Filmlerde, fotoğraflarda görüp büyülendiğimiz Machu Picchu, 15. yüzyıldan kalma bir İnka kalesi. Deniz seviyesinden 2430 metre yükseklikteki bir dağ yamacında yer alan bu kale, Peru’nun Cusco bölgesinde yer alıyor.
Pek çok arkeolog Machu Picchu’nun İnka kralı Pachacuti (1438-1472) döneminde inşa edildiğini düşünüyor. İnka Medeniyeti’nden geriye kalan en önemli eser olan Machu Pichuu, 1450’li yıllarda inşa edilmesine karşı İspanyol işgali esnasında bir yüzyıl kadar terk edildi. Böyle olağanüstü bir yerin varlığı ise 1911 yılında ABD’li tarihçi Hiram Bingham’ın keşfi sayesinde bilinir hale geldi.
Taşların istiflenmesi yöntemiyle hazırlanan bu yapının Intihuanata, Güneş Tapınağı ve Üç Pencere Odası adlı üç ana bölmesi bulunuyor. Yapının dış kısmı ise turistlere daha iyi tecrübe sağlamak amacıyla orijinaline uygun olarak yeniden inşa edildi. 1976’da başlayan restore çalışmaları günümüzde de devam ediyor.
döşemealtı escort
Şimdi gelin isterseniz bu gizemli ve muazzam yapı hakkında biraz daha derinlemesine bilgi edinelim:
Machu Picchu Ne Anlama Gelir?
Güney Amerika’nın And Dağları bölgesinde yaşayan insanların dili olan Quechua’da machu ifadesi “eski veya yaşlı kişi” anlamına geliyor. Picchu ise “zirve, ucu sivri dağ” anlamına gelir. Yani Machu Picchu ifadesi “Eski Zirve” anlamına geliyor diyebiliriz. Bu arada Quechua’nın da ünlü bir outdoor giyim markası olduğunu ekleyelim. Yani şu cebe sığacak kadar ufak sırt çantaları üreten, Decathlon’da satılan marka…
Machu Picchu’nun Tarihi
Machu Picchu, İnka Medeniyeti’nin zirvede olduğu 1450’li yıllarda inşa edildi. 1572’deki İspanyol İşgali sonrası bir yüzyıl kadar terk edilen bu yapıda yaşayan insanların çiçek hastalığı nedeniyle öldüğü ve bu yüzden yapının o yüzden terk edildiği de bazı tarihçiler tarafından öne sürülüyor.
İnka başkenti Cusco’dan sadece 80 kilometre uzaklıkta olmasına rağmen İspanyolla bu yapıyı asla keşfedemedi. Bu nedenle Machu Picchu’nun bugüne dek sapasağlam kalması mümkün oldu.
1911’de Keşfedildi
Asırlar boyunca yapıyı çevreleyen ormanlar genişledi ve yapı ormanın içinde kaldı. 1911 yılında ABD’li tarihçi ve kaşif Hiram Bingham eski İnka medeniyetini incelemek için bölgeye geldi ve bir gezi esnasında yöre halkından biri onu buraya getirdi. Daha sonraki yıllarda bölgede arkeolojik kazılar yapıldı ve Machu Picchu dünya kamuoyunun bilgisine sunuldu.
1981 yılında Peru Hükümeti, Machu Pichhu’yu kapsayan 325 kilometrekarelik alanı tarihi ve kutsal alan olarak belirledi.
UNESCO da bu bölgeyi 1983 yılında Dünya Mirası listesine alarak “Özgün İnka medeniyetinin ve olağanüstü bir mimarinin timsali” olarak nitelendirdi.
Nasıl Keşfedildi?
Hiram Bingham, Yale Üniversitesi’nde çalışan bir tarihçiydi. Kendisi arkeoloji eğitimi de almamıştı. 1909 yılında Güney Amerika’da bir kongreye katılan Bingham, daha sonra buradaki ülkeleri gezmeye karar verdi.
Urubamba Nehri boyunca gezen Bingham, yerel halka İnka kalıntılarına nasıl gidilebileceğini sordu. Daha sonra yöre insanı ve arkadaşlarıyla birlikte İnka kalıntılarını gezen Bingham, Machu Picchu’yu keşfettiğinde orada çiftçilik yapan bir çifti gördü. Bu çiftle birlikte Machu Picchu’yu derinlemesine inceleyen Bingham, bölgenin haritasını çıkardı.
