“Suyun kaynama noktası 100 santigrat derecedir.”
Bu bilgi oldukça somut ve kanıtlanabilir bir gerçekliğe işaret eder. Doğayı anlamak ve somutlaştırmak bu kadar kolayken, aynı şeyi insan davranışları ve psikolojisi için söylemek çok zor.
Yine de tarihte psikologlar bu zorluğu aşmak için birbirinden garip ve karmaşık psikolojik deneyler tasarladılar ve insan davranışını gözlemlemekle, incelemekle uğraştılar; böylece ortaya oldukça ilginç hikayeler çıktı.
1. Otorite Deneyi, Stanley Milgram
Deneyde katılımcılar, yan odadaki öğrencilere elektrik şoku verdiklerini sanıyorlardı.
Sosyal psikolog Stanley Milgram 1960’lı yıllarda Yale Üniversitesi’nde otorite üzerine bir çalışma yaptı. Deneklerin öğretmen rolünü üstlenerek yan odada aslında gerçekte var olmayan öğrencilerine sorular vermesi beklendi, ve her öğrencinin verdiği yanlış cevaplar sonucunda öğrenciye elektrik şokları verildiği kanısına varması sağlandı.
Aslında Yan Oda Boştu
Fakat, gerçekte yan odada bir insan bile yoktu: sadece yanlış cevap karşısında hoparlörden çığlık sesleri ve yalvaran ifadelerle dolu kayıtlar dinletiliyordu. Yalvaran ve çığlık atan insan sesleri arttıkça, deneklerden bazıları deneyi durdurmak istediğini söyledi. Bu noktada, deneyi yürüten psikologlar öğrenciye elektrik şoku uygulamaya devam etmesi için önce deneği uyarıyor, daha sonra emirlerde bulunuyordu. Yani, denek üzerinde bir otorite uygulanıyordu.
Çığlık Sesleri Onları Durdurmadı
Şaşırtıcıdır ki, bu otoriteye bir noktaya kadar direnç göstermelerine rağmen uyumluluk sağlayıp deneyi tamamlayan katılımcıların oranı %60’ları buldu.
2. Küçük Albert Deneyi, John Watson
Albert’in deneyden sonraki akıbeti belli değil.
John Watson’ın klasik koşullanma ve korku üzerine yaptığı deneyde, 8 aylık Albert denek olarak seçildi. Deneyden hemen önce Albert’a sırasıyla beyaz bir fare, tavşan, yanan kağıt parçaları, peluş bebekler, maske gibi nesneler gösterildi ve Albert’in bu nesnelere karşı bir korkusu olup olmadığı test edildi. Sonuç Watson ve ekibinin beklediği gibiydi:
Albert’in herhangi bir nesneye yönelik geliştirilmiş bir korkusu yoktu çünkü bu nesneleri gördüğü zaman gülümsüyordu.
Deneyin ilk adımı olarak, Albert’i eşyalardan ve renklerden arındırılmış bir odaya koydular. Albert’i odada beyaz bir fare ile başbaşa bıraktılar ve Albert’in fareye verdiği tepki yine olumluydu: fareye gülümsüyordu. Deneyin bir sonraki aşamasında, fare ile beraber aynı odada yalnız başına kalan Albert’e, Albert fareye dokundukça çekiç sesleri dinlettiler. Çekiç seslerini duyan Albert ağlamaya başladı ve böylece Albert’in beyaz fareye karşı bir korku geliştirmesi sağlandı. Daha sonraki aşamalarda, Albert’e beyaz tüylü oyuncaklar ve maskeler gösterildi, Albert onları görünce, tıpkı önceki adımlardaki ağlamaya başladı. Sonuç olarak, Albert beyaz tüylü nesnelere karşı bir korku geliştirmiş oldu.
amasya escort
Bilimsel etik alanında çok tartışılan bu deneyin, Albert’de ne gibi izler bıraktığı ise büyük bir bilinmez.
3. Karar Verme Deneyi, Solomon Asch
Asch’ın katılımcılara gösterdiği kartlar: uzun, orta ve kısa çizgiler.
Karar vermede diğer insanların etkisini ve sosyal baskıyı araştırmak isteyen Asch, 1950’li yıllarda bu konu üzerine bir araştırma yürüttü. Deneye katılanların biri dışında diğerleri Asch’ın asistanlarıydı ve önceden planlanmış davranışları sergileyeceklerdi, çünkü gerçek deneğin kararlarını etkileme amacıyla hareket edeceklerdi.
Sürü Psikolojisi Devrede
Böylece, deneklere bir çift kart gösterildi, sırasıyla Asch’ın asistanları kartlar hakkındaki sorulara cevaplarını verdiler, en son gerçek deneğin cevap vermesi beklendi. Deneyden çıkan sonuç ise şöyleydi: deneye katılan üç gerçek denekten biri, kendisinden önceki katılımcıların verdiği cevapların yanlış olduğunu bilse bile grubun cevabına uyum sağladı.
