Konya’da yaşayan Necati Korkmaz oldukça farklı bir sanat dalını yaşatmaya çalışan bir isim. Gubari hat sanatı icra ederek, onu yaşatmaya çalışan Korkmaz, belirli kurallara uyarak gözle görülemeyecek kadar küçük ebatlarda yazılar yazıyor. Yaptığı işi bir cümlede özetlemek gerekirse, Korkmaz mercimek tanelerinin üzerine tilki bıyığıyla yazılar yazıyor. Bu nasıl bir uğraş diyorsanız gelin birlikte bu sanatın detaylarına göz atalım.
Küçük Eser, Büyük Emek
Necati Korkmaz hem bir mikro heykeltraş, hem de bir hattat. Gubari hat sanatını icra eden ender isimlerden biri olan Korkmaz son olarak imza attığı esere şu sözlerle anlatıyor:
‘Klasik Türk hat sanatının en önemli örneklerini yarım mercimek tanelerinin üzerine işledik. Bunlardan bir santimetrekare boyutunda katalog yaptık. Mikro boyutta eserler oluşturuyoruz ve gözle görülmüyor.’
Bu sanatı icra etmek için kullanılan malzemelerse oldukça enteresan. Adeta mikroskobik boyutlarda yapılan çalışmalar oldukça ince bir çalışmayı gerektiriyor. Farklı hayvanların tüylerini kullandıklarını belirten Korkmaz, son yaptığı işte mercimek tanesi üzerine yazı yazabilmek için tilki bıyığının tek kılını fırça yerine kullandığını belirtiyor.Üstelik Korkmaz’ın yaptığı ince işçilik için kullandığı tek enteresan malzeme tilki bıyığı değil.
‘Bunun için mikroskop ve büyüteç kullanmak durumunda kalabiliyorsunuz. Yine mikro boyutta heykel çalışmaları da yapıyorum. Onları da örümcek kılının en sertiyle işliyorum. Örümcek bacağındaki kılları kazıma aparatı olarak kullanıyorum.’
Korkmaz aynı zamanda Gubari hat sanatını icra etmeye çalışan kişilerin her aşamaya dahil olması gerektiğini vurguluyor. Başarılı sanatçı her malzemesi doğadan elde edilen bu sanatın malzemelerinin toplanmasından, eserin ortaya konmasına kadar sanatçıyla iç içe olduğunu da vurguluyor.
‘Boyasından fırçasına ve kağıdına her malzemeyi kendiniz üretmelisiniz. Avrupa’dan veya başka bir yerden getiremiyorsunuz, tabiattan topluyorsunuz. Sanayi ürünü bir fırça ile benim yazdığım yazıyı yazamazsınız. Mutlaka doğadan diken, kıl ve benzeri parçaları bulmanız gerekiyor.’
Bu kadar ince işçilik gerektiren bir iş elbette yüksek konsantrasyon, nefes kontrolü, göz ve el koordinasyonu gerektiriyor. Bu hassas iş elbette oldukça özenli bir çalışma gerektiriyor. Korkmaz yaşadığı olumsuz bir durumu ise şu sözlerle açıklıyor:
‘Bu sanatta hatanın dönüşü yok. Toplu iğnenin başına İstanbul Yeni Cami ve güvercinleri çalışıyordum. Başımdan düşen bir kılın mikroskop altında uçuşunu gördüm. ‘Eyvah’ dedim. Gitti caminin minarelerinden birini kırdı. Üç buçuk ay uğraşmıştım, minarenin kırılışına bakakaldım.’
‘Gubari Hat Sanatı Özeldir!’
Korkmaz bu sanatın tüm zorluğuna rağmen oldukça zevkli ve özel bir karaktere sahip olduğunu da vurguluyor.
‘Çok zevkli bir sanat. Bir şey ürettiğinizde kendinizi özel hissediyorsunuz. Yaptığınız eseri sergilediğiniz zaman, hayretle bakıyorlar, inanamıyorlar.’
Bu sanat dalıyla uğraşmak ve inceliklerini öğrenmek için bir kurs yok. Korkmaz bu sanatla uğraşmak isteyen gençlere yardımcı olmak istediğini belirtiyor.
‘Öğrenmeye gelen gençlere yardımcı oluyorum. Ancak şundan kaygılıyız; şimdi gençler fazla sabırlı değiller. Gençler çok hızlı üretip, tüketmek istiyorlar. Tabii bu durumun da bizim işimizde yeri yok. Bu işte sabır ve aşk gerekiyor. Bu dönemin sanatı değil gibi duruyor.’
Kendi küçük ama emeği büyük bu sanatı daha iyi tanımak için aşağıda yer alan videoyu izleyebilirsiniz.