Sonraki yıl (1912) National Geographic, Peru Başkanı Leguia ve Yale Üniversitesi’nin sponsorluğuyla bölgeye tekrar gelen bilim adamı, 4 ay boyunca Machu Picchu’yu inceledi. Bölgede arkeolojik çalışmalar yapıldı.
Bingham, yaptığı katkılar nedeniyle takdir edilse bile tarihi eser kaçakçılığı yapmakla itham edildi.
Machu Picchu’nun İnşası ve Mimarisi
Machu Picchu temel anlamda 2 farklı bölüme sahiptir diyebiliriz. İlk bölüm insanların yaşadığı ‘şehir’ alanı, diğeri ise tarım yapılan ‘tarım’ alanı. Keza yapıyı yukarı ve aşağı olarak da ikiye ayırmak mümkün. Tapınaklar yukarı bölümde, depolar ise aşağı bölümde yer alıyor.
Yaklaşık 200 hanenin bulunduğu yapıda başarılı bir sulama sistemi kullanılmış. Taş kaldırımlar ve merdivenler ise yapı içinde ulaşımı sağlamak için inşa edilmiştir. Yapının doğu kısmının yerleşim alanı olduğu, batı kısmının ise dini ve toplu buluşma alanı olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Ayrıca bu bölgede Torreon adı verilen büyük bir kule bulunmaktadır. Buranın da gözetleme amaçlı kullanılmış olması kuvvetle muhtemel.
Yerleşim alanı düşük sınıfa tabi insanların kaldığı bir alandır. Burada depolar ve basit evler yer alır.
Kraliyet alanında ise asil insanların yaşadığı düşünülmektedir. Buradaki evlerin duvarları kızıl renklidir ve eğimli bir arazide sıralar halinde inşa edilmişlerdir.
2005 ve 2009 yıllarında Arkansas Üniversitesi, Machu Picchu yapısını lazerle tarayarak araştırmacıların hizmetine sunmuştur.
Intihuatana Taşı
Yapının ana bölümünde Inti adlı güneş tanrısına adanan Intihuatana, Güneş Tanrısı ve Üç Pencere Odası adı verilen tapınaklar bulunmaktadır.
Intihuatana taşı, Güney Amerika’daki ritüel taşlarından biridir. Bu taş kışın Güneş’in dünyaya en uzak olduğu zaman Güneş ışığı direkt alacak şekilde yerleştirilmiştir. Intihuatana da Quechua dilindeki “güneş çeken” gibi bir anlama gelmektedir. Yani bu taşı Güneş ışığını kendine çektiği düşünülmektedir.
Machu Picchu Nasıl İnşa Edildi?
Yapıdaki ana binalar klasik İnka mimarisine uygun olarak parlak taşlardan istifleme yöntemiyle inşa edilmiştir. İnkalar bu teknikte oldukça başarılılardı, yani harç kullanmaksızın taş yapılar inşa edebiliyorlardı.
Machu Picchu’nun dağ kısmına bakan tarafını inşa etmek epey zor olduğu için İnkalar yerel malzemelerden istifade etti. Yapı, iki fay hattının arasındaki sismik bölgede yer aldığı için harç kullanarak yapı inşa etmek faydasızdı. Bu nedenle İnkalar, bölgedeki kayaları şekillendirerek ördüler duvarları.
Bölgedeki yoğun yağmur nedeniyle çatılar ve damlar suları yere aktaracak şekilde hazırlandı. Erozyona, toprak kaymasına ve sele karşı taraçalarda önlemler alındı. Taraçalar suyu emecek malzemelerle dolduruldu ve toprak kayması önlendi. Aynı şekilde sulama kanalları da hem fazla suyu tahliye etmek hem de şehre su sağlamak maksadıyla kullanıldı.
İnkalar bildiğimiz kadarıyla tekerleği hiç kullanmadılar. Gerçi İnka oyuncaklarında tekerleği andıran biçimler olduğu biliniyor. Burayı inşa etmek için İnkaların yük hayvanlarını kullandığı düşünülüyor. Gerçi devasa kayaları oldukça eğimli arazi de nasıl taşıdıkları belirsizliğini korusa da yapımda çalışan işçi sayısının çok olduğu düşüncesi daha makul bulunuyor.
