Deniz canlıları, sahile karşı rakı balık yapan amca ve teyzelerden, suda kollukla çırpınan “yılda bir kez” tatilcilerinden veya boy vermeye diye gidip karşı adaya kadar 3 dakikada yüzen kuzenlerden ibaret değil!
Biz insanlar, üzerinde yaşadığımız dünyaya egemen olduğumuzu varsayalım, hatta kendimizi güzelce buna ikna edip inanaduralım, henüz neredeyse hiç keşfetmediğimiz bir başka dünya daha var – denizaltı! Denizin dibindeki kendine özgü habitatta o kadar çok canlı iç içe ve tuhaf bir denge içerisinde yaşıyor ki, hayran olmamak elde değil!
Ancak bazen – bilmemek daha çok dahi iyi.
Denizaltındaki Dünyayı Ne Kadar Tanıyorsunuz?
Bu yaz muhakkak kulağınıza çalınmıştır, derin su kütlelerinde ve onun içerisindeki büyük canlı ya da cansız varlıklardan aşırı derece korkmak üzerine geliştirilmiş bir duygu durumu var. Hatta bu duygu durumunun literatürde bir de adı var: Talassofobi – yani derin su kütlelerinde kalmak korkusu.
Bu korku, koyu renk denizlerde, insanları taşıyan büyük gemilerin çok az bulunduğu büyük okyanuslarda özellikle depreşen bir panik duygusuyla kendi belli ediyor. Hatta öyle ki, bazen büyük su kütlelerinin içerisindeki insanların ya da diğer devasa canlıların ne kadar küçük kaldıklarını gösteren muazzam resimler bile bu korkuyu tetikleyebiliyor.
Bu yüzden, birbirinden garip deniz canlıları ile tanışacağımız bu küçük listemize göz atmadan önce, böyle bir korkusu olan varsa, uyarmış olalım – günah bizden gitti.
Geri kalanlarımız için, macera başlasın! İşte birbirinden ilginç ve farklı deniz canlıları!
Barreleye
Transparan kafası ve yukarı doğru bakan gözleriyle şimdiye kadar keşfedilmiş en ilginç canlılardan biridir. Başının ön kısmındakiler ise aslında göz değil, onlar bu balığın burnu.
Bu tuhaf balık, kafasındaki şeffaf, sıvı dolu kalkanının içindeki iki şeklinde görülebilen ve aşırı derecede ışığa duyarlı gözlere sahip olduğu bilinen bir balık türü. Hani içi dışı bir deriz ya, aynen ondan.
Comb Jellies
Rengarenk tüyleri sadece çevresini aydınlatmaya yaramıyor, aynı zamanda su yüzeyinde ilerlemesine de yardımcı oluyor. Tıpkı deniz anaları ve deniz anemonları gibi oldukça hassas canlılardan olan bu tuhaf yaratık genellikle mikroskobik bitkiler ve küçük deniz hayvanları ile besleniyor ancak bazıları avlarını tıpkı balık oltası gibi suda hareket eden yapışkan dokunaçları ile yakalıyor. İçlerindeki yamyam olarak da adlandırabileceğimiz bir türün ise çok geniş bir biçimde açılabilen ve diğer tarak jölesi (comb jelly) türleri de dâhil olmak üzere pek çok canlıyı yutabilen ağızları var.
Bu canlının vücudunda sıra halinde ince tüyler bulunur. Bu tüylerini suda kendini ileri doğru itebilmek için kullanır. Bundan başka hemen hemen tümünün sırtında tıpkı dikiş yerine benzeyen, özel ışık üretebilen hücreler bulunmaktadır. Tabi farklı tarak jölesi türlerinin de kendi içlerinde ilginç özellikleri vardır. Kırmızı tarak jöleleri, dokunulduğunda parlar. Biz de kendimizi gelişmiş ve ilginç zannediyoruz!
