IKEA kurucusu Ingvar Kamprad dünyanın en zengin insanları arasında yer alıyor.
Peki bu başarının sırrı ne?
Hepimizin bildiği IKEA’nın kurucusu olan Kamprad daima çevresindeki insanların şık mobilyalar kullanmasını isteyen ve bu misyonu gayet başarıyla yerine getiren bir isim…
Çocukluk ve Gençlik Yılları
Ingvar Feodor Kamprad 30 Mart 1926’da İsveç’in güneyinde bulunan Smalandiya kentinde doğdu. Kamprad’ın biyografisini yazan yazarlara göre ticaret, Kamprad ailesinin genlerinde var. 1897’de Kamprad’ın dedesi iflas eşiğine geldi, borçlarını ödeyemediği için intihar girişiminde bulundu, ancak babaannesi dedesini iflastan kurtardı. O da torununa zorluklara karşı sabır ve azimle mücadele etmenin önemini aşıladı. Yani Kamprad’ın babaannesi Francis Kamprad tüm aile üzerinde olumlu etkiler bıraktı.
Ingvar Kamprad ile yakın temas halinde bulunan kişiler onun muhteşem bir pazarlamacı olduğunu ve çok az hata yaptığını söylüyorlar. Bu nedenle Kamprad’ın stratejileri dünyanın en başarılı girişimcileri tarafından analiz edilip uygulanıyor. Buna rağmen Kamprad’ın lise mezunu olduğunu ve okuma yazmayı uzun süre öğrenemediğini belirtmek gerek. Ancak o bu durumdan hiç de rahatsız değil.
“Eğer bitmek bilmez bir hevesiniz ve tutkunuz varsa ve çalışmayı seviyorsanız, üniversite eğitimi zaman kaybından başka bir şey değildir.”
Kamprad, para kazanmaya çocukluk yıllarında başladı. Kibrit, kalem, inci boncuk alıp üstüne kendi kar payını koyarak arkadaşlarına satan Ingvar, ticaretin tadını ta o zamanlardan almışa benziyor. Ticaret eğitimi almayan ve bu konuyla ilgili tek bir kitap bile okumayan Ingvar Kamprad, IKEA’yı çocukluk ve gençlik yıllarındaki bu kişisel tecrübelerine dayanarak kurdu denebilir. O günleri iş adamı şöyle anlatıyor:
“İş hayatında diğerlerinden farklıydım sanırım. İşle alakalı tüm etkinliklere katılırdım. Halam 100 adet kibrit almama yardım etmişti mesela. Sonra bu kibritleri maliyetinin 2-3 ve hatta 5 katına satmıştım. İlk kazancımı elde etmek inanılmaz bir tatmin vermişti. Galiba 4-5 yaşlarındayım o zamanlar.”
IKEA’nın Kuruluşu
O zamanlardan büyük bir iş başaracağı belli olan Kamprad, arkadaşları futbol oynayıp gezerken para biriktirmeye başladı. 1943 yılında henüz 17 yaşındayken kendi birikiminin yanısıra babasından borç alarak IKEA’yı kurdu. IKEA ismi Ingvar Kamprad’ın baş harfleri ve doğup büyüdüğü Elmtaryd ve Agunnaryd’ın baş harflerinden geliyor.
İlk IKEA mağazasında kibritten iç çamaşırına kadar pek çok şey satılıyordu, ancak esas talep kalemlere yönelikti. O zamanın parasıyla 63 dolar kredi çekip Paris’ten 500 adet kalem sipariş etti hatta. Kamprad, bunun hayatındaki ilk ve son banka kredisi olduğunu ifade ediyor.
Dükkana müşteri çekmek için ücretsiz kahve ve kurabiye ikram eden Kamprad’ın bu jesti dükkana binlerce kişinin gelmesine neden oldu. Ancak bu uygulama bir gün sürebildi yoğun ilgi nedeniyle! Ancak yine de herkes kahvesini içip kurabiyesini yiyebilmişti.Gerçi şirket büyüdükçe bu uygulama tekrar hayata geçti. Her IKEA mağazasında birer restoran ve kafe olduğunu unutmayın. IKEA köftesi oldukça meşhurdur!
Mobilyacılığa Giriş
Genç Ingvar, daha sonra mobilya işine girmeye karar verdi. O zamanlar mobilya lüks bir şeydi, zira mobilyalar pahalı ürünlerdi. 1948 yılında bu işe girmeye karar veren Ingvar, o günleri şöyle anlatıyor.
