Hollanda denilince aklımıza hep kanalları ve bisikletleriyle Amsterdam veya Rotterdam gelir, ama Amsterdam’a tren ile yaklaşık 45 dakika mesafede Lahey (Den Haag-The Hague) adında minnoş bir şehir daha var.
Sanat, diplomasi ve doğanın kesişim noktasında buluşan bu şehri sevmeniz için nedenleri sıraladık.
1. Diplomasi, Hukuk ve Barış
Uluslararası Adalet Divanı
Eğer uluslararası ilişkiler, hukuk, tarih ve diplomasi ile ilgiliyseniz Lahey tam size göre. Birleşmiş Milletler’in yargı organı Uluslarararası Adalet Divanı (International Court of Justice) turistik eğitim merkezi ve kütüphanesi ile Lahey’de konuşlanmış. Ayrıca bu sevimli şehrimiz, 20. yüzyılın başlarından itibaren uluslararası barış konferanslarına ev sahipliği yapmış.
2. Lahey’de Trafik Yok Denecek Kadar Az!
sarıyer escort
İstanbul ve Ankara’nın çetrefilli trafiğinden bıkanlar olarak sizi Lahey’e bekliyoruz. Şehirde trafik yoğunluğu neredeyse hiç yok, çünkü araç kullanımı oldukça az. İnsanlar, şehir merkezinde ulaşımı güzel havalarda bisiklet ile, soğuk havalarda ise yürüyerek yapıyorlar.
3. Yolda Yürürken Kraliyet Ailesi ile Karşılaşma İmkanı
Hollanda Kraliyet Ailesi
Her ne kadar Hollanda anayasasında başkent Amsterdam olarak belirtilse de, hükümet binaları, Hollanda parlementosu, elçilikler, kraliyet sarayı ve çalışma ofisleri Lahey’de yer almaktadır. Böylece Lahey sakinlerinin, yürüyerek ya da bisiklet ile ulaşım sağladıkları şehirde Hollanda Kralı Willem-Alexander ve ailesi ile karşılaşması oldukça mümkündür.
4. Schiphol Havalimanı’na Yalnızca 45 Dakika Mesafede!
Diyelim ki Dünya turuna çıktınız; uçaktan indiniz ve Amsterdam Schiphol Havalimanı’ndasınız. Ama şehir merkezine gidecek otobüsü kaçırdınız, veya bir sonraki aktarmalı uçağınıza daha saatler var. Schiphol tren istasyonundan bineceğiniz trenle yapacağınız 45 dakikalık yolculuk sonrasında Lahey Centraal istasyonundasınız. Üstelik yolculuk boyunca sizi çiftlik ev, bahçe ve tarla manzaraları bekliyor.
5. Mondrian’ın Kareleri Lahey’i Süslüyor
Mondrian’ın etkisinde Lahey Mimarisi
Siyah-beyaz çizgiler ve kırmızı, sarı, mavi ve siyahtan başka renk kullanmayan De Stijl akımının öncülerinden Piet Mondrian, Lahey’in bağrından kopup gelmiş. Bu nedenle eserlerini şehrin dört bir yanındaki müzelerde, ve eserlerinden esinlenmeleri sokak lambalarında, apartmanlarda ve hatta kaldırımlarda görebilirsiniz.
6. İnci Küpeli Kız’ın Küpesinin Teki Lahey’de Kaldı!
Kate Middleton, Mauritshuis Galerisi’nde İnci Küpeli Kız’ı İncelerken
Hollandalı ressam Johannes Vermeer’in ünlü eseri İnci Küpeli Kız ile Mauritshuis Kraliyet Resim Galerisi’nde karşılaşabilirsiniz. Aynı müzenin Lahey manzaralı kafesinde kahvenizi içebilir, bahsi geçen İnci Küpeli Kız’ın kim olduğunu tartışabilirsiniz. Zira, kendisi Vermeer’in sevgilisi miydi, yoksa evdeki hizmetçi miydi biz de bilmiyoruz.
7. Kanallar, Doğa ve Plaj
Birçok Avrupa şehri gibi Lahey de kanallardan oluşuyor, ancak diğerlerine kıyasla çevrenin daha sessiz ve sakin olduğunu söyleyebiliriz. Kanalların etrafı kafelerden ve mağazalardan ziyade ağaçlarla, yeşillikler ve çiçeklerle donatılmış.
Ayrıca şehrin batısında kalan plajda açık havalarda gündoğumunu ve günbatımını izleyebilir, Sea Life Scheveningen Akvaryumu’nda yosunlar arasında dans eden balıkları gözlemleyebilirsiniz.
8. Grote Markt: Lahey’de Akşamüstü Gezintisi
Şehirde müzik şovlarının ve sokak gösterilerinin merkezi Grote Markt, açıkhava pazarı, kafeler, barlar ve marketlerden oluşuyor. Özellikle Noel, Yılbaşı ve Paskalya zamanlarında renklenen Grote Markt’ı Perşembe ve Cumartesi günleri ziyaret etmenizi öneriyoruz.
