Yusra Mardini, Şam’dan Berlin’e; oradan da Rio’ya uzanan inanılmaz bir hayata sahip. Küçük bir kızken gittiği yüzme antrenmanlarında öğrendiklerini, Ege Denizi’nde boğulmamak için kulaç atarken kullanacağını düşünmemiştir belki de… Mardini’nin ilham verici hikayesi. Olimpiyat macerası ve Butterfly – Kelebek isimli yeni kitabı ile ilgili detaylar yazıda!
Suriye Yılları
Yusra Mardini, 5 Mart 1998’de Suriye’nin Şam şehrinde dünyaya geldi. Şehrin Daraya bölgesinde ebeveynleri, ablası Sarah ve küçük kardeşi Shadet ile büyüdü. Annesi Mervat fizyoterapist, babası Ezzat ise yüzme antrenörüydü. Küçük yaştan itibaren yüzme ile yakından ilgilendi. Babasının da teşviki ile hafta sonları ve okuldan arta kalan zamanını suda geçirdi.
Suriye Olimpiyat Komitesi’nin yetiştirdiği sporculardan biriydi. 2012 yılında düzenlenen Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası’nda 200 metre bireysel karışık, 200 metre serbest ve 400 metre serbest dallarında yarışarak adından söz ettirdi. Bu genç sporcu için her şey yolunda gidiyordu. Ta ki…
Savaşla Değişen Hayatlar
Yusra Mardini, 7. sınıfın dersleri ve yüzme antrenmanları ile meşgulken, ülkesinde yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Ülkenin lideri Beşar Esad’a karşı başlayan protestolar, yıllardır süren yoksunluklar ve ülkenin içindeki kutuplaşmalar ile kısa sürede derinleşti. Yusra ilk başlarda hayatını normal bir şekilde yaşamaya devam ettiğini söylüyor. Çatışmalar yaşadığı kent olan Daraya’ya ulaştığındaysa artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı açıktı.
2012 yılında savaşın Daraya kentine taşıdığı çatışma bir katliama dönüştü. Esad güçleri ve muhalifler arasındaki savaşta binlerce insan öldü, şehir tanınmaz bir hale geldi. Yusra o günleri Vogue dergisine verdiği röportajda, etraftan sarkan elektrik kabloları ve her yerde duran tanklarla anımsıyor.
Mardini ailesi çatışmalardan sonra Şam’ın daha güvenli bir yerine taşındı. Bu dönemde Yusra ve kardeşleri antrenmanlarını bırakmak zorunda kaldılar. gelecek vaat eden bu sporcular için, bu ara büyük bir kayıp demekti. Bu dönemde aile savaştan nasıl korunabileceklerini düşünmeye başladılar. Ancak beşinin birden Avrupa’ya gitmesi oldukça zor görünüyordu. bunun ötesinde, evlerini bırak ak istemiyorlardı. Fakat savaşın baskısı artıyordu.
Ege Denizi’nde Hayata Kulaç Atmak
Savaş ilerledikçe Mardini ailesi büyük çocuklarını Avrupa’ya göndermeye karar verdi. Sarah ve Yusra, aileden erkek akrabaların nezaretinde, Türkiye üzerinden düzensiz gözle Avrupa’ya gidecekti. Bu tehlikeli ve zor yolculuk, onların tek umuduydu.
Şam’dan önde Lübnan’a oradan da Türkiye’ye geldiler. Ege’yi geçmek üzere sandal beklemeye başladılar. Türkiye’de bir sahilde, yemek ve su olmaksızın dört gün boyunca beklediler. Hayatlarını emanet edecekleri teknenin, kıyıya ulaşma şansını arttırmak için, dalgaların doğru anını beklemeleri gerekiyordu.
Türkiye’den ayrıldıkları gün, tekne 20 dakikalık bir mesafeyi 45 dakikada kat ediyordu. Bir süre ilerledikten sonra ne yazık ki alabora oldu. Denize atlayıp diğerlerini kurtarmak için mücadele veren Yusra ve Sarah botu iterek Lespos’a doğru yüzmeye başladılar. Üç saatlik bir sürenin ardından Yunanistan’a vardılar.
Yunanistan’dan Almanya’ya
Yusra ve Sarah Yunanistan’dan kara yolu ile Almanya’ya kadar gittiler. Macaristan’ın kapılarını mültecilere kapatması ile sekteye uğrayan yolculukları, Berlin’de bir mülteci kampında sona erdi. Kampta kaldıkları altı aylık sürede, bir spor kulübünün yüzücüler aradığını öğrendiler. Bu kulüp, Almanya’nın en köklü spor okullarından Wasserfreunde Spandau 04’tü. Yusra Mardını bu seçmelere katılıp başarılı oldu. Ondaki yeteneği fark eden antrenörleri, bu genç sporcuya özel ilgi gösterdiler. Oldukça yoğun bir programda çalıştı Mardini… Sabah 06:00’da başlayan antrenmanı, dersler ve spor salonu egzersizleri izledi.
Olimpiyatlarda BM Mavisi
Hayali olimpiyatlarda yarışmak olan, ancak savaş ya da baskı gibi nedenlerden ötürü ülkesini bırakmak zorunda kalmış sporcular var… Savaşın hep silahlar, cepheler, bombalarla ilgili ismini düşünüyoruz – biraz da bu kısımları aciliyet teşkil ettiği için. Ancak yarım kalan hayatlar, rafa kaldırılan hayaller de en az politika kadar önemli! Yusra Mardini gibi ülkesini bırakmak zorunda kalan gençlerin oluşturduğu Mülteci Takımı, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin desteği ile 2016 Rio Olimpiyatları’nda yer aldı. Kendi ülkelerinin renkleri altında olmasa bile, BM Mavisi altında birleşen bu sporcular, bir anlamda tarih yazdılar…
“Kelebek” Artık Özgür
Yusra Mardini, yaşadığı olayları ve ilham verici hikayesini Kelebek – Butterfly isimli kitapta anlattı. Şam’dan Türkiye’ye oradan da Berlin’e uzanan ilham verici hikayesini bu kitapta bulmak mümkün. Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi olarak çalışmaya başlayan Yusra Mardini, halen Berlin’de yaşıyor. Spor kariyerine devam ediyor, bir yandan da Suriyeli mülteciler için harika bir rol modeli oluşturuyor. Onu yeniden olimpiyatlarda görmek, tüm Suriyeliler ve mülteciler için umut olacaktır.
One Comment
Leave a Reply