipolar bozukluğun neden olduğu dalgalı ruh halini kontrol etmede daha başarılı olduğu söylenebilir. Tedavide kişinin etkin rol oynaması, hem ilaçların hem de terapinin etkisini oldukça artırır. Hemen her hastalıkta olduğu gibi dışsal müdahaleler ancak kişi iyileşeceğine yürekten inanırsa fayda sağlayabilir.
Kişinin sosyal hayata karışması, yeni beceriler edinmeye çalışması, yeni bir dil öğrenmek için kursa gitmesi, girmesi gereken bir sınava hazırlanması gibi unsurlar bipolar bozukluk döneminde zordur, ancak çevresinden bu konularda destek gören kişilerin bu tür süreçleri daha kolay geçirdiği gözlemlenmiştir. Bu bağlamda bipolar bozukluğa sahip kişilerin aileleri ve arkadaşlarınca desteklenmesi çok büyük öneme sahiptir. Kişinin dengeli ve sağlıklı beslenmesi, stresten olabildiğince uzak durması, spor yapması gibi faktörler de iyileşmenin temel unsurlarındandır.
Bipolar Bozukluğa Sahip Ünlüler
Bipolar bozukluğun toplum içinde sanıldığından daha yüksek olduğunu bilmekte fayda var. Sırf ABD’de 5.7 milyon kişinin bipolar bozukluk sahibi olduğunu düşünülüyor. Bu kişiler arasında herkesin bildiği ünlü sanatçılar da yer alıyor haliyle. Kişinin aşırı uçlarda yaşamasına neden olan bu bozukluğun, yaratıcı insanların sahip olduğu farklı duyarlılıklarla benzeyen yönleri olduğunu da belirtmekte fayda var. Şimdi bipolar bozukluğa sahip bazı ünlülere bakalım:
Catherine Zeta-Jones
Oscar ödüllü aktris Catherine Zeta-Jones, 1998 yapımı Zorro filmiyle meşhur oldu diyebiliriz. 2000 yılında aktör Michale Douglas ile evlenen Jones, 2011 yılında bipolar 2 bozukluğu tedavisi gördü. Bipolar 2 bozukluğu hipomani ve depresyon dönemlerinden oluşan bir rahatsızlık ve maniye göre belirtileri daha hafif. Zeta-Jones’ın menajeri konuyla alakalı olarak aktörün yoğun stres nedeniyle bir süreliğine hastanede kaldığını belirtiyor.
Jean-Claude Van Damme
Belçikalı usta aktör Jean Claude Van Damme’ı dövüş filmlerinden biliriz. Ancak kariyerinin parlak günlerini geride bırakan aktör, dört kez boşandı, eşlerinden birine şiddet uyguladı ve kokain bağımlısı oldu. Bipolar bozukluk teşhisi konan Van Damme, aldığı antidepresanların onun gel-gitli ruh halini dinginleştirdiğini ifade ediyor.
Vincent van Gogh
Sanat tarihinin en ilginç isimlerinden biri olan ve Yıldızlı Gece gibi şahane bir resmin sahibi olan Hollandalı ressam Van Gogh da bipolar bozukluk belirtileri gösteren bir isim. Onun ruhsal durumunu tanımlamak mevcut bilgilerle güç ancak psikotik ataklar, epilepsi ve bipolar bozukluk semptomları gösterdiği düşünülüyor.
American Journal of Psychiatry dergisinde çıkan bir makalede şöyle deniyor: “Van Gogh’un depresyon geçmişi bulunuyor ve bariz bir şekilde bipolar bozukluk belirtileri gösteriyor. Depresyon dönemlerinin ardından gelen yüksek enerjili ve coşkulu dönemler, onun bipolar bozukluk sahibi bir insan olduğunu gösterir nitelikte.”
Virginia Woolf
20. yüzyılın en önemli yazarlarından biri olan Virginia Woolf da hayatı boyunca değişken bir haline sahipti. American Journal of Psychiatry’de çıkan bir makaleye göre Woolf, 13 yaşından itibaren bugün bipolar bozukluk olarak değerlendirilebilecek bir ruhsal sürecin içindeydi. Çok mutsuz ve aşırı coşkulu dönemler geçiren Woolf, yaşadığı dönem nedeniyle psikiyatriden fazla yararlamadı, çünkü psikiyatri de o zamanlar emekleme dönemindeydi.
Eğer oldukça farklı başka bir psikolojik hastalık hakkında bilgi almak isterseniz çoklu kişilik bozukluğuyla ilgili yazımıza da göz atabilirsiniz.
2 Comments
Leave a Reply