“Alvesta şirketinin kurucusu Guimars Fabriker benim esas rakibimdi ve uzun zamandır mobilya satışı yapıyordu. Sonra bir gün gazetede onun mobilya reklamlarını gördüm ve ben de bu işe girmeye karar verdim. Rakibimden geri kalmamak için başladığım bu iş, benim hayatım oldu sonra…”
Ucuza mobilya satın almak için piyasayı araştıran genç girişimci iyi döşeme üreticileriyle anlaştı. Ve böylece IKEA mobilya işine girdi. 1951 senesinde katalog hazırlayıp evlere göndermeye başlandı. Bugün bildiğimiz kuşe kağıda basılı kalın IKEA kataloglarının atası diyebiliriz bu kataloga. Genç girişimci, alt ve orta kesimden insanları müşterisi olarak görüyordu. Bu nedenle yerel atölyelerde ucuza mobilyalar ürettiriyordu. “60 tane pahalı sandalye satmaktansa 600 tane ucuz sandalye satmak daha iyidir” diyor Ingvar. Yani “sürüm” anlayışına sahip bir girişimci diyebiliriz sanki onun için.
Ingvar Kamprad’ın biyografisinden anladığımız kadarıyla genç girişimci 1950’li yıllarda ufak bir mobilya fabrikası satın alarak üretim maliyetlerini daha da düşürdü. Mobilyanın lüks sayıldığı bir ülkede böyle bir teşebbüs pek anlamlandırılamadı başlarda. Hatta Kamprad, düşük fiyattan sattığı mobilyalar nedeniyle İsveç Mobilya Federasyonu tarafından oldukça şiddetli biçimde kınandı. Büyük ahşap ve odun satıcıları düşük fiyat politikası nedeniyle IKEA ile iş ortaklıklarını sonlandırdı.
Böyle bir boykot pek çok şirketin sonu olurdu, ancak IKEA ve Kamprad’a hiçbir şey olmadı. Her sorun yeni çözümleri de beraberinde getirdiği için Kamprad da başka bir strateji geliştirdi. IKEA, artık Polonya’dan mobilya parçaları ithal etmeye başladı. IKEA’nın temel özelliği de böyle ortaya çıktı. Boykot edildiği için nihai biçiminde ulaşmış mobilya satmak yerine modüler yapıya uygun mobilya parçaları satılmaya başladı IKEA mağazalarında.
İlk Şube 1953 Yılında Açıldı
İlk IKEA şubesi 1943’te açılmış olsa da bugün bildiğimiz şekliyle ilk IKEA şubesi 1953 yılında İsveç’in Almhult şehrinde açıldı. 5 yıl sonraysa 6700 metrekarelik büyük bir IKEA açıldı ve bugünkü IKEA logosuna benzeyen bir logo asıldı bu şubeye. Şirketin ilk renkleri kırmızı ve beyazdı ancak İsveç kökenli bu şirket daha sonra mavi ve sarı renkleri kullandı.
Bu süreçte Kamprad artık mucize çocuk olarak değil; kendinden emin, hırçın ve tehlikeli bir rakip olarak görülmeye başlandı. Onun yöntemleri bazen büyük bir öfke ve itirazla karşılandı.
1960’lı yıllarda ABD’yi ziyaret eden Kamprad, öde & taşı sistemini birebir yerinde inceledi. Müşterilerin nakit para ödeyip satın aldıkları şeyleri kendilerinin taşıdığı bu sistemi çok beğendi. 1965 yılında Stockholm’un yakınlarında 31.000 metrekarelik en büyük IKEA açıldı. Mağaza şehir dışında açıldı. Böylece kira daha düşüktü ve ayrıca park alanları da genişti. Ulaşım maliyetlerini azaltmak için de şirket, birleştirilmeye hazır mobilya parçaları sipariş etmeye başladı. Taşıma maliyetleri düşüktü ve müşteriler bu parçaları kendi evlerinde birleştirerek diledikleri mobilyaya inşa edebiliyorlardı. Paketlerin içinde detaylı açıklamalar nedeniyle insanlar da bu birleştirme işlemini sevmekteydiler, adeta bulmaca gibi geliyordu insanlara.