Sarcastic Fringehead
Bu balık türü genellikle deniz yüzeyindeki objelerin altında gizlenmiş şekilde bulunurlar. Ağızlarını devasa boyutlarda açabilirler. Hatta öyle bir açarlar ki, aşağıdaki fotoğraf birçok insanı dalış için şövalye zırhı giymesi gerektiğine ikna edebilir.
Bu balıklar ağızları ile ünlü oldukları için, eğer bir bölgeye sahip çıkma savaşında iki balık karşı karşıya kalırsa, ağızlarını kocaman açıp birbirlerine yapıştırırlar. Biraz haşin bir şekilde öpüştüklerini düşünebilirsiniz, ancak aslında yaptıkları bu özel mülkiyet savaşını kimin kazanacağına karar vermek için ağızlarını yarıştırmak!
Blobfish – Damla Balığı
Dünyadaki en çirkin hayvanlardan biri olabilir ancak normal balıklardan çok farklıdır. Dünyanın en çirkin balığı olarak kabul edilen, dürüst olmak gerekirse birçoğumuzun aksi ihtiyar alt komşusuna benzeyen ve 25 santimetreye kadar uzayabilen bu üzgün görünüşlü canlılar, Avustralya ve Tazmanya’nın açıklarında, denizlerin 900 metre kadar derinliğinde kendi kendilerine yaşıyorlar. Bir parça da tembel addedilebilecek olan bu zavallı çirkinler, zamanlarının büyük bir bölümünde aheste aheste yüzüyor ve önlerine yiyecek bir av çıkmasını bekliyorlar. Hayalinizdeki yaşam buysa, bu yaşamın gerektirdiği görüntüyle de başa çıkmaya hazırlanın, bizden söylemesi.
Water Bear – Deniz Ayısı
Adı deniz ayısı, ama bu deniz canlıları gerçekte tam anlamıyla birer minnoş. Minnoş derken, oldukça küçük, küçücük olmalarından söz ediyoruz! Bu “mikro” canlılar 1 mm’den bile küçükler! Ancak boyutlarının aksine tüm zorlu koşullara uyum sağlayabilirler.Bazı kaynaklarda uzayda bile yaşamlarını sürdürebilecekleri, bu yüzden yaşamın denizden başladığı teorisine oldukça uygun oldukları ileri sürülüyor.
Hatta durun sayılarla konuşalım, bu canlılar -271 santigrat dereceden 180 santigrat dereceye kadar tüm sıcaklıklarda yaşayabiliyorlar. Diğer hayvanların dayandıklarından 1000 (bin) kat daha fazla radyasyona karşı koyabilirler. Galiba gerçekten de, boyuna posuna aldanmamak lazım.
Flamingo Tongue Snail
Görüntüsünün aksine aslında bir deniz kabuğu değil. Ama yine de kabuklu bir canlı. Üzerindeki turuncu üzerine siyah desenleri ise, kabuğunda değil, kabuğun üzerindeki ekstra bir tabakada toplanmış durumda. Bu tabakadan tamamen kurtulabilirler, ancak bunu sadece saldırıya uğradıklarında yapıyorlar. Şimdiye kadar görüldükleri en az derinlik 0 metre, yani herkes görebilir, ancak 29 metre derinliğe kadar da yaşayabildikleri biliniyor.
Ama tilkiyi kuyruğu, samuru kürkü, tavşanı derisi, geyiği eti için avlayan insanoğlu, bu bıcır deniz canlıları ailesini de es geçmemiş. Birçok insan üzerindeki lekelerin benzersizliği için bu canlıyı topluyor.
Red Lipped Batfish
Çarpıcı dudak renkleriyle yalnızca bu yaza değil, her mevsime damgasını vurabilen bu çekici balıklar sadece fotoğraf çekimi için süslenmiş değiller, daima kıpkırmızı dudaklarıyla gündemdeler. Bu güzeller, suyun tavuğu gibi düşünebilirler. Yani, yüzmekte çok iyi sayılmazlar ama deniz dibinde yüzgeçlerini kullanarak yürüyebilirler. Tercih tamamen kendilerinin, bize laf düşmez. Ama bulup da yüz yüze sormak isterseniz, evrimin kaynağı, pınarı sayılan Galapagos adalarının çevresinde onlara rastlayabilirsiniz.
