İdam cezası modern hukuk tarihinde her zaman oldukça tartışmalı bir konu olmuştur. Bir yanda işlenen insanlık dışı suçlar, bir yanda asla geri dönüşü olmayan idam cezası.
ABD’de tecavüz ve cinayet suçlamasından mahkum edilmiş ve idamla cezalandırılmış olan Nick Yarris’in hikayesi idamın neden tartışmalı bir konu olduğunu anlamamızda bize yardımcı olacak.
Nick Yarris 22 yılını işlemediği bir suçtan ötürü cezaevinde geçirmiş ve idam cezasında kıl payıyla kurtulmuş bir isim. 1982 yılında işlemediği bir suçtan mahkum edilen Yarris’in, 2002 yılında idam edilmeyi beklerken hakimin son bir defa DNA testi yapılmasını istemesi üzerine herşey değişmiş. Ardından da Yarris’in özgürlüğüne yeniden kavuşma hikayesi başlamış.
Nick Yarris Kim?
Nick Yarris’in hikayesi aslında küçükken başına gelen korkunç bir olayla başlıyor. Philadelphia’nın banliyö bölgesinde doğan Yarris henüz 7 yaşındayken ergenlik çağındaki birinin fiziksel saldırısına ve tecavüzüne maruz kalmış. Yaşadığı bu travmayı kimseye anlatamayan Yarris büyüdükçe yaşadığı travmanın etkileriyle yoğun miktarda alkol ve uyuşturucu kullanmaya başlamış. 20 yaşında uyuşturucu madde etkisindeyken bir polis memurunu kaçırmaya ve cinayete teşebbüsle suçlanarak gözaltına alınmış.
İşte Yarris’in gözaltındayken uydurduğu bir hikaye onun idama kadar giden hikayesinin başlangıcı olmuş.
Gözaltındayken gazetede gördüğü meçhul ‘Linda Mae Craig’ cinayetinin onu suçlamalardan kurtarabileceğini düşünmüş. Ardından polise öldüren kadının katilinin kim olduğunu bildiğini, onu serbest bırakmaları halinde ismi onlara söyleyeceğini söylemiş.
‘O kadar çaresizdim ki hapisten çıkmak isteyen bir serseriydim sadece’
Polise daha önce aynı evde yaşadığı bir adamın ismini veren Yarris, o adamın öldüğünü düşündüğü için bu ismi söylemiş. Polisler Yannis’in iddaasının yalan olduğunu farkedince bu sefer cinayet zanlısı olarak Yannis’ten şüphelenmişler. Yannis daha sonrasında Craig’in bahsettiğe kadına tecavüz etmek ve öldürmek suçlamalarıyla 1982 yılında mahkum edilmiş.
14 Yıl Boyunca Hiç Kimseye Dokunmadı
Mahkumiyetinin ilk yıllarında küçücük bir hücrede kalan Yarris günde sadece 30 dakika bahçede vakit geçirmek ve spor yapmak için izne sahipti. 1989 yılında başka bir hapishaneye nakledilen Yarris 14 yıl boyunca hiç bir insana temas etmediğini ifade ediyor.
‘Geceleri kolum uyuşana kadar üzerine yatar sonra başkasının teni olduğunu hayal ederek yüzümü okşardım.’
Özgürlük Mücadelesi
Yarris 1989 yılındaki DNA testi talebiyle Amerikan tarihinde ilk defa suçsuzluğunun ispatı için DNA testine başvurulmasını talep eden kişi olma ünvanına da sahip.Ancak talebi oldukça uzun yılla gerçekleştirilmeyen Yarris bu süreçte oldukça büyük hayal kırıklıkları yaşadığını söylüyor.
2002 yılına kadar idam kararının iptali için birden fazla temyiz başvurusunda bulunan Yarris o dönemi şöyle anlatıyor;
‘ 2002 yılında artık yapabileceğim hiç birşey kalmamıştı ve idam için hazırdım’
O tam böyle hissederken mahkemede beklenmedik bir gelişme yaşandı. Hakimlerden biri son defa bir DNA testi yapılmasını istedi. Dönemin gelişmiş teknolojisi sonucunda öldürülen kadının kıyafetlerinden ve arabasında kime ait olduğu bilinmeyen iki farklı erkeğe ait DNA kalıntıları bulundu.Bulunan DNA’ların kime ait olduğu bulunamasada, DNA’lar Yarris’i idam sehpasından aldı.
22 Yıl Sonra Gelen Özgürlük
Tüm bu yaşananlarından ardından 2013 yılında suçsuzluğu ortaya çıkan Yarris serbest bırakıldı.
’22 yıl boyunca idam edilmeyi beklemek hayatımı kurtardı. Hayatımda yaşayabileceğim en büyük olaydı ve ben bu maceradan sağ kurtuldum.’
Yarris yaşadığı onca acı sonucunda ‘hatalı mahrumiyet’ durumundan ötürü yüklü bir tazminat aldı.Ona göreyse bu para merhamet parası. İşlemediği bir suçtan dolayı 22 yıl boyunca mahkum hayatı yaşayan ve idam cezasını bekleyen Yarris yetkililerin resmi bir özür dilemediğini söylüyor. Yıllarca gardiyanlardan şiddet gördüğünü söyleyen Yarris herşeye rağmen yaşadıklarını unutmaya çalışıyor.
13 Korkusu
Mahkumiyeti boyunca günde neredeyse 3 kitap bitirdiğini söyleyen Yarris, hukuk üzerine çalışmalar yapmış.
‘Kendimi kitap okuyarak eğitmeye çalışmamın sebebi idamın gerçekleşmemesi için kendimi doğru ve ikna edici bir şekilde açıklayabilmekti.’
13 Korkusu isimli bir belgeselle hayat hikayesi anlatılan Yarris 13 sayısının uğursuz olduğuna ve içerisinde 13 geçen tarih ve saatlerin onun hayatında hep kötü bir anısı olduğunu söylüyor.
Şimdi Ne Yapıyor?
Yaşadığı onca şeyden sonra Yarris kalan hayatını idam cezasının kaldırılması için kampanyalar yürüterek devam ediyor.Farklı ülkelerde, Birleşmiş Milletler gibi kurumların karşısında ve okullarda idam cezasına karşı olmasının gerekçelerini savunuyor.
2005 yılından bu yana İngiltere’de yaşayan Yarris yaşadıklarının onun için oldukça önemli olduğunu söylüyor.
Yaşadığı ve doğduğu mahalledeki hemen hemen tüm gençlerin uyuşturucan veya şiddet olayları sonucunda hayatını kaybettiğini söyleyen Yarris, erkek kardeşininde alkol ve uyuşturucu bağımlılığı sonucu hayatını kaybettiğini söylüyor.
‘Eğer hapse girmeseydim hayatım şimdi olduğu kadar güzel olmazdı. O yüzden yaşadıklarıma asla olumsuz bakmıyorum.’
BBC’ye verdiği röportajda yaşadıklarının onu şimdi olduğu kişi yaptığını söyleyen Yarris hayatına İngiltere’de devam ediyor.