4. Cinsiyet Değiştirme Deneyi, John Money
Reimer yıllar boyunca hormon tedavisi gördü.
Doğuştan idrar yapma üzerine problemler yaşayan Kanadalı David Reimer’in penisi, bilinen sünnet yöntemi yerine, yakılarak sünnet edildi. Ancak, operasyon sırasında Reimer’in penisinin tamamı yandı. Böylece 6 aylık Reimer, biyolojik olarak cinsiyetini kaybetmiş olarak kabul edildi ve psikologlar ile görüşülmeye başlandı. Cinsel kimlik ve cinsiyetler üzerine uzmanlaşmış psikolog John Money, Reimer’e yeni bir penis yapılmasını desteklemiyor, aksine Reimer’e vajina operasyonu yapılmasını istiyordu. Böylece, erkek olarak dünyaya gelmiş Reimer’e kadın cinsel kimliğini öğretmeyi planlıyordu.
David, bir vajina operasyonu geçirmedi ancak yaklaşık 10 yıl boyunca kız çocuk oyuncakları ile oynaması için zorlandı, pembe kıyafetler giydirildi, ayrıca üzerinde cinsel kimlik farklılıkları üzerine çeşitli psikolojik deneyler uygulandı. 13 yaşına geldiğinde ilk intihar deneyimini yaşayan David, ilerleyen yaşlarında hormonların etkisiyle büyüyen göğüslerini aldırdı ve penis ameliyatları geçirdi. 38 yaşında intihar ettiğinde ise üç üvey evlat babası bir erkekti.
5. Üçüncü Dalga Deneyi, Ron Jones
Deneye katılan öğrenciler faşist davranışlar sergilemeye başladı.
Otorite üzerine yürütülen bu deneyde, demokrasiyi benimsemiş toplumlarda faşizmin yeri ve ortaya çıkma olasılığı araştırıldı. Cubberley Lisesi’nde okuyan öğrencilerden bir bölümüne, özel oldukları ve diğer öğrencilere otorite uygulayabilecekleri söylendi, Nazi selamı öğretildi.
Kendi Logolarını Yarattılar
Gücün disiplin ve katılım ile geleceğine inandırılan öğrenciler, çok kısa bir süre sonra kendi sloganlarını ve logolarını yarattılar. Bütün bunları takiben, öğrenciler, kendi gruplarına ait olmayan öğrencilere kötü davranmaya ve onları hor görmeye başladılar. Çığrından çıkan ve okulu kaosa sürükleyen deneye, dördüncü gününde son verildi.
Film Önerisi: Die Welle
Dennis Gassel tarafından yönetmenliği yapılan Die Welle filmi tam da bu deneyi beyaz sahneye taşıyor. İzlemenizi şiddetle tavsiye ederiz.
6. Seçimlerin Paradoksu, Lepper ve Iyengar
Artık marketlerde tadımlık ürün sunanlar daha dikkatli olmalı, değil mi?
Psikolog Mark Lepper ve Sheena Iyengar, bir şarküteride, gelen müşterilere tadımlık reçel sunuyorlardı. Deneyin ilk gününde müşterilere yalnızca altı çeşit, ikinci gününde ise yirmi dört çeşit reçel sundular. İlk gün elde ettikleri satış oranı %30 iken, ikinci gün elde ettikeleri satış oranı %3’tü. Yani seçenekler arttığında tüketiciler karar verme ve opsiyona ulaşma aşamasından çekiniyorlardı.
7. Stanford Hapishane Deneyi, Philip Zimbardo
Zimbardo’nun Stanford’a kurduğu yapay hapishane.
1971 yılında, Stanford Üniversitesi Psikoloji bölümünden Philip Zimbardo, yapay bir hapishane kurdu. Bu yapay hapishanede bir grup öğrenci, mahkum rolünü üstlenirken diğer grup gardiyan rolünü üstlendi. Deneyin gerçek bir hapishane ortamını andırması için gerekli olan herşey hazırlandı: mahkum rolünü üstlenecek öğrenciler gerçek polisler tarafından tutuklandı, ve mahkumlarin tabi olduğu tüm prosedürlerden geçirildi. Diğer yandan, gardiyan rolünü üstlenecek öğrencilere özel kıyafetler ve aletler verildi, ayrıca mahkum rolündeki öğrencilere emirler vermeleri beklendi.
Denekler Deneye Kendilerini Fazla Kaptırdılar!
İki hafta sürmesi beklenen deney, altıncı gün, mahkum rolündeki öğrencilerin mahkum rolünü benimsemeleri sonucu oluşan çaresizlik ve öfke duygularındaki artış ve aynı şekilde gardiyan rolünü üstlenen öğrencilerin bu rolü benimsedikleri için artan şiddet eğilimi sonucu sona erdi.
Gardiyan rolünü üstlenenler hem fiziksel hem de psikolojik şiddetin sınırlarını fazla zorlamıştı.
One Comment
Leave a Reply