Dugong
Denizineği türü olan Dugong, deniz domuzu veya deniz devesi olarak da biliniyor. Bu sefer adının hakkını veren bir balıkla karşı karşıyayız, zira bu deniz canlılarının boyu 2.7 metreye, ağırlığı 250-300 kilograma kadar çıkabiliyor. Hint Okyanusu’nda, Doğu Afrika’da, Kızıl Deniz’de, Güneydoğu Asya kıyılarında, Avustralya’nın kuzey kıyılarında ve Hindistan’ın batı sahillerinde yaşayan Dugong, yavaş çoğalmasından dolayı nesli tükenme tehdidi altında olan canlılardan biri. Aynı zamanda denizlerin kirlenmesin de ölüm oranlarını maalesef çok artırmış durumda. Sadece kendi cinsel isteksizlikleri değil, bizim de katkılarımızla gitgide azalan bu orijinal canlıların sayıları, en sık görüldükleri Avustralya’da bile ancak 11 bin civarında. Toplam nüfusları ise 20 bin bile değil.
Aksolotl☺️
Bir semender türü olan aksolotl, iç organları dahil kaybettiği tüm organlarını yenileyebilme özelliğiyle hayvanlar aleminde ayrı bir yere sahip.
-Noldu canım?
+Bir şey yok yahu, kolum koptu, çıkar şimdi…
Bu diyalog muhtemelen sadece bir çift aksolotl arasında geçebilir. Yetişkinlik evresinde suda yaşayan aksolotl, Meksika köstebek semenderi olarak da biliniyor.
Kaya Balığı
Kaya balığı, mükemmel kamuflaj özelliği sayesinde çok az görülebiliyor, görüldüğünde ise çok çirkin görünüyor. Ve elbette o da bu vicdansız hayattan intikam almanın bir yolunu buluyor ve en zehirli balık türlerinden biri olarak bu sayfada karşımıza çıkıyor. Taş gibi görünen bu balık, üzerine basan bir kişiyi felç ederek bir anda öldürebiliyor.
Dişli Balık
Danimarkalı balıkçı Einer Lindgreen tarafından 4 Ağustos’ta yakalanan ve İskandinav ülkelerinde paniğe yol açan balık, tartışmaları da beraberinde getimişti. Güney Amerika’da yaşayan piranha olduğu ileri sürülen balığın, piranhanın kuzeni Pacu’nun akrabası olduğu ortaya çıktı. Balığın paniğe yol açmasının nedeni ise su yüzeyine düşen kestane veya benzeri meyveleri, erkeklerin testisleriyle karıştırabilmesi idi.
Yok, biz sorduk, çantada taşınamıyor ve tacizcilere karşı kullanılamıyormuş… henüz.
Vizyondan Bonus!
Bu defa size vizyonun tam ortasından bir bonus öneriyoruz!
47 Meters Down – Denizde Dehşet
Johannes Roberts’ın yönetmenliğini üstlendiği Denizde Dehşet, Meksika’da kafes dalışı yapan iki kız kardeşin, kafesin halatının kopmasıyla okyanusun derinliklerinde yaşadıkları korku dolu anları anlatıyor.
Meksika’ya tatile giden iki kız kardeş, Lisa (Mandy Moore) ve Kate (Claire Holt), köpekbalığı gözlemek için kafesle okyanusa dalmıştır. Ancak kafesi yukarıya bağlayan halatlarda bir sorun yaşanınca kafes okyanus tabanına, 47 metre derinliğe düşer. Ölümcül köpekbalıkları etraflarında pusuya yatmıştır, üstelik oksijen hızla tükenmektedir ve suyun yüzüne çıkabilmek için bir saatten az süreleri bulunmaktadır.
Bizden bu kadar!
Umarız, kendi istediğiniz doğrultusunda olmaksızın hiçbiri ile karşılaşmazsınız!
