Gökdelenler hayatımıza bir girdi, tam girdi!
Bizler için gökdelenler oldukça yeni olsa da, dünyanın pek çok kenti için gökdelenler uzun süredir hayatın bir parçası.
Şehir yaşamının hem ihtişamını yansıtan hem de bir çeşit kaosu içinde bulunduran gökdelenlere fotoğrafçı Andy Yeung’un getirdiği bakış açışı oldukça farklı.
Walled City Geri Dönüyor
Walled City ismini verdiği projesiyle gökdelenlerin ihtişamlı yüksekliklerine tam tersinden bakan fotoğrafçı bu projesiyle de pek çok ödül almış bir isim.
Projeye ilham veren ise Hong Kong’un bir zamanlar dünyanın en kalabalık şehri ünvanını da almış olan Kowloon Walled City olmuş. 1993’de yerle bir edilen şehir o dönem, şehir hayatının ne kadar distopik olabileceğine de gözler önüne sürmüş bir yapı olarak da biliniyor.
Gökdelenlerle Çevrili Bir Distopya
İşte Yeung’a göre, 21. yy’ın gökdelenli şehirlerinin de oldukça distopik bir havası var. Onun bu düşüncesini fotoğraflara taşıma arzusu ise ortaya “Walled City” projesini çıkarmış.
Sımsıkı bir şekilde dizilmiş olan gökdelenlerin, hiç güneş ışığı görmeyen ofislerin, sıkıştırılmış pek çok spor kompleksinin bir arada bulunduğu bu yapılar içlerinde pek çok sürpriz barındırıyor başarılı fotoğrafçıya göre.
Kaos Devam Ediyor
Yeterince iyi bakarsanız, Kowloon Walled City’nin ölü olmadığını fark edebilirsiniz.
Bu şehirde hala daha pek çok insan sadece komşunun penceresini görebiliyor kendi penceresinden.
Umuyorum bu fotoğraf serisi insanlara Hong Kong’da bulunan klostrofobik yaşam haline dair yeni bir bakış açısı kazandırır.
Bol Ödüllü Bir Proje
Üstelik bu proje oldukça da ödüle sahip bir proje. 2017 Uluslararası Fotoğraf Ödülleri Mimarlık Dalı Binalar kategorisinde verilen ödül bu ödüllerden sadece biri.