Siz de dizisi çekildiği anda bunun kitabı mı varmış diyenlerden misiniz?
Yalnız değilsiniz!
Çünkü Margaret Atwood’un Damızlık Kızın Öyküsü kitabı dizisi çekildikten sonra Newyork çok satanlar listesine girdi.
Distopya konusunda harikalar yaratan yazarın kitabı Amerika’da gerçekleşen seçimlerden sonra oluşan atmosferde distopya severlere adeta ilaç gibi geldi. CNN Türk‘te yer alan habere göre kitap Newyork Times çok satanlar listesinde şu anda birinci sırada!
Nisan 2017’ de Doğan kitap etiketiyle tekrar basılan Damızlık Kızın Öyküsü kitabı Türkiyeli okurların da dikkatini çekmeye başladı. The Handmaid’s Tale dizisinden sonra popülerliği artan kitap, dünyadaki okurlarıyla buluşurken ABD’ de ise ilk sıralara yükseldi.
Damızlık Kızın Öyküsü Nedir?
Atwood, bu kitabında karanlık bir geleceğin resmini çiziyor. Sıradan hayatlarını yaşayan insanların bir anda hayatlarının nasıl değiştiğine tanık oluyoruz.Bir çevre felaketi yaşandıktan sonra erkek egemen bir oligarşide kadınlara ve alt sınıftan erkeklere yapılanları anlatıyor. Burada tüm yaşam hakları ellerinden alınan kadınlar işlevlerine göre renklere göre ayrılmaktadır. Azalan nüfusu artırmanın yolu olarak kadınlar doğurganlıklarına göre renklere ayrılırlar ve komutanların emrine sunulurlar. Bir nevi köle olarak çalıştırılan kadınlar büyük oranda özgürlüklerini kaybetmişlerdir. Kadınlar arasındaki sınıf ayrımları da renklerle belirtilmektedir. Doğurabilen kadınlar kırmızı, eşi olanlar mavi, evlenmemişler beyaz iken aşçılar ve temizlik işçileri yeşil renkte giyinmektedirler. Bu distopyada kadının sahip olduğu tek ayrıcalık doğurganlıktır!
Diğer distopyalardan farklı!
Diğer distopyalarda anlatılan hikaye o dönemde başlar;ama, burada yazar sıradan hayatları olan insanların bir anda nasıl değiştiğini anlatıyor. Böylece o keskin değişimi yakalayabiliyor ve hissedebiliyoruz. Aslında okuyucu bir çok distopik romanda onun kurgusal olduğunu kolay kolay unutmaz ve gerçeği sindiremez hikayeyi özümseyemez. Bu kitapta ise o hali sürekli sorguluyorsunuz;çnkü yazar unuttumuyor size. Kitaptan şu satırlar bunu destekler nitelikte:
“Çıplaklığım şimdiden garip geliyor bana. Bedenim modası geçmiş gibi görünüyor. Sahilde, mayo giyer miydim, gerçekten? Giyerdim, düşünmeden, erkekler arasında, bacaklarımı, kollarımı, kalçalarımı ve sırtımı sergileyerek, görülebildiğimi umursamadan.”
Damızlık Kızın Öyküsü diziye uyarlandı.
10 bölümden oluşan dizinin yapımcılığını Hulu üstelenmiş. Başrollerde Mad Men dizisinden tanıdığımız başarılı oyuncu Kate Moss ve Orange is the New Black dizisinden Samir Wiley yer almaktalar.
Güçlü bir Amerikan yapımı olarak izleyeceğimiz dizi Margaret Atwood’un da dahil olduğu bir kadro ile çekimlerine devam etmekte. Şimdiden ikinci sezon için onay alan dizi kısa bir sürede büyük ilgi uyandırdı.
Dizinin ilk üç bölümünde sarsıcı distopik sınırlar çizilmeye çalışıldı. Baskıcı ve zorba bir rejimin aklın sınırlarını nasıl zorladığı izleyiciye çok güzel aktarıldı. Aslında ne kadar distopya olarak da bilinse orijinal adıyla The Handmaid’s Tale gerçek hayatta gerçekleşme olasılığı olan bir senaryoya vurgu yapıyor.
Düşen doğum oranlarının ardından kadınların sadece doğurgan özelliklerine göre sınıflandırılarak sömürüldüğü, zorba ve baskıcı bir devlet düzenini anlatan dizi başta konusuyla sonra da kaliteli kadrosuyla izleyicilerinin üzerinde ciddi bir etki bırakıyor. Kadınların duygularından arındırıldığı, özgürlüklerinden uzaklaştırılıp bir amaç uğruna kullanıldıkları bu düzeni, geleceğin karanlık çizgisine soru işaretleriyle bırakıyor.
İlk olarak 1985’de basılan Damızlık Kızın Öyküsü o dönemde adından belki de bu kadar söz ettiremedi. Kitap muhafazakar politikaların kadın bedeni üzerinden nasıl şekillendiğini gözler önüne seren bir başyapıt niteliğinde. Yıllar geçse de etkisi geçmeyecek bu kitap, ‘feminist distopya’ olarak adından sıkça söz ettirecek güçlü bir eser. Okumaya ve izlemeye değer!
