in ,

Minimalist Bir Yorumla Evlerimizi Yeniden Nasıl Tasarlarız?

Siyasal huzursuzluklar, aşırı tüketim alışkanlıklarımız, çevresel kaygılarımız ve belki de daha fazla etkenler evden sokağa adımımızı attığımızda peşimizi neredeyse bırakmıyor. Bütün bu huzursuzlukları bir yana bırakıp, belki de kaotik bir dünyada sükunet arayışımızda ilk adımımızı evlerimizden, yaşam alanlarımızdan atmamız gerekiyor olabilir. İşte tam da bu noktada, minimalist bir anlayışla modern kişisel alanlarımızı yeniden düşünmek yeni bir akım gibi göze çarpmaya başladı desek yanlış olmaz herhalde. Evlerimizin minimalist tasarımı yada minimalist yorumu, yalnızca bir estetik seçimden öte bir şeydir. Bu anlayış; gündelik hayatın stresini azaltıp, dağınıklığa karşı bir adım olup ve çağımızın hastalığı olan israfı ciddi bir ölçüde azaltırken, aynı zamanda bize önemli bir ölçüde özgürlük, zaman ve kullanılabilir kişisel alan sunuyor. CultureTrip‘ten uyarladığım bu minimalist stratejiyi evlerimize nasıl uygularız ona bir göz atalım.

Minimalist Bir Yorumla Evlerimizi Yeniden Nasıl Tasarlarız?

Minimalist Tasarım: Sadeliğe Dönüş

Burada altı çizilmesi gereken bir husus var; minimalist evler kesinlikle bir sanat galerisi gibi bembeyaz duvarlara sahip olmak zorunda değil. Tam aksine, unutulmaması gerekir ki her ev minimalist şekilde tasarlanabilir. Yani minimalist ev tasarımı bize sakin, karışıklıktan uzak, fakat yine de istediğimiz her şeyi yapabileceğimiz mekanlar sunar. Peki nasıl başlayacağız? Öncelikle kendimize bir soru sormamız gerekiyor: Nasıl bir ev istiyoruz? Bu soruyu cevaplaması zor olsa gerek, ancak “trend” tasarımları takip etmeden, sadece kendimiz nasıl bir ev istiyoruz bunu düşünmemiz gerekecek. Bunun için gözlerinizi kapatın, nasıl bir ev istediğinizi hayal edin, ve bunu bir kağıda çizmeyi deneyin. Unutmayın, güzel ya da kötü çizmeniz ya da hayal kurmanız önemli değil, burada asıl mesele çizdiğiniz taslak size bir yol haritası oluşturacak ve bu tamamen size ait!

Minimalist Bir Yorumla Evlerimizi Yeniden Nasıl Tasarlarız?

“Kaybetme” Sanatı

Evlerimizi yeniden düzenleme belki bazılarımız için zor, bazılarımız için de tamamen özgürleştirici bir mesele. Öyle ya da böyle, alınan sonuç her zaman olumlu olacaktır; sakince köşemize çekilmek, dağınıklıktan uzak, düşünmeye, nefes almaya ve rahatlamaya hizmet eden yeni minimalist mekanlar. Peki kaybetme sanatı ne oluyor? İlk olarak, odamıza giriyoruz, kısa bir bakış atıyoruz ve ardından odadan çıkıp aklımızda kalan objeleri, eşyaları bir kağıda yazıyoruz. Aklımıza ilk gelen ve kağıda aktardığımız eşyalar muhtemelen en çok kullanılan ve ehemmiyetli eşyalar olacaktır. Diğerleri ise, unutulmaya yüz tutmuş eşyalar olarak hep oradadır, fakat kullanılmaz. İşte tam burada, “kaybetme sanatı” sayesinde evimizi fazla eşyalardan kurtarmak için bir seçenek karşımıza çıkıyor, hem de epey başarılı bir seçenek!

Minimalist Bir Yorumla Evlerimizi Yeniden Nasıl Tasarlarız?

Tek Seferde Yalnızca Bir Odayı Değiştirmek

Evin her bir köşesini yeniden tasarlamak istiyorsunuz belki de. Ama mevzubahis minimalist tasarımların bir süreçten ibaret olduğunu aklımızdan çıkarmamakta yarar var. Unutmayalım, ilk odada neyi değiştirdiysek, sıradaki oda için bize ilham verecektir. Şimdi bu süreçleri adım adım sayalım:

1- Öncelikle kargaşa yaratan, istemediğimiz objeleri belirleyelim.

2- “3 Kutu Anlayışı”nı uygulayalım. Yani, isimleri “kullan”, “vazgeç”, “depola” olan üç kutu oluşturup eşyalarımızı kategorilere ayıralım.

3- Gaddar olun. “80’e 20” kuralını hayatınıza geçirin. Bu şu anlama geliyor; 100 tişörtünüz varsa bunların 80’ini neredeyse giymiyorsunuz. Atın gitsin!

4- Atmak mı istemiyorsunuz? İhtiyacınız olmayan eşyaları belirledikten sonra çöpe atmak yerine, bağış yapabilirsiniz ve ya geri dönüşümü sağlayabilirsiniz. İnanın eşyaları evde tutmaktan daha huzur verici bir eylem!

Minimalist Bir Yorumla Evlerimizi Yeniden Nasıl Tasarlarız?

Görünüşü Arındırmak

Çoğumuzun odasında boşta duran, hiç oturulmayan bir sandalye vardır herhalde. Dürüst olmak gerekirse,bu sandalye üzerine oturulmasından ziyade eşyaların üzerine atıldığı (yeni bir gardırop belki de), görünüşü epey bulandıran bir cisim haline geliyor diye tahmin ediyorum. Mesela görünüşü arındırma aşamasında bu sandalyeden başlayabiliriz, hem de epey güzel bir başlangıç olacaktır. Zaten halihazırda 80’e 20 kuralını uygulamıştık, artık dolabımızda sandalyenin üzerinde birikecek kıyafet de çok fazla yok. Göreceğiniz gibi, odanızda daha önce hiç hayal etmediğiniz kadar bir boş alan kalacaktır.

Aynı meseleyi kitap raflarımıza da uygulayabiliriz tabii ki. Kitap raflarımız öyle yerlerdir ki, doğrusunu söylemek gerekirse iğne atsan yere düşmez! Bu keşmekeşin, içinden çıkılamaz durumun halledilmesi ise düşünüldüğü kadar da zor değil. Ufak bir analitik yaklaşımla; kategorilere ayırıp düzenleyerek, ya da iyice gaddarlaşıp bazı eşyalarınızı doğrudan çöpe göndererek minimalist bir anlayışla evinizi yeniden tasarlayabilirsiniz.

Minimalist Bir Yorumla Evlerimizi Yeniden Nasıl Tasarlarız?

Sergilemek mi Depolamak mı?

Kabul ediyorum; bir eşyadan kurtulma fikri söylenmesi kolay olsa da uygulamada epey zordur. Burada yapmamız gereken şey yeniden kendimize bir soru sormak olacak: Hangi eşyalar evle doğrudan bir ilişki içerisinde, ve hangi eşyalarınız “size ait”? Unutmayın, eşyanın size ait olması sizin satın almış olmanızdan öte bir şeydir, o eşyanın sizin kişisel hikayenizi anlatması, takdim etmesi gerekir. Yani, sizi temsil etmesi gerekir!

Minimalist Bir Yorumla Evlerimizi Yeniden Nasıl Tasarlarız?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Mükemmeliyetçilik Girişimciliğin Baş Düşmanıdır!

Göz Hastalıkları ve Sağlığınız Hakkında Verdikleri İpuçları