Turizm Açısından Machu Picchu
Machu Picchu, hem doğal hem de kültürel anlamda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. 1911’deki keşfinden sonra turist akınına uğrayan bölge örneğin 2000 yılında 400.000 kişi tarafından ziyaret edildi. Peru devletine de turizm açısından gelir kaynağı olan bu bölgede, 90’lı yılların sonunda teleferik ve lüks otel inşası için izin verildi. Pek çok kişi bu kararı protesto etti ve bunun bölge için büyük tehdit oluşturacağı ileri sürüldü.
Buna karşın bu bölgede uçuş yasağı mevcut. Yani hiçbir hava aracı Machu Picchu üzerinde uçamıyor. UNESCO’nun miras listesinde olmasına karşın Machu Picchu’nun “Tehlike Altındaki Dünya Mirasları” listesinde de yer aldığını belirtmek gerek.
80’li yıllarda Machu Picchu yapısından büyük bir kaya, helikopter pisti yaptırılmak üzere başka bir bölgeye taşınmıştı. Sonraki yıllarda ise bölgeye helikopter girişi de yasaklandı. 2006 yılında Cusco merkezli bir şirket olan Helicusco, turistik gezi amaçlı helikopter kullanımı için izin istemesine rağmen bu istek kabul edilmedi.
Peru polisi, ayrıca turist güvenliği konusunda da bazı zorluklar yaşıyor. Yükseklik korkusu, sel ve dağcılık kazaları sonucu pek çok ölüm meydana geldi.
Ayrıca Machu Picchu önünde çıplak olarak fotoğraf çektirmek de popüler hale gelmeye başladı. Peru Kültür Bakanlığı ise bu durumu Peru’nun tarihine ve kültürüne saygısızlık olarak görüyor. Bu nedenle bölgedeki güvenlik kameraları ve güvenlik görevlilerinin sayısında da artış yapıldı.
Peru ve Yale Üniversitesi Arasındaki Husumet
1912, 1914 ve 1915 yıllarında Hiram Bingham, Machu Picchu’dan binlerce tarihi eseri Yale Üniversitesi’ne götürdü. İnsan kemikler, heykeller, mücevherler ve seramik vazoların da aralarında bulunduğu bu eserler 2012 yılına dek Yale Üniversitesi’nde kaldı. Üniversite, Peru’nun bu eserleri koruyacak altyapıya sahip olmadığını ileri sürüyordu. Peru başkanı Alejandro Toledo’nun antropolog eşi Eliane Karp da Yale Üniversitesi’ni Peru’nun kültürel mirasını çalmakla suçladı. Zira bu eserler Yale’eki Peabody Müzesi’nde sergileniyordu.
2006 yılında bu eserlerden bazıları iade edildi. 2010 yılında ise üniversite birtakım eserleri daha iade etti. 2012 yılında ise kalan son kısım gönderildi. Günümüzde Cusco kentindeki La Casa Concha adlı müzede sergilenen bu eserler, araştırma amaçlı olarak öğrencilere açık halde.
Machu Picchu’ya Nasıl Gidilir?
2011 yılından beri bölgeye alınacak turist sayısı azaltılmış durumda. Yapının zarar görmemesi için günlük 2500 ziyaretçi kabul ediliyor.
Peru’nun en güzel zamanları Mayıs-Ekim dönemi olarak görülüyor. Yani bahar ve yaz aylarında bölgeye gitmek tavsiye edilmekte.
İstanbul’dan Peru’nun başkenti Lima’ya Türk Hava Yolları’nın Panama ya da Kolombiya aktarmalı haftada 3 uçuşu bulunuyor. Yolculuğun minimum 20 saati bulacağını dikkate almakta fayda var.
Machu Picchu’yu görmek için Agus Calientes adlı kente ulaşmak gerekiyor. Bu kente ulaşmak için sadece tren kullanabiliyorsunuz. Bu kentteki esnafın turistleri para ağacı olarak gördüğü söyleniyor. Yani her türlü alışverişinizde pazarlık yapmanız önerilmekte.
Agus Calientes’ten o muazzam manzarayı görmek için de 12 dolar karşılığında otobüse binmeli ya da yaklaşık 2 saatlik bir tırmanışı göze almalısınız.
3 Comments
Leave a Reply