Kısa film çekmek çok keyifli bir iştir. Ancak aynı oranda da stresli bir süreçtir. Yani sürenin kısa olması ışık, ses, yönetmenlik, oyunculuk, sinematografi ve kurgu gibi temel sinema unsurlarına daha az itina gösterilmesi anlamına gelmez. Tam tersine süre kısa olduğu için bu unsurlara daha titizce yaklaşmak gerekebilir. John Montana çektiği son kısa film olan HUNGRY ile ilgili olarak şöyle diyor: “Bu senaryo fikri birkaç yıl önce belirmeye başladı zihnimde. Açgözlülük üzerine zeki ve komik bir kısa film.” Pek çok festivalden ödülle ayrılan bu filmin yönetmeni Montana’nın kısa film çekimiyle alakalı tecrübelerini yönetmenin ağzından dinliyoruz şimdi:
1. Mekan, mekan, mekan
Film çekerken mekan önceliğiniz olmalı. Karakterler ve mekan uyum sağlamalı. Benim mekanım giyim dükkanıydı ve oranın 100 yıldır satış yapan bir yer olmasını istedim senaryo gereği. Aslında bu bir korku filmi. Öncesinde mekanları gezdim, zira bütçem çok kısıtlıydı. En uygun dükkanı bulmam gerekiyordu. Los Angeles’te bir hafta boyunca onlarca dükkan gezdim. Birkaç tanesi aklıma yatıyordu ancak “İşte bu!” diyebileceğim hiçbir yer yoktu. Ancak sonunda buldum. Gördüğümde “İşte bu!” dedim. Bu nedenle mekan araştırırken tüm imkanları kullanın. Kanaatkar olmayın yani.
2. Ekipman, ekipman, ekipman
İşte tüm kabus burada başladı. Görüntü yönetmenim bazı yerlerde DJI Ronin’e ihtiyacımız olduğu söyledi. Bilmeyenler için söyleyelim, ufak bir stediacam aslında Ronin denen şey. Maalesef görüntü yönetmeni bu aleti kullanmamıştı ve Ronin’e monitör takmayı başaramadık. Ayrıca görüntülerin dörtte biri; ışıksızlık ve ekipmanların görüntüye girmesi nedeniyle kullanılamadı. Kurguda ne kadar uğraşsam da bunlardan kurtulmayı başaramadım. Bu nedenle mekanla ilgisi olmayan sahneleri garajımda tekrar çekmek zorunda kaldık.
Yani…
Ekibinizin ekipmanı kullanabiliyor olmasından emin olun.
Görüntüleri muhakkak bir monitörden izleyin.
Sadece bir kişiye güvenmeyin. Bizzat siz de kontrol eder olun. Aksi halde kurgu masasında saçınızı başınızı yolabilirsiniz.
3. İletişim, iletişim, iletişim
Beni bu süreçte en çok yoran şeylerin başında saç ve makyaj sanatçılarıyla baştan bizzat görüşememem oldu, zira oyuncuların nasıl saç ve makyaja sahip olması gerektiğini tam olarak anlatma fırsatım olmadı. Çekim günü makyaj odasına gittiğimde kadın oyuncu, 1940’lardan fırlamış gibiydi. Bu kesinlikle benim düşündüğüm gibi değildi. Zira ben onun 300-400 yaşında olmasını istiyordum. Ama paniklemek yerine gidip sakinleştim. Bir alternatif düşünmeye başladım. Yeni bir plan ekledim filme. Sanki senaryonun en başından beri bir parçasıymış gibi oturdu filme bu plan. Şansım yaver gitti yani. Bu nedenle tüm ekibinizle şahsen iletişim kurun, buluşun, kahve için, istediğiniz stili direkt olarak anlatın.
4. Sabır, sabır, sabır
Çekimde daha buna benzer birçok aksilik yaşandı. Ancak sabırlı olarak ve hemen alev almayarak çekimi tamamlayabildim. Zor bir süreçti, zira aksilikler nedeniyle kurguyu tam 4 ayda tamamlayabildim. Sonunda gurur duyduğum ve sevdiğim bir iş ortaya çıktığı için mutluyum. En iyisi de dünya çapında 24 festivale katılıp 2 ödül almış olması filmimin. Fena değil, ha?
Sonuç olarak kısa film çekmek arzusundaysanız, setteki sorunlara karşı hiçbir şey sizi tamamen hazırlıklı kılmaz. Ancak sabır ve sakin kalmak sorunları daha hızlı ve makul şekilde çözmenizi sağlar. Çoğu zaman çözüm, aklınıza ilk gelen şey olmaz. Bu nedenle yaratıcı işlerle uğraşan kişilerin imdadına gelen “büyü”ye inanmalısınız.
One Comment
Leave a Reply