Şiirlerin bestelenip şarkıya dönüştürülmesi konusunda çeşitli düşünceler var. Bazıları şiirin yapısını bozduğunu düşündüğü için bestelenmesine karşı çıkar ama başka bir tarafta da bestelendiğinde zaten güzel olan şiirin daha da devleştiğini düşünür. Hatta kimi zaman şiir bilinmiyorsa şarkıya dönüştürüldüğünde daha fazla insana ulaşacağını düşündüğünden şiirlerin bestelenmesine pek karşı çıkmayan bir grup da mevcut. Ben biraz daha şiirlerin bestelenebileceğini düşünenlere yakınım sanırım ☺️ Şiir seven birisi olarak sıralama amacı gütmeden 10 tane bestelenen şiiri sizin için seçtim. Bestelenen şiir sayısı aslında oldukça fazla bunun da farkındayım. Ben hem çok bilinen hem de pek fazla bilinmeyen bestelenen şiirlerden bir seçim yaptım. Güfteleriyle farklılık olabileceğini göz önüne alarak da şiirlerin kendilerini de ekledim. Bahaneyle şiirleri de tekrar okumuş olursunuz ?
Murathan Mungan- Olmasa Mektubun
Olmasa mektubun,
Yazdıkların olmasa
Kim inanırdı
Senle ayrıldığımıza.
Sanma unutulur,
Kalp ağrısı zamanla
Herşeyi unutarak
Yaşanır sanma.
Neydi bir arada tutan şey ikimizi
Birleştiren neydi ellerimizi
Bırak bana anlatma imkansız sevgimizi
Sevmek birçok şeyi göze almaktır.
Baksana geçmişe,
Ne çok anıyla yüklü
Nerde o taverna,
Nerde sinema
Harcanmış zamanla
Yeniden yaşanmaz ki;
Geç kaldıktan sonra
Arama boşa!
Nazım Hikmet- Ceviz Ağacı
Başım köpük köpük bulut içim dışım deniz
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı”nda
Budak budak serham serham ihtiyar bir ceviz
Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı”nda
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı”nda
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril
Koparıver gözlerinin gülüm yaşını sil
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı”nda
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var
Yüz bin elle dokunurum sana İstanbul”a
Yapraklarım gözlerimdir şaşarak bakarım
Yüz bin gözle seyrederim seni İstanbul”u
Yüz bin yürek gibi çarpar çarpar yapraklarım
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı”nda
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında
Orhan Veli Kanık- Dedikodu
Kim söylemiş beni
Süheyla’ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni’yi öptügümü,
Yüksekkaldirimda, güpegündüz?
Melahat’i almişim da sonra
Alemdar’a gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatirim, fakat
Kimin bacagini sikmişim tramvayda?
Güya bir de Galataya dadanmişiz;
Kafalari çekip çekip
Orada aliyormuşuz solugu;
Geç bunlari, anam babam, geç;
Geç bunlari bir kalem;
Bilirim ben yaptigimi.
Ya o, Mualla’yi sandala atip,
Ruhumda hicranin’i söyletme hikayesi?
Özdemir Asaf- Lavinia
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
Yahya Kemal Beyatlı- Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Orhan Seyfi Orhon- Veda
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüne bu türlü bakmayacaktın?
Hani ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırdım birkaç kelime…
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?
Sabahattin Ali- Leylim Ley
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Aldım sazı çıkmış gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üztüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
Yedi yıldır uğradım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni
Gülten Akın- Deli Kızın Türküsü
Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsam tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak
Anlasan
Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı
Düşünsem hayır düşünmesem
Senin hiç haberin olmasa
Senin hiç haberin olmaz ki
Başlar biter kendi kendine o türkü
Yağmur yağar akasyalar ıslanır
Bulutlar uçuşur geceleyin
Ben yağmura deli buluta deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli
Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
Böcekler gibi başlamalı yeniden
Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
Yan garipliğine yürek yan
Gitti giden
Edip Cansever- Anısındayım
Hafifçe ısırılmış bir elmanın dilindeyim
Elmanın kokusundayım
Anısındayım -kimbilir kimin-
Anılarda görünür, düşlerde görünmez insan
Düşlerde görünen anlamlardır
Özelliklerdir bir de belli belirsiz.
Ve
İnsansız anı yoktur. Var mıdır?
Özdemir Asaf- Yakın
Bir ışık düşerse üstüne basma.
Daha yakınlaşır, korkarsın.
Bir leke silmeye gör
Leke kalır, sen çıkarsın.
Bir gölge, nereye gider.
Gözlerince gider, bakarsın.
Bakarsın girer gözlerinden.
Leke onun peşinden, bakarsın.
Bir ışık düşerse üstüne basma,
Gözlerine basarsın.
Peki şiirleri okuyup şarkıları dinledikten sonra sizin kararınız nedir? Şiir “şiir” olarak mı kalmalı?
Öte yandan listemizdekilere ek olarak Fahir Atakoğlu’nun 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişimine karşı Türk Milleti’nin göstermiş olduğu mücadeleleri notalara döktüğü 15 Temmuz Destanı Senfonisi dinletisini de mutlaka dinlemenizi öneririz.
2 Comments
Leave a Reply