Bu süre dahilinde İsveç’te otomobil sayısı giderek artıyordu. Bu sayede insanlar uzak mesafelere alışveriş için gidebiliyorlardı. İnsanların IKEA’ya gelmesini teşvik etmek için şirket araçların üstüne yerleştirilen ve ekstra yük taşımayı kolaylaştıran kızak benzeri aparatlardan satmaya başladı. Taşıma kolaylığı sağlayan bu uygulama sayesinde satışlar bir yılda iki katına çıktı.
En büyük IKEA şubesi New York’taki Guggenheim Müzesi’ni andırdığı için Kamprad gurur duyuyordu, ancak bir nokta dikkatinden kaçmıştı. Mağazadaki raflar onbinlerce kişinin ilgisi nedeniyle büyük bir hızla boşalıyordu. Kamprad bu duruma karşı şöyle bir önlem aldı. IKEA mağazaları bir tür showroom niteliği taşımaya başladı. Showroom’da onlarca çocuk odası gören çift, IKEA depolarına gidip bu oda takımlarından istediklerini alabiliyorlardı. Yani çift depodan aldığı mobilya parçalarını eve götürüp açıklamaları okuduktan sonra kendi başına kuruyordu.
IKEA’nın İsveç Dışına Açılması
İsveç’te böylesine büyük başarılar yakalayan şirket ilk yurtdışı mağazasını 1963’te Norveç’in başkenti Oslo’ya açtı. Ayrıca yine bu yıllarda şirket kendi kalite kontrol sistemini kurdu. IKEA ürünleri, İsveç’in en saygın yayınların tarafından birinci sınıf kaliteye sahip olarak nitelendirildi. IKEA’nın İsviçre’ye açılması da enteresan oldu. Kamprad bir gün Zürih’te gezerken iki çiftin mobilya dükkanı önünde yaptılkarı konuşmaya tanık olan iş adamı 1973’te İsviçre’ye de mağaza açtı. Ve daha sonra Avusturya, Hollanda, Fransa ve ABD’de de mağazalar açılmaya başlandı. Şu an IKEA’nın 40 ülkede 338 mağazası var. Ülkemizde İstanbul, Ankara, Bursa, Bodrum ve Adana’da olmak üzere 7 tane IKEA bulunuyor.
1986’da Kamprad yönetim kurulundan emekliye ayrıldı, ancak danışmanlık görevini sürdürmeye devam etti. IKEA’nın yeni CEO’su ise Anders Moberg oldu. 1990’a gelindiğinde IKEA Grubu, üretim sürecinde çevresel duyarlılığa sahip olma politikasını devreye soktu. 2000 yılında ise IKEA’nın yeni patronu Anders Dahlvig oldu. 2000’li yılların başında internetin yaygınlık kazanmasıyla e-sipariş imkanı sağlandı.
Ingvar Kamprad iki kez evlendi. İlk eşi Kerstin Wadling’den Annika Kihlbom adında bir kızı oldu. İkinci eşi Margaretha Kamprad-Stennert ise ona üç erkek evlat verdi. Peter, Jonas ve Mathias Kamprad…
IKEA’nın özellikle Avrupa’da Argos (İtalya) ve Ilva (Danimarka) gibi rakipleri oldu. Ancak Kamprad, IKEA’nın insanların arzuladığı görsel ve dokusal tecrübeyi sunmasına ve müşterilerin IKEA mağazalarının büyüsüne kapılmalarına imkan sağlayarak IKEA’yı bir dünya markası haline getirdi.
Ingvar Kamprad, dünyanın en zengin insanlarından biri olmasına karşın 1993 model Volvo S40 kullandığını da belirtelim. Zaten lükse ve şatafata düşkün olmayan insanların alışveriş yaptığı bir mağaza olan IKEA’nın kurucusunun da aynı felsefeyi benimsemesi ve lükse düşkün olmaması son derece doğal olsa gerek…
İlham Veren Başarı Hikayesi bölümüzde daha önce Spotify’ın kurucusu Daniel Ek’in başarı hikayesini aktarmıştık sizlere. Ingvar Kamprad ve Daniel Ek arasındaki benzerlikleri görünce siz de çok şaşıracaksınız.
2 Comments
Leave a Reply2 Pings & Trackbacks
Pingback:İKEA'NIN BAŞARI HİKAYESİ NEDİR? | 3M AKADEMİ
Pingback:İKEA'NIN BAŞARI HİKAYESİ NEDİR? | Kurs Vitrini | Uzaktan Eğitim Portalı